CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak; iktidarın, bankacılık sektörünün uluslararası itibarına ağır hasar verdiğini belirterek, ‘Kamu bankalarını yandaşlarına kaynak akıtma aracına dönüştüren iktidar, asırlık kamu bankalarının ve Türk bankacılık sektörünün itibar erozyonuna zemin hazırlamaktadır’ dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Toprak yaptığı yazılı açıklamada, Almanya bankacılık otoritesinin Ziraat Bankası’nın bu ülkedeki bankacılık iştiraki Ziraat International ve şubelerine yönelik olarak başlattığı usulsüzlük incelemesinin ABD’deki Halkbank davasından sonra ikinci büyük skandal olduğunu vurguladı. Toprak'ın açıklaması şöyle:

"KAMU BANKALARI ADINA ULUSLARARASI ALANDAKİ İKİNCİ BÜYÜK SKANDAL"

“Ülkemizdeki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun Almanya’daki muadili Federal Finansal Denetleme Kurulu’nun (BaFin); Ziraat Bankası’nın, Almanya’da bankacılık faaliyetlerinde bulunan iştiraki Ziraat International’e yönelik olarak başlattığı inceleme ve soruşturma, ABD’de devam eden Halkbank davasından sonra kamu bankaları adına uluslararası alandaki ikinci büyük skandaldır. Yurt içinde yıllardır kamu bankalarını özel kasası gibi kullanan iktidar, bankacılık ilkelerine ve şeffaflığa aykırı tutumunu yurt dışına da taşıyarak kamu bankalarının diğer ülkelerdeki bankacılık iştiraklerini, kara para aklama operasyonlarının aracı haline dönüştürmektedir.

"KAMU BANKALARININ SAYGINLIĞINI ZEDELEYİCİ BİR DURUM"

Alman resmi yetkililere atfen Alman medyasına yansıyan haberlerde, Ziraat International’de geçmişe dönük olarak yürütülen incelemelerde saptanan usulsüzlüklerin, hesap hareketlerindeki tutarsızlıkların BaFin’de ciddi rahatsızlık yarattığı, Almanya’da yedi büyük kentteki şubelerin işlemlerinin mercek altına alındığı dile getirilmektedir. İncelemenin sonucunda BaFin’in soruşturmayı derinleştirebileceği, ‘özel müfettiş’ atayabileceği kaydedilmektedir. Gerek ülkemizin köklü asırlık kurumları olan kamu bankaları gerekse Türk bankacılık sektörü adına yüz kızartıcı olan bu gelişme, aynı zamanda uluslararası bankacılık alanında kamu bankalarının saygınlığını zedeleyici bir durumdur. Bankaların güven müesseseleri olduğu göz önünde tutulduğunda, ABD’de Halkbank’a yönelik devam eden davada rüşvet, kara para aklama, ambargoların delinmesi işlemlerine aracılık etme suçlamalarına, şimdi de Alman bankacılık otoritesinin Ziraat International’a yönelik soruşturmaları eklenmiştir. Bankacılık kuralları ve Alman yasaları ile bağdaşmadığı dile getirilen usulsüz işlemlerle ilgili BaFin incelemesinin Alman ve Avrupa medyasına yansımış olması, bu iktidarın kamu bankalarının kurumsal yapısına verdiği hasarı daha da ağırlaştırmaktadır.

"ÖZEL BANKALAR YÜKSEK DÖNEM KÂRLARI AÇIKLARKEN KAMU BANKALARI EN BÜYÜK ZARARINI YAZMIŞTIR"

İktidar medyasını oluşturmak için siyasi talimatla yandaş şirketlere, müteahhitlere yüz milyonlarca dolarlık geri dönmeyen krediler dağıtan, kasasını teslim eden Ziraat Bankası, üç kuruşluk alacağı için çiftçinin, üreticinin tarlasına, bağına, bahçesine, traktörüne haciz koyup, icradan satmakta sakınca görmemektedir. Özel bankalar yüksek dönem kârları açıklarken, kamu bankaları tarihlerinin en büyük zararını yazmıştır. Bu zararların bedeli de yine kamu bankalarının sermayedarı ve ana hissedarı hazineye, dolayısıyla da vergi artışları, zamlar, yüksek faizlerle halka ödetilmektedir. Ziraat Bankası tarafından Ziraat International’a atanan yeni genel müdürün BaFin tarafından ‘bankacılık kriterleri açısından yetersiz, liyakatsiz’ bulunarak reddedilmesi ve Almanya’da görev yapmasına onay verilmemesi ise başlı başına utanç vericidir. İktidarın kamu yönetiminde, bürokraside ve kamu bankalarında liyakata değil partizanlığa öncelik verdiği kanıtlanmıştır. Türkiye’de artık özerkliği sözde kalan BDDK, olan biteni izlerken, ABD hazinesi ve yargısının, Alman BDDK’sı BaFin’in kamu bankalarının yasalara uymasını ve kaynaklarını usulüne uygun kullandırmalarını sağlama peşine düşmesi ise başlı başına bir skandaldır!”