Yasa teklifinin; zeytincilik, mera, orman ve çevre kanunlarını etkisiz hale getirdiğini belirten Oymak, “Zeytinliklerin taşınabilir sayılarak madenciliğe açılması, 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu'nun fiilen askıya alınması anlamına gelir. Danıştay, geçmişte bu düzenlemeleri iptal etti. Bugün değişen tek şey, yasa teklifinin daha kapsamlı ve tehlikeli hale getirilmiş olmasıdır.” dedi.
"MECLİSİN KAPISI HALKA KAPATILMIŞTIR"
Kanun teklifinin 13 Haziran’da TBMM’ye sunulduğunu, 19 Haziran’da ise “jet hızıyla” komisyondan geçirildiğini hatırlatan Zeki Oymak; "Bu süreçte, bu yasa tasarısından doğrudan etkilenecek olan köylüler, üreticiler ve emekçiler, komisyon görüşmelerine alınmamış, Meclis’in kapısı halka kapatılmıştır. Ama vazgeçmeyip tam 4 saat süren bir direnişin ardından, bir avuç köylü ve üretici, Meclis komisyonuna girmeyi ve seslerini duyurmayı başarmıştır." ifadelerini kullandı.
"KAMU YARARINI HİÇE SAYIYOR"
Yasa teklifinin içeriğine de değinen Oymak, en çarpıcı maddelerden birinin çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinin etkisizleştirilmesi olduğunu belirtti. “Kurumların görüş süreleri kısaltılıyor, yanıt verilmezse ‘olumlu’ sayılıyor. Halkın itiraz hakkı fiilen ortadan kaldırılıyor. Bu düzenlemeler, şirketlerin önünü açarken kamu yararını hiçe sayıyor.” dedi.
"BU YASA YAŞAMI ÖLDÜRÜR"
Yasa teklifinde yer alan harita ve koordinatların, Akbelen ve Yatağan gibi bölgeleri doğrudan hedef aldığını da kaydeden Oymak, bu düzenlemenin “kişiye özel yasa” niteliğinde olduğunu vurguladı. “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası çevre sözleşmeleriyle de açıkça çelişen bu yasa, iklim krizini derinleştiren fosil enerji bağımlılığını sürdürüyor” dedi.
Başkan Oymak, basın açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Zeytinlikler siz yokken de vardı, siz yok olduktan sonra da var olmaya devam edecek. Zeytin ağacı ölümsüzdür. Bu topraklar hepimizindir. Zeytinime, merama, ormanıma dokunmayın. Ekmeğimizden, aşımızdan, suyumuzdan, havamızdan elinizi çekin!”