Ülkenin önemli tarım kentlerinden olan Aydın’da geçtiğimiz sulama sezonunda yaşanan tarımsal kuraklığın ardından tedbirler alınmaya devam ediyor. Aydın Valiliği ve tarım paydaşlarının ortak çalışması sonucu 2022 yılı sulama sezonunda en kötü senaryoya göre alınan kararlar, Aydın çiftçisini endişelendirmeye başladı. Alınan karar kapsamında tarımsal kuraklık beklenenin altında olursa üreticilerin arazilerinin yarısına su verilecek diğer yarısında ise kuru tarım uygulaması gerçekleştirilecek.

Alınan kararın en kötü senaryoya göre geliştirilen bir tedbir olduğunu ifade eden Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı ve Efeler Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, “Ziraat odaları çiftçilerimizin temsilcileri. Biz çiftçilerimizden aldığımız bilgiler neticesinde tarım paydaşları ile yaptığımız görüşmelerin sonucunda en kötü senaryoya göre yani yağmurun az olma, barajlardaki suyun en az olma ihtimaline karşı böyle bir tedbir geliştirildi. Bu çok kötü bir senaryo. Bu senaryoya göre gerçekten Aydın’da tarım yapmanın çok zor olduğunu biliyoruz. Çünkü Aydın çiftçisi kuru tarıma alışık bir üretici değil. Biz kuru tarım yapan bir il değiliz. Barajlara ve nehirlere bağımlı bir şekilde tarım yapıyoruz. Biz tarihten bu yana sulu tarım yapan bir iliz. Kuru tarıma geçmek bizi, Aydın tarımını ve ekonomisini çok büyük sıkıntılara sevk etmesi demektir. Biz bunu hiç bir zaman istemiyoruz” dedi.

“BİR DAMLA BİLE ÇOK DEĞERLİ”
Yağış sezonuna girildiğini ve şu ana kadar yağan yağışların sevindirici olduğunu ifade eden Kendirlioğlu; “Önümüzde yağışlı bir sezon var. Özellikle Aralık aylarında başlayıp Mart’a kadar devam eden bir süreç var. Aralık ayında da yağmurlarımız oldu. Ancak bu yağmurlar henüz, tarımsal kuraklıktan kurtulduk, önümüzdeki sezon çok rahat bir sulu tarım yapabiliriz anlamına gelmiyor. Ama sevindirici tabi. Çünkü bizim için bir damla bile çok değerli. Yağışlar için şu an bir şey söylemek çok erken. Daha yağış sezonunun başındayız. Bizi sevindiren taraf yağmurların yaklaşık 10 gündür sürmesi. Temennimiz yine bu yağışların Ocak ve Şubat ayında da devam ederek en kötü ihtimalle olan o yüzde 50’lik senaryoyu geçen seneki gibi 2 kat su şeklinde dönüştürebilmek. Daha günü kurtarmış değiliz ama şu an sadece topraklarımızın yağmur ile ilgili bir sıkıntısı kalmadı. Dereler akıma geçti. İnşallah daha iyi olur diye bekliyoruz. Eğer yağışlar bu şekilde devam ederse bu en kötü senaryo dediğimiz arazilerin yarısı sulu tarıma diğer yarısı kuru tarıma şeklindeki değerlendirmeden de kurtulmuş oluruz” dedi.

“SUYUN TASARRUFUNA GİTMEMİZ GEREKİYOR”
Tarımsal kuraklık sorunlarının yaşanmaması ve sıkıntıların önüne geçebilmek adına vahşi sulamanın yapılmaması gerektiğini vurgulayan Kendirlioğlu; “Şöyle de bir durum var. Bizim bu sıkıntılardan uzaklaşabilmemiz, sulu tarımın devam ettirilebilmesi için artık vahşi sulama yönteminden derhal vazgeçmemiz gerekiyor. Çünkü vahşi sulama suyun çok hovardaca kullanılması anlamına geliyor. Suyun tasarrufuna gitmemiz gerekiyor. Gerek Aydın ilimiz gerek ülkemiz çok su zengini bir il ve ülke değil. En az su ile en fazla tarım arazilerini ekonomik anlamda sulamamız gerekiyor. Bu da basınçlı su ve modern sulama teknikleri ile mümkün. Yağmurla, damlama gibi modern sulama tekniklerine geçmemiz gerekmektedir. Sonuç itibariyle mevcut suyu en iyi şekilde değerlendirerek sulu tarıma devam etmek istiyoruz. Mevcut barajlarda biriken sular, arazilerin tamamını damlama sulama yaptığımızda yeter. O zaman bir sıkıntı çekmeyiz” dedi.

