İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa öğretim üyelerinin, Beyazıt Meydanı'nda, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki rektör protestolarına destek açıklaması yapmasına polis, Fatih Kaymakamlığı'nın eylem yasağını gerekçe göstererek izin vermedi. Bunun üzerine, açıklamalarını yürüyerek gerçekleştiren öğretim üyeleri, gözaltına alınan, ev hapsinde tutulan ve tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi.

GÜNDEM HABERLER İÇİN TIKLAYINIZ

Boğaziçi Üniversitesi'ne Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına karşı öğrenci ve öğretim üyelerinin protestoları sürüyor. Boğaziçili öğrenci ve öğretim üyelerne diğer üniverstelerden akademisyenler de basın açıklamalarıyla destek veriyorlar. İTÜ ve Galasaray üniversitelerinin hocalarının ardından bugün de İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa öğretim üyeleri destek açıklaması yapmak istedi. Beyazıt Meydanı'nda toplanan akademisyenlerin açıklama yapmasına polis engel oldu. Fatih Kaymakamlığı'nın eylemi yasakladığını ifade eden polisler, akademisyenlere "Slogan atmayın, açıklama yapmayın, sessizce dağılın" uyarısıda bulundu. 

"MEMLEKETİMİZ ADINA ÜZÜLÜYORUZ"

Akademisyenler, alanda açıklama yapılmasına izin verilmeyince, "Memleketimiz adına üzülüyoruz" başlıklı basın metnini yürüyerek okudular.

"Talebimiz, bu süreçte anayasal haklarını kullanırken gözaltına alınan, tutuklanan ve konut hapsi ile cezalandırılan öğrencilerin serbest bırakılmasıdır" diye akademisyenler, şunları ifade etti:

"İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne kurum dışından meşru ve liyakata uygun olmayan bir rektör atanmasına ve üniversite senatosunun görüşü alınmaksızın tepeden inme bir kararnameyle iki yeni fakülte kurulmasına karşı yapılan haklı itirazlara katılıyor, akademik özgürlük ve üniversite özerkliği için anayasal haklarını kullanan herkesi destekliyoruz. Kurumlarını korumak için Boğaziçi Üniversitesi öğrenci, öğretim üyeleri ve bileşenlerinin çok yüksek katılımla ve özenli şekilde gerçekleştirdikleri bu barışçıl protestoları örgütleme iddiasıyla bazı öğretim üyesi ve öğrenci topluluklarının hedef gösterilmesini son derece tehlikeli buluyor, bu tür kışkırtıcı girişimlerden hızla vazgeçilmesini talep ediyoruz.

"ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALARA YENİ BİR ÖRNEK"

Boğaziçi Üniversitesi’nde bir ayı aşkın süredir yaşananlar, Türkiye’de birçok üniversitenin son yıllarda maruz bırakıldığı antidemokratik uygulamalara yeni bir örnektir. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak bizler, üniversitenin temel ilkelerine yönelik bu müdahalelere maalesef yabancı değiliz. 2015 yılında yapılan rektörlük seçiminde üniversitemizin iradesi yok sayılmış ve en yüksek oyu alan aday yerine daha düşük oy alan adayın ataması yapılmıştır. Bunun ardından, 2018 yılında üniversitemizin bütünlüğü, köklü tarihi ve kurumsal kimliği görmezden gelinerek bölünmüştür.

"ÖĞRENCİLERİMİZİN POLİS ŞİDDETİNE MARUZ BIRAKILMASI MEMLEKETİMİZE DAİR ÜMİTLERİNİ KIRMAKTADIR"

Türkiye üniversitelerinin uluslararası sıralamalarda hızla gerilemesi de aynı döneme denk gelmektedir. Üniversitelerin özerk ve demokratik sreçleri dışında verilen tüm tepeden inme kararlara itirazlarımızı o günlerde dile getirdiğimiz gibi bugün de tekrarlıyoruz. Üniversitelerin ana bileşeni öğrencileridir. Öğretim üyeleri olarak bizler, öğrencilerin demokratik ilkeler ve evrensel değerlere sahip çıkan, içinde yaşadığı topluma fayda sağlayan özgür bireyler olmalarına çaba sarf ederiz. Üniversitelerinin akademik ve idari özerkliği için barışçıl protesto hakkını kullanan öğrencilerimizin orantısız polis şiddetine maruz bırakılması, hem bu çabamıza gölge düşürmekte, hem de gençlerin geleceğe ve memleketimize dair ümitlerini kırmaktadır. Talebimiz, bu süreçte anayasal haklarını kullanırken gözaltına alınan, tutuklanan ve konut hapsi ile cezalandırılan öğrencilerin serbest bırakılmasıdır.

"DEĞERLERİMİZİ NE PAHASINA OLURSA OLSUN SAVUNACAĞIZ"

Unutulmamalıdır ki küresel ölçekte yaşanan salgın sebebiyle geçirdiğimiz olağanüstü dönem, toplumların bilimsel araştırmaya ve gelişime muhtaç olduğunu bir kez daha ve belki de en güçlü şekilde kanıtlamıştır. Bilimsel araştırma, ancak akademik özgürlüğün ve özerkliğin olduğu, her türlü baskıdan arındırılmış kurumlarda yapılabilir ve bilim, ancak bu ilkelere bağlı toplumlara hizmet edebilir. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak üniversite olmamızı sağlayan değerlerimizi ne pahasına olursa olsun savunacağımızı, demokratik yollardan itiraz hakkını kullanmanın bir insanlık hakkı ve onuru olduğunu kamuoyuna saygıyla duyururuz."