CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın hazırladığı “COVİD-19 Salgınında Kadın Raporu”na göre; dünyada kadınlar günde ortalama 4 saat 25 dakika ücretsiz bakım ve ev içi işler yaparken erkekler için bu süre 1 saat 23 dakika. Türkiye’de cinsiyete dayalı ortalama ücret farkı yüzde 15.6. Gülizar Biçer Karaca, “Salgın, önümüzdeki on yılın sonuna kadar aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılması beklentileri önünde ciddi tehdittir. Kadınlar, gelir kaynaklarını kaybetme olasılıklarının daha yüksek ve sosyal koruma önlemlerinin kapsamına girme olasılıkları daha düşük olduğu için COVID-19 krizinin etkilerini erkeklere oranla daha fazla hissetmekte, kadın yoksulluğu özel olarak tedbir alınması gereken konuların başında gelmektedir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı, Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, “COVİD 19 Salgınında Kadın Raporu” hazırladı. Raporda; istihdama katılım oranlarının kadınların aleyhine düştüğü, kadınların ev içi emeği ve çocuk, kadın, engelli, yaşlı, hasta bakım hizmetlerine ayırdığı sürelerin erkeklere oranla çok daha fazla arttığı, göçmen kadınlar başta olmak üzere düzensiz işlerde çalışan kadınların derin yoksullukla baş başa bırakıldığı, kadına yönelik her türlü şiddetin arttığı, iktidarın açıkladığı salgın desteği paketlerinde kadınların önceliklendirilmediği belirtildi. Gülizar Biçer Karaca’nın raporundan öne çıkan unsurlar şöyle:

HAKKINI ARAYAN KADINA CEZA: Çalışamayan gelirden yoksul kalan kadınların hanelerinde yoksulluk diz boyudur. Tarım işçisi kadınlar yine güvenceden yoksun. Bu ülkenin üreticisi kadınlar tarlada bin bir emekle ürettiğini kilosu bir liradan satmak zorunda kalıyor. Türkiye’de bir milyonun üzerinde ev işçisi var. Evlere temizliğe giden, sigortası olmayan, yardım da alamayan, kısa çalışma ödeneğinden mahrum kalan kadınlar var. Güvencesizlik en çok onları vurdu. Evlerine ekmek götüremediler. Virüs bulaşma korkusuyla kimi zaman evlere alınmadılar, aşağılanmaya, şiddete, tacize maruz kaldılar. Göçmen kadınlar var, parça başı iş yapıyorlar, ucuz emek sömürüsüyle emeklerinin karşılığını alamıyorlar. İşlerine gelmezse patronlar kadınları kovuyor, KOD 29’la işten çıkarıyor. Hakkını arayan kadına cop ve cezalandırma geliyor.

GÜNDE 4 SAAT 25 DAKİKA ÜCRETSİZ BAKIM VE EV İŞLERİNE: Kadınlar aynı işi yapsa da eşit işe eşit ücret alamamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre; dünyada kadınlar günde ortalama 4 saat 25 dakika ücretsiz bakım ve ev içi işler yaparken erkekler için bu süre 1 saat 23 dakikadır. BM’ye göre de kadınlar günde ortalama 4.1 saatini, erkekler 1.7 saatini karşılıksız bakım emeğine ve ev işine ayırmaktadır. Kadınların sorunları çok. Çözüm ise şiddete uğrayan, emekleri yok sayılan kadınların sorunlarını çözmek için samimi olmak. İnsan Hakları eylem Planı açıklayıp, masal anlatıp gösteri hakkını kullanan kadınlara şiddet, gözaltı, kötü muamele, işkence sürüyor. 92 yaşındaki kadın da evlere temizliğe giden kız çocuğu da çocuğunu evde komşuya bırakan sağlık emekçisi kadın da bu eşitsiz düzenin mağduru oluyor.

KADINLAR ERKEKLERDEN EN AZ YÜZDE 20 DAHA FAZLA ÜCRETSİZ İŞ YAPIYOR: Okulların uzaktan eğitime geçmesiyle ve evden çalışma uygulamalarıyla çalışabilen kadınların özel alan sorumlulukları ve kamusal alandaki iş yükleri arasındaki çizgi belirsizleşmiş, kamusal alan-özel alan konusunda yeni bakış açısı ve tanımlamalara ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmıştır. Emek tasarrufu sağlayan gelişmiş ev teknolojilerindeki gelişmeye, hızlı değişen sosyo-ekonomik yapı ve değişen aile yapılarına rağmen, çoğu ülkede ev içi işlerde geleneksel cinsiyet dengesizlikleri devam etmekte, çift gelirli, çift ebeveynli hanelerde dahi, kadınlar bakım ve ev işlerinde daha çok rol almaktadır. Dünyanın en eşitlikçi ülkelerinde dahi, kadınların erkeklerden en az yüzde 20 daha fazla ücretsiz iş yaptığı belirtilmektedir.