“TEDBİRLERE BUGÜNDEN BAŞLAMALIYIZ”
Modern sulama tekniklerine geçilebilmesi için hem devletin hem çiftçinin ortak bir paydada buluşması gerektiğini de sözlerine ekleyen Kendirlioğlu; “Tabi bu sisteme hemen geçmemiz mümkün değil. Çünkü bu sistemlerin dekarda belli bir maliyetleri var. Bu maliyetler ile birlikte çiftçimizin bir anda bu sisteme geçmesi mümkün görünmüyor. Bunun için gerek tarım kredileri gerek çiftçilerimize kredi sağlayan kuruluşların ya da Tarım Bakanlığı’nın, DSİ’nin devreye girmesi gerekiyor. Bu tekniklerin ülkemizde ve ilimizde uygulanabilmesi için ya hibe ya da uzun vadede kredi şeklinde ancak olabilir. Biz buralara geçtiğimizde biliyoruz ki bu su bize çok rahat yeter. Sonuç itibariyle de hem Aydın’ın tarımsal anlamda ekonomisi, çiftçinin ekonomisi küçülmemiş olur hem de sürdürülebilir bir tarım yapabiliriz. Bu tarımsal kuraklığın bu şekilde devam edeceği ön görüldüğüne göre ve yağışların 50 yıl öncesine dönmeyeceğine göre biz bir an önce bununla ilgili tedbirler almalıyız. Bu tedbirleri de hemen bugünden devreye sokmamız gerekiyor. Suyu tasarruflu kullanmak için modern sulama tekniklerine bugünden başlamalıyız. Bu konuda hem devletimize hem çiftçimize iş düşüyor. Çünkü bu, ne devletin ne çiftçinin tek başına yapabileceği bir şey. Ortaklaşa, bir plan çerçevesinde karşılıklı görüşerek yapılmalı. Çünkü saha da olan bizleriz sahada sıkıntıları bizler yaşıyoruz. Bu konular ile ilgili neler yapılabileceğine dair hep beraber değerlendirmekte fayda var. Sadece masa başında bir karar alarak bunu uygulayın demek çok hoş olmuyor. Çünkü bu sahaya uymayabiliyor. Bununla ilgili tüm tarım tarım paydaşları bir araya gelerek, toplantılar yapılarak, bunu çok büyük sorunlar olmadan önüne geçebiliriz diye düşünüyorum” dedi.

“ÇOK ÇABUK UNUTUYORUZ”
Olmayan suyun dağıtılamayacağını ifade eden Kendirlioğlu; “Uzmanların araştırmaları neticesinde bu kuraklığın 2050 yıllarına kadar aralıklarla devam edeceği öngörülüyor. Yarın daha da kötü olmadan bugünden tedbir almakta fayda var. Çünkü biz, bir şeyi çok çabuk unutuyoruz. Eğer bu yıl yağmurlarımız bol, barajlarımız dolu olur ise biliyorum ki bunu çok hızlı unutacağız. Yine tekrar kuraklık önümüze geldiğinde de bu tür olayları tekrar hatırlamış olacağız. Çiftçilerimizin de bu konuda yapabileceği bir şey yok. Bu en kötü senaryoya göre alınan bir tedbir. Çiftçilerimiz elbette arazilerinin tamamını sulayarak sulu tarım yapmak ister. Çünkü yüzde elli kuru tarım demek kendi ekonomilerinin de yüzde 50 küçülmesi demek. Tabi hiç bir çiftçimiz bunu istemez ama bunun başka bir çaresi yok. Çünkü su yok. Olmayan suyu dağıtmak da mümkün olmadığına göre bu en kötü senaryonun gerçekleşmemesini temenni etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.

EKONOMİ HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