İzmir’de yıkıma neden olan depremde 11 kişinin öldüğü, 11 kişinin de yaralandığı Yılmaz Erbek Apartmanı ile ilgili hazırlanan iddianamede, bilirkişiler tarafından yapılan çalışmada, herhangi bir düşey taşıyıcı eleman kesilmediğinin tespit edildiği ifade edildi. Binadaki beton kalitesinin projedekinden farklı, deprem kuvvetine dayanıklılık hesabının hatalı, zemin etüdünün yanlış olduğu vurgulanan iddianamede, statik analizlerin, binadan numune alımı ve binadaki malzeme değerlendirmesi yapılmadan hazırlandığı, testin rapordan sonra yapıldığı bilgisi yer aldı.

İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve 115 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, 10’u tutuklu 29 kişi hakkında 5 ayrı iddianame hazırlandı. Depremin ardından yan yatan Yılmaz Erbek Apartmanı ile ilgili iddianame, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek dava açıldı.

Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok’ta meydana gelen çökmede 11 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin ise yaralandığı belirtilen iddianamede, olaya ilişkin yapı sahibi, müteahhit, mimar, inşaat mühendisi, uygulama sorumlusu, yapı denetim sorumlusu, mimari ve statik-betonarme proje müelliflerinin de aralarında yer aldığı 2’si tutuklu, 10 kişi sanık olarak yer aldı. Binada ölenlerin yakınlarından 12 kişi de davacı olarak davaya müdahil oldu.

Yılmaz Erbek Apartmanı’nın yıkılmasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianamede, genç yapılı yer kabuğu üzerinde bulunan ve Türkiye’de en riskli olarak değerlendirilen 1. derecedeki deprem bölgesinde İstanbul, İzmir gibi illerin yer aldığı, bu nedenle binaların statik betonarme hesaplarının nasıl yapılacağının, hangi katsayıların kullanılacağının, beton kalitesinin ve zemin sınıfının nasıl belirleneceğinin, yapı denetim şirketlerinden neleri denetlenmesi gerektiğinin kanun ve yönetmeliklerle belirlendiği bildirildi. Deprem sonrası yıkılan Yılmaz Erbek Apartmanından alınan örnekler Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden 3, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden 4 öğretim görevlisinin katılımıyla 7 kişilik bilirkişi ekibi tarafından değerlendirildi.

İddianamede değerlendirme sonuçlarına göre, beton sınıfının projede belirtilenden farklı olduğu, kolonlarda kullanılan etriye donatıların aralık değerinin ve kanca şekillerinin Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (1975) hükümlerine uymadığı, yapı tipi katsayısının düşük alınması nedeniyle deprem kuvvetinin gerekenden daha düşük hesaplandığı, yapılan zemin etüdünde eksik analiz nedeniyle zemin sınıfının Z3 olarak hesaplandığı, TOKİ raporlarına göre Z4 olarak hesaplanması gerektiği, tüm etriyelerin uçlarının projeye ve Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’e (1975) aykırı olarak 90 gönyeli imal edildiği belirtildi.

Yapı denetimi aşamasında binadan alınan numunelere ait deney sonuçlarının 24 Mart 2006 tarihinde çıkmasına rağmen, buna ilişkin analizlere ait hesap raporunun yapı denetim firmasınca 9 Ocak 2006 tarihinde hazırlandığına dikkat çekilen iddianamede, “Analizlerde kullanılan beton basınç dayanımının deney sonuçlarından elde edilen sonuçlarla uyumlu olmadığı, statik analizlerin, karot alımı ve binada malzeme değerlendirmesi yapılmadan önce yapıldığı belirlenmiştir” ifadesine yer verildi.

İddianamede, delillerin sağlıklı şekilde toplanması için bina enkazı başına polis görevlendirildiği, binadan 4 kolon, 1 perde ve 2 kirişten karot örnekleri ile inşaat demirlerden örnek alındığı bildirildi. Kolon kesme iddialarının araştırılması için binanın zemininde bulunan süpermarketten güvenlik kameraları görüntülerinin alındığı belirtilen iddianamede, bilirkişiler tarafından yapılan çalışmada, herhangi bir düşey taşıyıcı eleman kesilmediğinin tespit edildiği ifade edildi.