Samsunlu 3 kardeş olan Sedat, Şükrü ve Hurşit Kocagülle kardeşler 10 sene önce süs taşlarına karşı aşırı bir ilgi duymalarının neticesinde fırsat buldukça, Türkiye`nin farklı yerlerine taş keşfi yapmaya başladı. Çıktıkları bu yolda birçok farklı çeşit süs taşlarıyla karşılaşan kardeşler bu durumu değerlendirerek süs taşı işini esas mesleklerine ilaveten ilave bir ekmek kapısına çevirdi. Kardeşlerden Sedat Kocagülle (44), 2019 yazında Türk diaspor taşının peşine düşerken Milas-Yatağan bölgesinde dağların yaklaşık bin 500 metre rakımlı boksit zonlarında tesadüfen safir olduğunu tahmin ettikleri mavi renkli taşlara rastladı. Bu taşların safir olduğunu tescil ettirmek üzere bu taş safari yapmalarını teşvik eden ve yol gösteren, Gemolog Prof. Dr. Murat Hatipoğlu'nu da yanlarına alarak bu yatağa getirdiler. Murat Hatipoğlu arazi incelemeleri ve topladıkları örneklerin İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi Gemoloji Test Laboratuvarı'ndaki incelemeleri ile artık bu yatağın ve Muğla bölgesinin Türkiye'nin Türk (gem) diasporundan sonra mavi safir madenine de sahip olduğu onayladı.

"Ülkemizin 40 türden oluşan süstaşı potansiyeli ekonomik rezervler bakımından çok zengindir" - Türkiye`de yer altında bulunan bu taşları ve bunların ekonomik boyutları hakkında bilgi veren Jeoloji Mühendisi, Minelog, Gemolog, Arkeo-Gemolog, Adli-Gemolog ve Mücevher Uzmanı, Dokuz Eylül Üniversitesi İMYO Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Bölüm Başkanı, Fen Bilimleri Enstitüsü Doğal Yapı Taşları ve Süstaşları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hatipoğlu, "Yaptığımız bilimsel rezerv hesapları sonucunda yaklaşık olarak 50 milyar dolarlık bir ham süs taşı potansiyelinin şu anda yerin altında çıkartılmayı beklemektedir. Bunlardan 3 türü dünyada sadece Türkiye'de bulunan taşlardır ve ülkemizi dünyaya tanıtabilecek doğal elçilerimizdir. İlki Muğla'nın Milas-Yatağan-Kavaklıdere bölgelerindeki karst tipi boksit yataklarında bulunan hidrotermal oluşumlu Türk (gem) diaspor taşıdır. Bu taş güneş ışında ve lamba ışığında farklı renkler almaktadır. Bu taşın kalitesine göre değişmekle beraber ortalama fiyatı 1 milyon dolar/tondur. Bu bölgelerde aşağı yukarı 10 bin ton civarında bir rezerv vardır. Bu da 10 milyar dolara denk gelir, hele bu taş işlendikten sonra bu değer 3 katına çıkar. Bunun dışında Bursa-Harmancık bölgesinde mor jade denilen jadeitce zengin olan bir kayaç türü süs taşımız vardır. Bu da dünyada bir tek bizdedir. Burada da aşağı yukarı 1 milyar dolarlık rezerv yatmaktadır. Bunun dışında doğuda özellikle kromik yatakları olan Erzurum Kop ve Erzincan Kesiş Dağları`nda kemmererit (Cr-klinoklor) denilen süs taşımız bulunmakta. Bu da dünyada bir tek bizdendir. Bu taşın da ekonomik değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. Bunların yanında Eskişehir-Sarıcakaya Bölgesi`nde mavi kalsedonlar vardır. Bu taşın tonu 5 milyon dolardır. Yaklaşık olarak orada 3 milyon ton görünür rezerv vardır. Bu da 15 milyar dolara denk gelir. Ankara-Çubuk`ta agat taşlarımız vardır. Bunun da tonu 5 ile 6 bin dolar arasındadır. Orada da yaklaşık 2 milyon ton agat taşı vardır. Balıkesir-Dursunbey'de ametist kristallerimiz vardır. Bunun gibi 10 taşın maden değerini topladığınızda ki bizde 40 tür şu an tespit ettiğim taş vardır, yurt dışına bağlı olmayan çok değerli bir yer altı zenginliğimiz vardır" diye konuştu.

