İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Salgının bu noktaya ulaşmasından, 84 milyon hepimiz sorumluyuz' diyerek, suçu milletin üzerine atmaya kalkıyorsunuz. Kurallara uymayanları, önlem almayanları ayrı tutuyorum. Ama hayır.  Bu tablonun sorumlusu milletimiz değil. Bu tablonun sorumlusu, salgını yönetemeyen, aşıyı getiremeyen, milleti yokluğa mahkum eden sizsiniz! Bu kadar basit. Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın, Erdoğan! Öyle zora gelince, kaçıp saklanmak yok" dedi. 

Akşener, Meclis'te grup toplantısında konuştu. Koronavirüs salgınında artan vaka sayılarına tepki gösterdi. Hükümetin salgına karşı önlem almakta geç kaldığının altını çizen Akşener, "Erdoğan, ülkeler birer birer Türkiye’ye uçuşları durduruyor. Türkiye’nin en önemli gelir kaynağı olan turizm sezonu yaklaşırken, milyonlarca çalışanın ekmeğiyle oynadın, mutlu musun? Vatandaşlarımız hastanelerde yatak bulamıyor, mutlu musun? Milletimiz aşı beklerken, Libya’ya 150 bin aşı gönderip, caka satmaya utanmıyor musun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun? Yazıklar olsun" diye konuştu.

Akşener, özetle şunları söyledi:

BU TABLOYU HAK ETMEDİK: Salgının başından beri iktidarı defalarca uyardık. Uyarıların yanında neler yapılması gerektiğini de gün gün, anlattık. ‘Bilim insanlarına kulak verin. Milletimizin canı daha fazla yanmasın’ dedik. ‘Üç hafta tam kapanma için gecikmeyin, bu işin sonu iyi değil’ dedik. ‘Aşı tedariğini ciddiye alıp bir an önce aşıları getirin başka çıkış yok’ dedik. Ekonomik destek paketleri önerdik, kaynaklarını gösterdik. Ama maalesef bir kulaklarından girdi, diğerinden çıktı. Biz işi ciddiye alıp, önlemlerini sıkıştırmalarını beklerken onlar gittiler lebalep dolu kongreler yapıp virüse davetiye çıkardılar. Sonuç, Türkiye Dünya’da en çok vaka görülen birinci ülke oldu. Biz bu tabloyu hak etmedik.

BU TABLO İKTİDARIN ESERİDİR: Bu tablo milletimizin değil, iktidarın eseridir. Bu kürsüden daha önce de bilim kuruluna seslenip uyarmıştım. Ya çıkın gerçekleri anlatın ya da sizi susturuyorlarsa istifa edin demiştim. Bilim kurulu Pazartesi günü yine toplandı. Bilimin ışığında neler yapılması gerektiğini Sağlık Bakanı’na anlattılar. Bilim Kurulu’nun çözüm planı bir tavsiye muamelesi gördü. Kaybedecek tek bir saatimizin bile olmadığı bir zamanda, 24 saat daha heba edildi. Neden? Sayın Erdoğan inceleyip karar verecekmiş. Hangi bilgiyle, hangi birikimle belli değil. Kardeşim sen doktor musun? Sen enfeksiyon uzmanı mısın? Böylesine uzmanlık isteyen bir konuda, kararı niye sen veriyorsun? Kararı niye bilim insanlarına bırakmıyorsun? Bu nasıl bir hırs, bu nasıl bir nobranlık, bu nasıl bir sorumsuzluk? Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Yazıktır, günahtır.

MUTLU MUSUN? Aylardır acilen üç haftalık tam kapanmaya geçin diyoruz. Esnafımızı, çalışanlarımızı koruyacak önlemleri alın, ülkemizi üç haftalık bir kapanma ile rahatlatın diyoruz. Bilim bunu söylüyor. İşin uzmanları bunu söylüyor. Sen hala kafana göre takılıyorsun. Sayın Erdoğan, ülkeler birer birer Türkiye’ye uçuşları durduruyor. Türkiye’nin en önemli gelir kaynağı olan turizm sezonu yaklaşırken, milyonlarca çalışanın ekmeğiyle oynadın, mutlu musun? Vatandaşlarımız hastanelerde yatak bulamıyor, mutlu musun? Milletimiz aşı beklerken, Libya’ya 150 bin aşı gönderip, caka satmaya utanmıyor musun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun? Yazıklar olsun.

