Kanuni Sultan Süleyman’ın Viyana Seferi’ne giderken yaptırdığı, moloz ve çöp yığınları içinde kaderine terk edilen tarihi köprüye, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt sahip çıktı. Köprünün bakımı ve restorasyonu için başlatılan çalışma, 500 yıllık tarihi köprüden hiç kimsenin haberinin olmadığını da ortaya çıkardı. Ne İstanbul 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nde ne de Kültür Bakanlığı'nın envanterinde hiçbir bilginin bulunmadığı köprü, yapılan başvuru ile tescil altına alındı.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 16. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilen, ancak moloz ve çöp yığınları içinde kaderine terk edilen Esenyurt’taki tarihi Viyana Köprüsü’ne, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt sahip çıktı.

Esenyurt Belediyesi ve İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı'nın, köprünün restorasyonu için başlattığı ortak çalışma, 500 yıllık köprünün ne Koruma Kurulunun ne de Kültür Bakanlığı’nın envanterinde bulunmadığını da ortaya çıkardı. Yapılan başvuru ile İstanbul 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne tescil ettirilen köprü, uzman bir ekibin desteğiyle restore edilip, ziyaret edilebilir hale getirilecek.

ÜZERİNE BETON ATILMIŞ

Kaderine terk edilen köprü, hiçbir kurum tarfından görülmediği gibi üstü de beton atılarak düzleştirilmiş. Çöp yığınlarının içinde bir başına bırakılan tarihi köprüyü gün yüzüne çıkartmak için harekete geçen Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, kültür mirasına sahip çıkmanın kendileri için bir görev olmanın ötesinde, tarihsel de bir sorumluluk olduğunu söyledi.

“Bu köprü, bizim için çok değerli bir kültürel miras” diyen Başkan Bozkurt, “500 yıllık bu mirası, maruz bırakıldığı mevcut halinden kurtarmak, restore edip gelecek kuşaklara aktarmak bizim için görev olmanın ötesinde tarihsel de bir sorumluluk. Arkadaşlarımız, köprüye ilişkin çalışma başlattıklarında, köprüye dair hiçbir veriye ulaşamadılar. Koruma Kurulu olsun, Kültür Bakanlığı olsun hiçbir yerde kayıt ya da bilgi yok. Moloz ve çöp yığınları içinde bir başına bırakılan bu kültür mirasından kimsenin haberinin olmaması da dikkate değer bir başka nokta. Öncelikle köprünün tescil altına alınmasını sağladık, sonraki adımda ise bakım ve restorasyon var. Arkadaşlarımız, ilgili kurumlarla görüşmelerini sürdürüyorlar. Yüzlerce yılı geride bırakıp bugüne ulaşan kültür mirasımıza, hak ettiği değeri verip gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlayacağız” diye konuştu.

VİYANA SEFERİ SIRASINDA YAPILDIĞI TAHMİN EDİLİYOR

Esenyurt’u ikiye bölen, Evren Mahallesi’ndeki Haramidere üzerinde yer alan tek gözlü tarihi köprünün, 1529’da gerçekleşecek olan 1. Viyana Kuşatması’na hazırlanan Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1527 yılında yaptırıldığı düşünülüyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın sefere giderken kullandığı tarihi Viyana Yolu da bu köprü üzerinden devam ediyor.

MİMAR SİNAN KÖPRÜSÜ VE KAPI AĞASI KÖPRÜSÜ İLE AYNI DÖNEMİN İZLERİNİ TAŞIYOR

Köprünün bir benzeri yine Haramidere üzerinde bulunuyor. "Kapı Ağası Köprüsü" olarak bilinen dört gözlü bu köprünün de aynı yıllarda, Büyükçekmece’deki Mimar Sinan Köprüsü gibi Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldığı tahmin ediliyor.

“ÇEŞMELERİMİZDEN DE SU AKACAK”

Başkan Bozkurt, Viyana Köprüsü’nün yanı sıra ilçenin iki ayrı mahallesinde bulunan tarihi çeşmelerin de restore edileceğini aktardı.

İstanbul’daki iki kaz figürlü çeşmeden birisi olan Kıraç’taki Kazlı Çeşme ile ilçenin eski ismini taşıyan Ekşinoz Çeşmesi’nin de bakıma alınacağını belirten Bozkurt, “İlçemizde bulunan tüm tarihi eserlere gözümüz gibi bakacağız. Tarihi çeşmelerimizi restore ederek sularının tekrar akmasını sağlayacağız. Bunların yanı sıra Esenyurt sınırları içerisinde bulunan ve kaderine terk edilen Bizans sarayı Aretas’ın kalıntıları ile yine aynı dönemden kaldığı düşünülen hamam kalıntılarını da korumaya alacağız” dedi.

“YAPIM TEKNİĞİ MİMAR SİNAN’IN ESERLERİ İLE BENZERLİKLER TAŞIYOR”

Köprü üzerinde incelemelerde bulunan İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığından Mimar Meryem Doğutan ve Sanat Tarihçisi Zeynep Hatice Kurtbil tarafından hazırlanan raporda, köprünün yapım tekniğinin, Mimar Sinan’ın 16. yüzyılda Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri arasında inşa ettiği köprülerle benzerliğine dikkat çekilerek, aynı döneme ait olabileceği ifade edildi.   

Raporda, köprünün tarihçesine ilişkin şu bilgilere de yer verildi:  

“Büyükçekmece gölünün doğusunda, eski İstanbul-Rumeli kervan yolu üzerinde yer alan köprünün hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. 14 Eylül 1509 depremi ve 20 Eylül 1560 su taşkınları büyük tahribata neden olmuş, göllere akan sular taşmış ve sahillerini su basmıştır. Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri köprülerinin bu dönemde yıkılmış olduğu, daha sonra kargir olarak yenilendikleri bilinmektedir. Köprünün de bu tarihlerde esaslı bakım-onarım görmüş olabileceği muhtemeldir.

Köprü, küçük ölçekte temiz bir işçilikle, muntazam kesme taşlardan tek gözlü olarak inşa edilmiştir. Köprünün açıklığı 8 metre, genişliği 5 metre civarındadır. Üzerinden geçen yol ise yaklaşık 30 metre uzunluğundadır. Dere çukurunun orta noktasında, açıklığı geçen kemerin her iki yanında sıralanan on bir adet muntazam kesme taş ve kemerin en üst noktasına yerleştirilen bir yüzünde rozetli kilit taşı bulunmaktadır. Köprünün üzerine yakın dönemde beton dökülerek zeminin düzleştirildiği anlaşılmaktadır. Köprü, günümüzde sağlam bir durumda olup halen TEM’in yan tarafındaki Atatürk Bulvarı’nın Sanayi Caddesi’ne bağlantı yolu olarak kullanılmaktadır.”