"Türkiye toprakları üzerinde korundum mineralinin iki değerli türü olan safir ve yakut bulunmaktadır" - Safir yatağının tescilinde olduğu gibi Malatya-Doğanşehir bölgesindeki yakut yatağını da Prof. Dr. Hatipoğlu ve MTA Doğa Tarihi Müze ekibi yaptı. Özellikle yeni bulunan safir taşıyla ilgili dünyaya duyurmak için bilimsel makaleler hazırladıklarını belirten Hatipoğlu, "Belki daha saydamları çıkacaktır. Bunların ekonomik değeri çok daha fazladır. Ülkemizde maalesef yatırımcı ile bu işi bilenler arasında bir organizasyon bozukluğu vardır. Bu yüzden bu ekonomik servet dışarıya çıkamıyor. Biz şuan Ankara Kalkınma Ajansı (ANKA) için bir proje hazırladık. Bu Ankara Çubuk agat taşından havan ve havan eli yapımı üzerinedir. Bu proje ajans tarafından Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisine verildi. Ankara Çubuk agat taşları şu an atıl durmaktadır ve bölgedeki agat taşı rezervi yaklaşık 3 milyon tondur. Bu taşın da tonu 5-6 bin dolardır. Bu taşın ana kaynağı bir Brezilya birde Türkiye`dir. Biz bu taşlardan oyulan havan ve havan ellerini yurt dışından ithal ediyoruz. Arzu ediyoruz ki, bunu üretebilecek Çubuk bölgesinde fabrika kurulsun ve üretime geçsin. Yatan ölü servetin ülke ekonomisine kazandırılması için güzel bir organizasyona ihtiyaç var" şeklinde konuştu.

Safirin keşfedildiğini ve çıkartılmayı beklediğini dile getiren Prof. Dr. Hatipoğlu şöyle devam etti: “Ülkemizde keşfedildi. Çıkartılmayı bekliyor. Keşfini yaptık Milas-Yatağan bölgesinde. Şimdi bu yatakları, talan şeklinde değil de bilinçli yatırımcılarla bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Hem bu hem de Malatya Doğanşehir Bölgesi'nde yakut var bunun için söylüyorum. Bizzat inceliyorum görüyorum. Tek bir lokalite değil. Burada bulunabilecek. Tabi tek bir yatak olarak düşünmeyin. Bunu birkaç bölgesi var. Yani Yatağan tarafında var. Muğla Milas tarafında var. Biraz daha Kavaklıdere tarafında var. Aşağı yukarı burada tabi tam bir jeolojik çalışma yapmadık ama biz bilim adamları buradaki jeolojik oluşumu göz önüne aldığımızda yaklaşık bir 300-500 ton çıkabilecek biz safir oluşumundan söz edilebilir. Tabi bunlar hemen alınacak değil. Belli bir miktarda. Çünkü bir madde çok miktarda olursa değeri düşer. Bugün bir süs taşı madeni için aşağı yukarı 3 - 5 milyon dolar yatırım yapabilecek insanlara ihtiyaç var.”

Süs taşı madenciliği yatırımlarının kolaylaştırılmasını isteyen Hatipoğlu şunları söyledi: - "Tabii, burada en büyük yanlışlardan biri de bunun ‘süs taşı madenciliği kanununda' diğer endüstriyel mineraller gibi düşünülmesi. Devlet hakkı mesela çok oluyor. Bu ekonomik olmuyor. İşleticiler burada çok zarara uğruyorlar. Yani bunu biz çok söyledik. Bu süs taşı madenciliğini diğer mesela öbür madenler gibi devlet buluculuk hakkı olsun veyahut da diğer işletme ruhsatlarındaki harçlar vs. o kadar pahalıya geliyor ki. Bu sefer işletmeciler bu madeni yürütemiyor. Orada bir düzenleme yaparsa devlet bu konuda çok güzel bir ülkemizin patlaması olur.”