ÖYLE YAĞMA YOK: Hadi bizi duymamazlıktan geliyorsunuz, onu anladık. Ama Türk Tabipler Birliği çıktı, 'Üçüncü ve en yüksek zirvedeyiz' dedi. Onu da mı duymadınız? İstanbul Tabipler Odası, 'Hastaneler doldu. Hastalar sıra bekliyor' dedi. Onu da mı duymadınız? Ankara Tabipler Odası seslendi; '12 saat sedyede bekleyen hastalarımız var' dedi. Onu da mı duymadınız? Urfa, Van, Mersin, Ankara, Hakkari’de doktorlar feryat etti, 'Neler oluyor?' diye, hiç mi merak etmediniz? Duymadınız, merak etmediniz, umurunuzda bile olmadı. Çünkü, milletimiz canıyla uğraşırken, siz başka hesapların, başka planların peşindesiniz. Şimdi de çıkıp utanmadan, 'Salgının bu noktaya ulaşmasından, 84 milyon hepimiz sorumluyuz' diyerek, suçu milletin üzerine atmaya kalkıyorsunuz. Kurallara uymayanları, önlem almayanları ayrı tutuyorum. Ama hayır.  Bu tablonun sorumlusu milletimiz değil. Bu tablonun sorumlusu, salgını yönetemeyen, aşıyı getiremeyen, milleti yokluğa mahkum eden sizsiniz! Bu kadar basit. Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın, Sayın Erdoğan! Öyle zora gelince, kaçıp saklanmak yok. Arşa çıkan vaka sayılarının sorumluluğunu alacaksın. Gelmeyen aşıların sorumluluğunu alacaksın. O lebalep kongrelerin sorumluluğunu alacaksın. Öyle yağma yok. Sorumluluğu alacaksın ve Türkiye’yi salgın listesinin ilk sırasına çıkaran, bu basiretsizliğin, bu umursamazlığın, bu beceriksizliğin hesabını, ilk seçimde milletimize mutlaka vereceksin.

ERDOĞAN'IN KADROLARI, TÜRKİYE'DEN KAÇIYOR: O saray sefalarını kaybetmekten korkuyorlar. Altlarındaki arabaları kaybetmekten korkuyorlar. 5 farklı yerden aldıkları maaşlar kesilir diye korkuyorlar. Öyle korkuyorlar ki; artık Ak Partili belediye çalışanları bile, bize duyduğu derin kıskançlıkla tanıdığımız Almanya’ya iltica ediyor. Malatya Yeşilyurt Belediyesi’nin Ak Partili başkanı, 42 kişilik bir grubu, Almanya’ya eğitim için yollamış. İki kişi hariç kalan kırk kişi, gidiş o gidiş… Sayın Erdoğan’ın kadroları, Sayın Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’den, ardına bakmadan kaçıyor. Zamanında Sovyetler’den kaçan devlet görevlileri gibi… İşte size, Sayın Erdoğan’ın Türkiye’yi düşürdüğü durum. Güler misin, ağlar mısın? Ama korkunun ecele faydası yok… Milletin gerçeklerinden kaçış yok.

BECERİKSİZ TARIM BAKANI: Aylardır, 'patatesler, soğanlar depolarda çürüyor, üretici perişan' diyoruz. İktidardan 'tık' yok. Mecburen Millet İttifakı belediyeleri kendi imkanlarınca, üreticimizin elindeki ürünü satın alıp, vatandaşımıza dağıttı. Bunu gören Tarım Bakanlığı da baktı kendi işini Millet İttifakı Belediyeleri yapıyor, sonunda harekete geçti. Depolardaki ürünü, simsar hesabıyla alıyorlar ama olsun. Nihayet iyi bir adım attılar. Böyle beceriksiz bir tarım bakanı varken, buna da şükür. Ama sıkıntı sadece patates ve soğanla sınırlı değil. Elma üreticilerinin de derdi var. Ürünlerini, soğuk hava depolarından, meyve suyu fabrikalarına götürüyorlar, kayıpları oluyor. İktidardan beklentileri açık: kilo başına 30 kuruş destek istiyorlar. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; Türkiye’nin bu kaybı telafi edecek imkanı var. Millet İttifakı belediyelerini beklemeyin, patates ve soğan üreticilerimiz için, geç de olsa attığınız adımı, elma üreticilerimiz için de atın. Çiftçimizi daha fazla mağdur etmeyin.