CHP Genel Başkan Başdanışmanı, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı için “Göstermelik bir belgeden ibarettir” dedi. Toprak, “İktidar samimi ve iyi niyetli olsaydı, ülkemizde demokratik bir dönemin başlatılmasına olanak sağlardı… Planın önümüzdeki iki yılda hayata geçirileceği kaydedildi. Neden gelecek iki yıl” diye sordu.

CHP Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin haftalık değerlendirme raporu hazırladı. Toprak'ın raporundan öne çıkanlar şöyle: 

ABD VE AB’YE ŞİRİN GÖRÜNME ADIMI: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘İnsan Hakları Eylem Planı’, iki yıl önce açıklanan ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ gibi aynı anlayışla hazırlanmış göstermelik bir belgeden ibarettir. TBMM’ye müteahhitler için 12 maddelik torba yasa gönderen, daha önce yüzlerce maddelik torba yasaları bir haftada Meclis’ten geçiren iktidar samimi ve iyi niyetli olsaydı, ülkemizde demokratik bir dönemin başlatılmasına olanak sağlardı! Geçtiğimiz yıl kasım ayından bu yana sürekli şekilde yeni bir dönem başlatacaklarını, ekonomik-demokratik reformları yürürlüğe koyacaklarını yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 Mart’ta İnsan Hakları Eylem Planı açıkladı. Planın önümüzdeki iki yılda hayata geçirileceği kaydedildi. Neden gelecek 2 yıl? İnsan haklarını iyileştirme, temel hak ve özgürlükleri genişletme, yargı sistemini insan haklarına uygun şekilde dizayn etme niyetleri olsaydı, daha önce pek çok örneğine tanık olduğumuz şekilde yüzlerce maddelik torba yasaları meclisten, komisyonlardan bir haftada, 15 günde geçiren iktidar bu eylem planı hedeflerini de kapsamlı bir torba yasayla meclise getirir, muhalefetin de destek ve önerileriyle kısa sürede hayata geçirerek demokratik bir ortamın başlatılmasını sağlayabilirdi. Bu tamamıyla ABD-AB’ye karşı atılmış bir şirin görünme ve makyaj adımıdır. Açıklanan planda dile getirilen adımların çoğu gerek Türkiye’nin 1949’da imzaladığı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) sıralanan temel insan hakları, adalet, hukuk, hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı, yasalar önünde eşitlik vb. ilkeleri. Bunun da ötesinde pek çok kez değiştirilmesine karşılık halen yürürlükteki anayasada da bu eylem planı vaatlerinin büyük bölümü anayasa güvencesi altına alınmış durumda. Aynı şekilde yürürlükteki yasalar da öyle.

MECLİS’E VE YARGIYI YOK SAYARAK HÜKÜM VERİYOR: Cumhurbaşkanı Erdoğan, dokunulmazlıkları devam eden milletvekilleri için, Meclis’in ve mahkemelerin kararını beklemeksizin, Meclis’i ve yargıyı yok sayarak hüküm veriyor; ‘Eller iner-kalkar, dokunulmazlıklar kalkar’ diyor. İktidarın kadınlara yönelik suçlar, kadın hakları ile ilgili vaatlerini de ciddiye almak güç. Çünkü kadına yönelik şiddetle ilgili adım atılacağı vaat edilmesine karşılık, eylem planında İstanbul Sözleşmesi’nin adı bile geçmiyor. Bu çerçevede, bu hafta açıklanacak ekonomik reform paketi de aynı yaklaşımın yansıması olarak görülebilir. Açıklanan eylem planıyla asıl amaç, yargıyla ilgili yeni adımlar atılacağı algısı yaratılarak, yatırımcı ilgisini ve olabilirse biraz dış kaynak çekmek olarak görünüyor.

TÜRKİYE’Yİ SIKINTIYA SOKACAK: 25-26 Mart’taki AB Zirvesi öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macron ve Merkel ile temasları, olası yaptırımların önünün kesilmesini hedefliyor. Görüşmelerin hemen öncesinde İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklanması, AB’yi ikna çabası olarak değerlendirilmeli. Cumhurbaşkanı B Erdoğan’ın düzenlenecek bir AB ya da Avrupa Konseyi zirvesinde yer alma talebi ise göründüğü kadarıyla kabul görmedi. Fransa’ya, artık ‘hakaret etmeme’ sözü verilirken, söyleme değil eyleme bakılacağı mesajı dikkat çekici! Mart zirvesinin hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklaması, ardından bu hafta ekonomik reformların ilan edileceğini duyurması ve sonrasında da Macron ve Merkel ile telefon görüşmeleri gerçekleştirmesi, kanımca olası yaptırım kararlarının zirveden çıkmasını önleme amaçlı bir demokratikleşme görüntüsü makyajı! Aralık zirvesinden sonra yayınlanan ortak açıklamada Türkiye’nin pozitif gündeme ilişkin beklentileri karşılayacak adımları atmadığı dile getirilerek, konunun kapsamlı bir şekilde Mart’ta değerlendirilmesi ve ABD yönetimi ile birlikte Türkiye’ye karşı ortak tutum belirlenmesi kararı alınmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla CB Erdoğan, açıklanan eylem planını gündeme getirerek bu yönde adımlar atılacağı vaadiyle Macron ve Merkel’i ikna etmeye ve zaman kazanmaya çalışıyor. Muhtemelen AB liderleri de bu çerçevede iktidarın atacağı adımları, hayata geçireceği somut eylemleri görmek için bir süre daha beklemeye karar verecekler. Ancak AİHM kararlarının uygulanmaması nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısının gündeminde de Türkiye var. AİHM’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkındaki tahliye kararlarının uygulanmaması, Cumhurbaşkanının bu kararların kendilerini bağlamayacağını ifade etmesi, kanımca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde Türkiye aleyhine sıkıntı yaratacaktır. Türkiye’nin gerek imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) ve gerekse kararlarının bağlayıcılığı anayasa hükmü olan AİHM kararlarına karşı tutumu nedeniyle, Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması uyarısıyla karşı karşıya kalması söz konusu olabilir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı B Erdoğan’ın Macron ve Merkel ile yaptığı görüşmelere ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı açıklamalarında bu konulardan söz edilmeksizin, ikili ilişkiler ve bölgesel sorunların ele alındığı ifade edilse de iktidarın yaptırımların gündeme gelmesini ertelemeye çalıştığı kanısındayım.