Eğitim- İş Genel Başkanı Kadem Özbay, hafta sonu yapılan YKS ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Bu yıl YKS’ye yapılan başvuruların yüzde 24,36 arttığını vurgulayan Özbay, “Başvuru sayısındaki rekor artışın temel sebebi, YKS’de baraj puanlarının kaldırılmasıdır. Ancak barajın düşürülmesi, eğitimde sorunları çözmeye değil gizlemeye alışmış bir zihniyetin ürünüdür. Burada sorulması gereken asıl soru geçtiğimiz yıllarda barajı geçemeyen öğrenci sayısının neden fazla olduğudur. Barajı düşürerek yapılan kamuflajdır, sorunları daha az görünür yapmaktan öteye geçmemiştir” dedi.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay’ın açıklaması şöyle:

“2021-YKS'ye başvuran aday sayısı 2 milyon 607 bin 903 iken bu yıl 2022-YKS'ye 3 milyon 243 bin 425 aday başvurdu. 2022-YKS'ye gireceklerin sayısı 635 bin 522 aday artışıyla geçen yıla oranla yüzde 24,36 arttı. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, lise son sınıfta olan aday sayısının 923 bin 37 (yüzde 28,23), lise mezunu olup bir yükseköğretim programına yerleşmemiş olan aday sayısının 1 milyon 556 bin 730 (yüzde 47,99). Bir yükseköğretim programına yerleşmiş veya kayıtlı aday sayısının ise 389 bin 823 (yüzde 12,27), bir yükseköğretim programından mezun olan aday sayısının 293 bin 136 (yüzde 9,03), yükseköğretim kurumundan kaydı silinen ve sınava başvuran aday sayısını da 80 bin 699 (yüzde 2,48) olarak açıkladı. Sınava giren 30-88 yaş aralığında 578 bin 163 aday bulunurken, sınava girecek adayların yaş ortalaması ise 23,8 civarında olduğu belirtildi.

“BAŞVURU SAYISINDAKİ ARTIŞIN SEBEBİ, YKS’DE BARAJ PUANLARININ KALDIRILMASI”

Başvuru sayısındaki rekor artışın temel sebebi, YKS’de baraj puanlarının kaldırılmasıdır. Ancak barajın düşürülmesi, eğitimde sorunları çözmeye değil gizlemeye alışmış bir zihniyetin ürünüdür. 2002 yılında 76 olan üniversite sayımız şu anda 207’dir. Niteliksiz, kampüssüz apartman üniversiteleri türemiş, üniversite sayısı giderek artmış ancak nitelik azalmıştır. Bu orantısız sayı artışı bir kontenjan balonuna yol açmış, üniversiteleri bu göstermelik hamleyle doldurmayı hedeflemişlerdir. Burada sorulması gereken asıl soru geçtiğimiz yıllarda barajı geçemeyen öğrenci sayısının neden fazla olduğudur. İktidarın ısrarla sormak istemediği bu sorunun cevabı, eğitim sisteminin yetersizliğini gözler önüne serecektir. Barajı düşürerek yapılan kamuflajdır, sorunları daha az görünür yapmaktan öteye geçmemiştir.

“ÜNİVERSİTE SINAVLARI UMUT TACİRLİĞİ HALİNE GETİRİLDİ”

Başvuruları ayrıntılı incelediğimizde, halihazırda bir yükseköğretim programına yerleşmiş ya da mezun olmuş yüzbinlerce adayın yeniden sınava girmesi, öğrencilerin okuduğu ya da mezun olduğu bölümden memnun olmadığını, dolayısıyla üniversite sınavlarının ve üniversite öğreniminin artık umut tacirliği haline getirildiğini göstermektedir. Sınava girenlerin önemli bir kısmının 30 yaş üstünde olmasını ise insanların akademik anlamda kendilerini geliştirme ihtiyacı olarak değerlendirmek isterdik. Ancak bu durum ülkede yaşanan derin ekonomik kriz nedeniyle insanların nasıl umutsuz ve karamsar olduklarını göstermesi açısından çarpıcıdır. İş bulma kaygısı, kıdem alma vb. sebeplerle birçok kişi, kendilerine iş imkânı açacak alandan ilgisi/yeteneği olsun olmasın üniversite diploması almak istemektedir.

“ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ, DAHA İYİ BİR İŞ İMKÂNI ELDE ETMEK İÇİN UMUT KAPISI OLARAK GÖRÜLÜYOR”

İnsanlar üniversite eğitimini, daha iyi bir iş imkânı elde etmek ve böylece yaşamlarını garanti altına almak için umut kapısı olarak görmektedir. Gelecek kaygısı, üniversite eğitimi ve istihdam arasında bir ilişki kurulmasına neden olmuştur. Ülke olarak geleceğe umutla bakamıyoruz. Ekonomik kriz, işsizlik, adaletsizlik ve liyakatsizlik toplumsal kaygı düzeyini daha da arttırmıştır. Birçok gencimiz ülkeyi terk etmeyi düşünürken, yetişkinler ise mevcut durumlarının bugünlerine yetmediğini görmekte gelecek için daha da kaygılanmaktadır. Sonuç olarak, umutsuzluk içinde ‘belki bir diploma başka bir kapı açar’ düşüncesiyle toplum olarak bütün geleceğimizi bir sınava bağlamış durumdayız.”