İzmir'in Çeşme İlçesi'ndeki flamingolar başta olmak üzere 150'ye yakın kuş türüne ev sahipliği yapan Alaçatı Sulak Alanı'nda Alaçatı Port şirketinin kepçeler ve büyük iş makinalarıyla yürüttüğü inşaat çalışmaları çevrecileri isyan ettirdi. 2005 yılından kalma, eski ÇED raporu ile sulak alanın tahrip edildiğini, kanal açılmaya çalışıldığını ileri süren doğa savunucuları, "Kanuna aykırı inşaat derhal durdurulsun" çağrısı yaptı. Dr. Ahmet Güler, "Alaçatı halkına masallar anlatıp bu işi başlattılar. Masal Venedik, gerçek beton oldu. Deniz de halka kapatıldı" dedi.

Çeşme- Urla- Seferihisar- Güzelbahçe- Karaburun Çevre Platformu'nun çağrısı ile Alaçatı Sulak Alanı'nda bir araya gelen 100'ün üzerinde çevre ve doğa savunucusu, flamingoların yurdunda özel şirketin büyük kepçeler ve iş makinalarıyla yürüttüğü inşaat çalışmalarını protesto etti.

Alaçatı Port adlı inşaat firmasının geçerliliğini çoktan yitirmiş, 2005 yılından kalma, eski ÇED raporuyla, hukuka aykırı bir şekilde inşaat ruhsatı aldığını iddia eden çevreciler, başta flamingolar olmak üzere 150'ye yakın kuş türünün yaşam alanı olan Alaçatı Sulak Alanı'na tekne parkı için kanal açılmaya çalışıldığını, denizin ve kıyının tahrip edildiğini savundu.

"KUŞLARIN SONUNU GETİRECEK"

İnşaat çalışmalarıyla geniş bir habitatı kaplayan alanın zarar gördüğünü, bölgede sadece son 7 yılda 155 farklı göçmen kuş çeşidinin kayıt altına alındığını belirten kuş gözlemcisi Prof. Dr. Sezai Göksu, şunları söyledi:

"Bu deltada başta dünyanın en egzotik kuşlarından olan flamingolar ve birbirinden güzel göçmen kuşların konaklama ve yaşam ve üreme alanı.. Bunun haricinde deltaya giren deniz balıklarının yumurtlama sahası.. Sulak alanda kuşlar, balıklar, birçok farklı hayvan, böcekler, bitkiler inanılmaz bir ekolojik denge yaratmış. Betonlaşma ile bu önemli bölge, kuşların göç rotasından çıkacak ve birçok ender kuşun da sonu gelecek."

"GERİ DÖNÜLEMEZ ZARARLAR VERİLİYOR..."

"Birds of Alaçatı - Alaçatı Kuşları" sivil çevre hareketi adına konuşan Serap Yurdaer Erboy ise şöyle konuştu:

"2019 yılının Ağustos ayında WWF-Doğal Hayat Koruma Vakfı'nı, Çeşme Belediyesi'ni, sayısız gönüllüleri ve platformumuzun yetkililerini bir araya getirdik. Bu doğa alanının betonlaşmasını önleyici kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinde, korunmasında ısrar ettik. Ne yazık ki bugün hepimizin tanık olduğu, hızla ilerleyen yeni yapılaşmalar bu umut ışığımızı söndürdü. Bu bölgede flora ve faunasıyla bir bütün, birbirine kenetlenmiş bir ekosistemden bahsediyoruz. Bu zincirin tek bir halkasının zarar görmesi sistemin tamamını olumsuz, hatta geri dönüştürülemez şekilde etkilemektedir.”

“DEMİREL’İN ONAYIYLA BAŞLADI… MASAL VENEDİK, GERÇEK BETON!"

Çeşme-Urla-Seferihisar-Güzelbahçe-Karaburun Çevre Platformu Sözcüsü Dr. Ahmet Güler ise sulak alanın içinde bulunduğu 650 dönümlük hazine arazisinin 1990 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in onayı ile o zaman varolan Alaçatı Belde Belediyesi'ne devredildiğini hatırlatırken, şunları söyledi:

"Alaçatı halkına masallar anlatıldı. Bu sahada, Venedik gibi kanallar, deniz kıyısında halkın gezebileceği, parklar ve kahveler bulunan 50 metrelik rıhtımları olan bir turizm cenneti projesi vaat edildi. Bilahire zamanın Alaçatı Belediyesi daha sonra yüzde 5 ortaklıkla Alaçatı Port adlı bu şirketi kurdu. Şirketin 95’i yatırımcılara açıldı. O zamandan beri Alaçatı Port isimli bu şirket bu bölgede kafasına göre evler- denize sıfır villalar inşa edip, 20-30 milyon TL’ye pazarlıyor. Masal Venedik Projesi, gerçek bir betonlaşmaya dönüştü, deniz halka kapatıldı. Projeye onay veren sevinen Alaçatı ahalisi ise bu evlerde bekçi-temizlikçi oldu."

"NASIL RUHSAT ALDILAR MERAK EDİYORUZ"

Güler, inşaatın ilk etabını bitiren şirketin şimdi ikinci etaba geçtiğini belirtirken, "Şimdi, Sörf Körfezi'nin doğal SİT alanı olması gereken kısmına betondan evler yapıyor, denizin kıyı kenar çizgisini değiştirerek, tanesi 1- 2 milyon Euro’dan önüne tekne bağlanabilecek özellikteki villaları pazarlıyorlar. Şirketin inşaat ruhsatı 14 Ekim 2020 tarihinde verilmiş. Ruhsatları 2005’te verilmiş bir ÇED raporuna dayandırmışlar. 16 yıl önce verilen ÇED raporu artık geçersizdir. Nasıl ruhsat aldılar merak ediyoruz" diye konuştu.

"NE ZAMANDAN BERİ DENİZ KIYISINA KANAL YAPMAK YASAL OLDU"

Şirketin alana iş makinaları sokup tekneler için denizden kanallar açtığını aktaran Dr. Güler, "Betondan evlerin arkasına kafasına göre deniz kanalları kazıyor, deniz ve tatlı suyun birleştiği deltada sulak alanı harap ediyorlar. Bu tahribatların hepsini 8 Nisan'dan beri fotoğraflayıp video ile tespit ediyoruz. Çeşme Cumhuriyet Savcılığı'na ve Cumhurbaşkanlığı’na şikayette bulunuldu. CİMER’den gelen Çevre Bakanlığı cevabı ise akıllara ziyan. 'Bölgede yapılan her şey yasaldır, kanun çerçevesindedir' diyorlar. Ne zamandan beri deniz kıyısına 3-4 metre derinliğinde kanal kazıp, denize sıfır ev yapmak yasal oldu" dedi.

Çevreciler, inşaat firmasına karşı her türlü hukuki girişimi başlatacaklarını, her ay bölgede protesto gösterisi düzenleyeceklerini açıklarken, yerel yönetimleri de bu katliama ortak olmamaya, karşı çıkmaya çağırdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Sezai Göksu, Serap Yurdaer Erboy ve Ahmet Güler'in konuşmaları