Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sürdürülebilir sanayi üretimi, devletin öncülüğü ve desteği ile özel sektör tarafından hayata geçmek mecburiyetindedir. Son 19 yılda düzenlediğimiz 82 bin 223 teşvik belgesini, yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveni olarak görüyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şişecam Polatlı Fabrikası'nın Yeni Üretim Hattı Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:

ŞİŞECAM DÜNYADA İLK 3'TE: “Şişecam, ülkemizin en prestijli markalarından biridir. 4 kıtada 14 ülkede üretim yapan Şişecam, 150 ülkeyi aşan ihracatıyla küresel bir oyuncudur. Yaklaşık 12 bin kişiye istihdam sağlayan Şişecam, dünyada cam ev eşyasında ilk 3'te, cam ambalaj ve düz camda ilk 5'te. 86 yıldır artan pazar payı, firmamızın üretime, ihracata ve sağlıklı büyümeye verdiği önemi gösteriyor.

AVRUPA'NIN EN BÜYÜK DÜZ CAM ÜRETİM TESİSİ: Polatlı Üretim Tesisi, Şişecam'ın küresel vizyonunun yeni bir halkasını oluşturuyor. Bursa, Kırklareli, Mersin ve Ankara'da üretim yapan firmamız, 1 milyarlık bu ilave yatırımla düz cam kapasitesini 2 milyon tona çıkardı. 540 bin tonluk hacmiyle Avrupa'nın en büyük düz cam üretim tesisidir. 3 bin 150 insana ilave istihdam sağlamaktadır. Cama dayalı ürünlerin inşaattan otomotive her alanda kullanımının yaygınlaştığı düşünüldüğünde, ülkemiz ekonomisi için taşıdığı önem daha iyi anlaşılacaktır.

ŞİŞECAM'A 124 MİLYON TL KAYNAK AKTARDIK: Biz, her stratejik üründe olduğu gibi nitelikli cam ürünlerinde de talebin kendi iç piyasasında karşılanmasını arzu ediyoruz. Geri dönüşüm projeleriyle de Şişecam'ın atılımlarını, zirvede kalma çabasındaki güçlü adımlar olarak görüyorum. Devletimiz de bu süreçte Şişecam'a sahip çıkmıştır. AR-GE çalışmalarına yaklaşık 124 milyon TL kaynak aktardık. Bugüne kadar 3 milyar 856 milyon TL tutarında 20 adet teşvik belgesi düzenledik. 

TÜRKİYE DIŞA BAĞIMLIYDI: Türkiye 2001'de baş gösteren ekonomik krizin etkilerini hala yaşıyor. Milyarlarca dolar milli servet batan bankalarda buharlaşmış, esnaf ve sanayicimiz, tüccar ve çiftçimiz iflasın eşiğine gelmişti. 2002 Türkiye’si, umutsuzluğun milletimizin üzerine çöktüğü bir ülkeydi. Kişi başı milli gelirin 3.600 doları ancak bulduğu fakir bir ülkeydi. Birçok stratejik sektörde neredeyse tamamen dışa bağımlı bir Türkiye’ydi. Aynı zamanda terörün, vesayetin, baskıların kol gezdiği bir ülkeydi.

DEMOKRATİK TÜRKİYE HEDEFİNDEN VAZGEÇMEDİK: 3 Kasım'da göreve geldiğimizde karşımızda böyle bir Türkiye vardı. Yatırımın üretimin merkezine dönüştürmek için kolları sıvadık. Türkiye ekonomisini prangalarından kurtarmak için tarihi nitelikte birçok adım attık. Sivil toplumu işin içine kattık. Sektör temsilcilerimizle toplantılar yaptık. Tıkanan yatırım ve üretim kanallarını açmak için çok büyük çaba harcadık. Hukuk devletini güçlendirerek Türkiye'yi yatırımcılar için cazip bir ülke haline getirdik. Rekabeti esas alan şeffaf ve öngörülebilir politikalarla ülkemizi kalkındırdık. Maruz kaldığımız saldırılara rağmen daha güçlü, daha demokratik Türkiye hedefinden hiçbir zaman vazgeçmedik.

