CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Kanal İstanbul sevdasından vazgeç' çağrısında bulundu: "Zor yaparsınız. Öyle ‘İnadına yapacağız’ demekle olmaz. Milletle inatlaşılmaz. İnşallah, ilk seçimde de millet size bu inatlaşmanızın cevabını sandıkta verecek, size ‘Hadi hoş çakalın. Bu ülkeye verdiğiniz bu kadar zarar yeter’ diyeceğiz.”

Öztunç, su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliği konusunda Meclis araştırma komisyonu kurulması ilişkin konuştu. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Öztunç, şunları söyledi:

“Hükûmetin, termik santrallerle ilgili uyguladığı politika yanlış, termik santrallerle ilgili bu politikasından artık vazgeçmesi gerekiyor; siyanürle altın ayrıştırma işinden vazgeçmesi gerekiyor, ormansızlaşmayı engellemesi gerekiyor. Kurak alanları yeşillendirmek yerine var olan yeşil alanları alıp millet bahçesi yapmakla iklim kriziyle mücadele edilmez. Millet bahçeleri yaparak iklim kriziyle mücadele edemezsiniz.”

“KARADENİZ'İ HES ÇÖPLÜĞÜ HÂLİNE GETİRDİNİZ”

İklim kriziyle mücadele konusunda samimi olunmadığını savunan Öztunç şöyle devam etti:

“İklim kriziyle mücadele, komisyon kuruluyor, eğer samimiyseniz şunları yapmalıydınız: Mesela, HES'ler konusu, ufacık bir dere görüldüğü zaman, ufacık bir su, pınar görüldüğü zaman hemen oraya AK Parti Hükûmeti gitmiş HES için izin vermiş. ‘Ya, o su o kadar HES'i kaldırmaz’ dedik, defalarca söyledik, anlatamadık. Giresun'da bir suyun üzerinde, bir çayın üzerinde 6 tane HES kurulmuş, ilk şiddetli yağmurun ardından her bir HES, baraj görevi gördü ve ne oldu işte? Giresun'da sel, arkasından yaşamını yitiren yurttaşlarımız. Karadeniz'i HES çöplüğü hâline getirdiniz, iklim kriziyle mücadeleden bahsediyorsunuz.”

“KARADENİZ EKOSİSTEMİ ÇÖKECEK”

İklim kriziyle mücadelede samimi olunmadığına örnek olarak Kanal İstanbul projesini hatırlatan Öztunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulundu:

“İklim kriziyle mücadelede madem bu kadar samimisiniz, nedir bu Kanal İstanbul sevdanız ya, nedir Allah aşkına? Kanal İstanbul olursa ne olacak? Sizin verileriniz: Devlet Su İşleri verilerine göre Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı'nın yok edilmesi yüzünden yıllık en iyi senaryoda 70 milyon metreküp, kötü senaryoda 427 milyon metreküp içme suyu yok olacak, İstanbul susuzluk yaşayacak, İstanbul'un su kaynaklarının yüzde 29'u ortadan kalkacak. Marmara Denizi çürük yumurta gibi kokacak ve Karadeniz ekosistemi çökecek, su kaynakları ve havzalarında, tarımda tuzlanma ve kirlenme riski oluşacak. 5 bin hektarlık orman alanı yani yaklaşık 20 bin futbol sahası büyüklüğündeki orman yok olacak, en az 400 bin ağaç kesilecek, bu kadar ağacın yok olması 1 milyon 200 bin İstanbullunun bir yıllık oksijen kaynağının ortadan kalkmasına sebep olacak. 20 bin futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı yok olacak; 30 bin kişilik tarımsal istihdam fırsatı, 136 milyon metrekare tarım alanı heba edilecek. ‘Kanal İstanbul’ isimli bu ucube projeyi yaparsanız 440 adet mera, yaylak ya da kışlak vasıflı taşınmazdan 418'inin niteliği kaldırıldı, kaldırılmaya devam edecek. İmar ve yapılaşma yüzünden nüfus artacak bu bölgede, 316 bin kişinin yaşadığı bölgeye proje yüzünden 1 milyon 200 bin yeni nüfus eklenecek. Doğal, tarihî, kültürel alanlar yok olacak; 14 milyon metrekare arkeolojik, 2 milyon metrekare karma sit, 850 bin metrekare doğal sit alanı tehlikeye girecek. Yani arkadaşlar, 3 ilçe büyüklüğünde, 30 metre yüksekliğinde 1,3 milyar metreküp hafriyat oluşacak. Günde İstanbul'da 10 bin kamyon hafriyat taşımak zorunda kalacak Kanal İstanbul Projesi'ni yaparsanız. Yapabilir misiniz? Zor yaparsınız. Öyle ‘İnadına yapacağız’ demekle olmaz. Bir kez daha söyleyeyim, milletle inatlaşılmaz. İnşallah, zaten önümüzdeki günlerde yapılacak ilk seçimde de millet size bu inatlaşmanızın cevabını sandıkta verecek, sandıkta. İstanbul seçimlerinde aldığınız 800 bin fark var ya, onun daha böyle kat katını, milyon milyonunu inşallah sandıkta verecek ve size ‘Hadi hoş çakalın. Bu ülkeye verdiğiniz bu kadar zarar yeter’ diyeceğiz.”