GÖNÜLLÜ KÖLELER MUAMELESİNE MARUZ BIRAKILDILAR: Salgınla mücadele adı altında, kadınlar istihdam dışında kalmış, milyonlarca emekçi kısa çalışma ödeneğinden faydalanamamış, KOD 29 gerekçesiyle iş akitleri feshedilmiş, istihdamda olabilen kadınların bir bölümü bakım nedeniyle işlerinden, kariyerlerinden, temel gelirlerinden vazgeçmek zorunda bırakılmış, ev içi emek düzenlemeleri yapılmadığından evlere hapsolan kadınlar, salgının tüm yükünü üstlenmiş, çocuk-yaşlı-engelli-hasta bakımı ve virüsle mücadele kilit önem taşıyan hijyenin sağlanmasında gönüllü köleler muamelesine iktidar tarafından maruz bırakılmıştır.

HAKKINI ARAYAN KADINLARA ENGEL: Fabrikalarda, işyerlerinde sağlıksız koşullarda, virüs bulaş riskine rağmen patronların insafına bırakılan kadın işçiler toplu taşıma, gerekli ekip ve ekipmanın sağlanması, ücretsiz izne çıkma, sendikal örgütlenme gibi konularda hak ihlallerinin tarafı olmuşlardır. İş cinayetleri devam etmiş, hakkını arayan kadınlara engeller çıkarılmıştır.

SALGIN CİDDİ TEHDİT: Salgın, önümüzdeki on yılın sonuna kadar aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılması beklentileri önünde ciddi tehdittir. Kadınlar, gelir kaynaklarını kaybetme olasılıklarının daha yüksek ve sosyal koruma önlemlerinin kapsamına girme olasılıkları daha düşük olduğu için COVID-19 krizinin etkilerini erkeklere oranla daha fazla hissetmekte, kadın yoksulluğu özel olarak tedbir alınması gereken konuların başında gelmektedir.

CHP: TEMEL GELİR ÜZERİNDE ÇALIŞILMALI

Raporda yer alan CHP’nin çözüm önerileri ise şöyle:

“Merkezi ve yerel bütçede toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme adımı atılmalı. Aile Destekleri Sigortası hayata geçirilmeli. Sosyal politikalar sosyal yardımlar ile sınırlı tutulmamalı. Tüm dünyada salgınla birlikte başat tartışma konularından biri haline gelen temel gelir üzerine çalışılmalı. Sığınma evlerinin sayıları ve var olanların kapasiteleri artırılmalı. Bakımevleri, kreşler, bakım kurumlarına ücretsiz erişim imkanı önceliklendirilmeli. Cezaevlerindeki alanlar haklara erişim engellerinin ortadan kalkacağı şekilde, çocuk dostu/kadınların ihtiyaçları temelli yapılandırılmalı. Kadın kooperatifleri, güvenilir gıdaya erişim yönündeki uygulamalar teşvik edilmeli. Dayanışma ağları ve hak temelli çalışan kadın kuruluşları desteklenmeli. Bütçe adaleti gözetilerek kadın yoksulluğundan mağdur olan kadınlara sunulan destekler gıda temelli olmakla sınırlı kalmamalı. ‘Kadın işi’, ‘erkek işi’ biçiminde şekillenmiş mesleki ayrışmaların ortadan kaldırılması teşvik edilmeli. Kadın girişimcilerin kadın işi olarak görülmeyen alanlarda da desteklenmelerine özel önem verilmeli. Ücret şeffaflığına dair ulusal düzenlemeler yapılmalı ve özel sektör dahil tüm iş yerlerinde ücret sistemleri için, cinsiyete dayalı farklılıklar bakımından gözden geçirilerek önlemler alınmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikaları olan ve cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin önlenmesi için taahhütte bulunmak isteyen şirketlerin, EPIC platformuna katılabileceği ve konu üzerine bilgi, kaynaklar ve iyi uygulamalar sunan çok paydaşlı küresel bir platformun üyesi olabileceğinden hareketle teşvik edilmeli. 188 ülke ile birlikte Türkiye tarafından 1995’te kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 12 öncelikli alanından biri olan Kadın ve Ekonomi başlığı altında yer alan; ‘İstihdama, uygun çalışma koşullarına ve ekonomik kaynakların kontrolüne ulaşılabilirlik dahil, kadınların ekonomik haklarını ve bağımsızlığını yaygınlaştırmak’ hedefi esas alınarak planlamalar yapılmalı. Erişilebilir hukuki danışmanlığın yaygınlaştırılması, ücretsiz avukat desteklerinin yerel yönetimlerin katkısıyla kadınlara ulaştırılmalı. İnsan haklarına dayalı örgütlenme modeli tüm illerde parti organlarında hayata geçirilerek insan haklarına duyarlı kentler ve yaşam alanları için yerel yönetimlerimizin örnek uygulamaları artırılmalı, kadının insan hakları bakış açısı geliştirilmeli. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için siyasi partiler, sendikalar, insan hakları örgütleri ve kadın örgütlerinin talepleri periyodik olarak değerlendirilmeli, saha çalışmalarına, izleme çalışmalarına destek verilmeli.”