TEŞVİK BELGELERİNİ YATIRIMCILARIN EKONOMİMİZE OLAN GÜVENİ OLARAK GÖRÜYORUZ: Yıllık ortalama büyüme oranını yüzde 1'in altından aldık, yüzde 5,1 seviyesine getirdik. 36 milyar dolardan devraldığımız ihracat rakamını 207 milyar doların üzerine çıkardık. Milli gelirin satın alma gücü paritesine göre ülkemizi, 17. sıradan 11. sıraya yükselttik. Tabanca mermisi dahi yapamazken bugün kendi füzesini, silahını, obüsünü, İHA'sını yapan konuma geldik. Savunma sanayiinde yüzde 80'leri varan dışa bağımlılığımızı tam tersine çevirdik. Enerjide toplam kurulu gücümüzü 32 bin mWatt'tan 100 bin mWatt sınırına getirdik. 22 endüstri bölgesi, 39 teknopark kurduk. Sürdürülebilir sanayi üretimi, devletin öncülüğü ve desteği ile özel sektör tarafından hayata geçmek mecburiyetindedir. Son 19 yılda düzenlediğimiz 82 bin 223 teşvik belgesini yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveni olarak görüyoruz.

YATIRIMLAR MEYVELERİNİ VERMEYE BAŞLADI: Birileri ısrarla ‘Türkiye'de fabrika yok’ diyerek sanayicimize hakaret ediyor. Arka arkaya açılan organize sanayi bölgelerini görmeyenlere ne desek boş. Onlar görmese de anlamasa da tüm bu yatırımlar salgın döneminde meyvelerini vermeye başladı. 2020'de birçok G20 ülkesi havlu atarken biz yüzde 1,8'le en çok büyüyen ikinci ülke olduk. Bunun tesadüf olmadığını 2021'de yüzde 7,2 ve ikinci çeyrekteki yüzde 21,7 büyüme oranlarıyla teyit ettik.

TEKNOFEST 21-26 EYLÜL'DE: Yeşile ve çevreye saygılı ekonomik ihtiyaç artmaktadır. Yeşil ekonomi hedefinde göstereceğimiz çabaların bize katkıları olacağına inanıyorum. Gençlerimizin beklediği müjdeyi açıklamak istiyorum. Teknofest, 21-26 Eylül'de İstanbul Atatürk Havalimanı'nda başlıyor. 81 ilde 100 dene-yap teknoloji atölyesi için eğitim seferberliği de sürüyor. Bunları yaygınlaştıracağız.

ÖRNEK ALINAN BİR ÜLKE OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ: İhracat rakamları da turizmdeki yükselişle cari dengemize önemli katkılar sağlıyor. Yenilikçi teknolojilerde taklit eden yerine takip edilen, örnek alınan bir ülke olmak için çalışıyoruz. Türkiye artık doğru zamanda doğru teknolojilere yatırım yapan bir ülkedir. İHA teknolojilerde attığımız adımlar sayesinde en başarılı 3 ülke arasındayız. Akıncı'nın katılımı ile İHA filomuzu inşallah dünyanın 1 numarası haline getireceğiz. Otomotiv'de süreci, üretimi devam eden yerli otomobil ile yakalayacağız. Elektrikli aracımızı da 2022 sonunda banttan indirmeyi hedefliyoruz. Türkiye'nin her tarafına dijital dönüşüm merkezleri açıyoruz. Teknoloji odaklı sanayi hamlesi ile fikir aşamasından pazara kadar destek sağlıyoruz.

Polatlı Tarım Üniversitesi için girişimi desteklediğimi de belirtmek istiyorum. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde ihtisas üniversitelerine ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Polatlı Tarım Üniversitesi'nin de bunun ilk adımlarından olmasını temenni ediyorum.”