Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında, “Yeni anayasa için şartlar gayet uygun. Her kesimle istişareleri yaparak bir anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Gelin hep birlikte tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım” dedi. Erdoğan, esnaf başta olmak üzere her vatandaşın sıkıntısını bildiklerini belirterek, “Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafımızın, milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım? Biz kasamızdan çıkanı biliyoruz” diye konuştu. Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bakanların atanarak göreve gelmesine yönelik eleştirilerine karşı da “Evet, CHP'deki gibi kasetle gelip kasetle gitmiyor” yanıtını verdi.

Erdoğan, AKP grup konuşmasında önce CHP’li sonra AKP’li belediyelerden görüntüleri izletti. CHP belediyeleriyle ilgili 1990’lı yıllardan kalma şikayetleri ve yeni yakınmaları izletirken gülümseyen Erdoğan, görüntülerin ardından vekillerden alkış gelmesi üzerine “CHP’yi alkışlamıyorsunuz değil mi” dedi.

PENCEREYİ KAPATIR MISINIZ?

Erdoğan’ın'ın, konuşması sırasında görevlilere seslenerek “Şu pencereyi kapatır mısınız?” talimatını vermesi dikkat çekti.

Erdoğan’ın grup konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

MECLİS’İ YENİ VE TARİHİ BİR GÖREV BEKLİYOR: Ülke ve millet olarak böyle bir Meclis'e sahip olmakla ne kadar övünsek azdır. Meclis'i yeni ve tarihi bir görev daha bekliyor. Reformun çatısını oluşturan yeni anayasa teklifimizi milletimizle paylaştık. MHP'nin de teklife olumlu bakması ile Türkiye tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına sahip olmuştur. Uzun süreli iktidar dönemleri bile sıkıntıları çözmeye yetmemiştir. Vesayet kurumlarının ve medyanın küstah meydan okumalarına kadar nice demokrasi ayıplarıyla karşı karşıya kalmıştır. Cumhuriyet mitingleri gösterileriyle, kendini milletin üstünde gören nice kibir abidesinin saldırılarına şahit olduk. Türkiye, son 7-8 yılda, sınırlarının içinden ve dışından sayısız yeni işgal girişimi ile karşı karşıya kaldı. Terörün, teröristin, sinsiliğin her türlüsünü yaşadık. Bu ihanetlerin hepsi, aziz milletimizin sinesine çarparak paramparça oldu. Diğer yandan sürekli sorun üreten yönetim sistemimizi de rehabilite etmek için çalıştık. Sonunda Cumhur İttifakı olarak ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmayı başardık.

YENİ ANAYASA İÇİN ŞARTLAR UYGUN: Yakında kamuoyu ile paylaşacağımız insan hakları eylem planı hazırlıklarında da bunu gördük. Meclis'teki pek çok çalışmada da bu gerçek karşımıza çıktı. Her adımda meselenin eklektik yöntemlerle çözülemeyeceği gerçeği ile karşılaştık. Yeni bir anayasa çalışması başlatmıştık, tüm partilerden eşit üye ile bir komisyon kurarak yeni anayasa için ilk adımı atmıştık. Bu samimi adımımız, CHP'nin işi sürekli yokuşa sürmesi ve masayı devirmesi ile akamete uğramıştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş aşamasında tekrar bunu gündeme aldık, ancak iklimin buna uygun olmadığını gördüğümüz için konuyu dile getirmedik. Bugün uluslararası alanda özgürce irade ortaya koymuş bir Türkiye var. Yeni anayasa için şartlar gayet uygun.

BAHÇELİ’Yİ MEMNUNİYETLE KARŞILADIM: Anayasaların toplumun kahir ekseriyetinin desteğini alması gerekir. Tercihimiz tüm partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi bir gayret göstereceğiz. Ancak kimi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz tüm kesimlerle konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını temin edeceğiz. Bunun için sonuna kadar, acele etmeden, her kesimle istişareleri yaparak bir anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Hatta bu öyle bir metin olsun ki Türkiye'nin 150., 200. yılları kutlanırken, bu çalışma tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Öyle bir metin olsun ki anayasa hukuku literatüründe tüm dünyada örnek gösterilsin. Diğer toplumlara da ilham versin. Hiç şüphesiz bu konuda en önemli görev TBMM'ye, Cumhur İttifakımıza ve AK Parti grubumuza düşecektir. Sizlerden bu sürece özellikle sahip çıkmanızı istiyorum. Sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu çerçeveyi memnuniyetle karşıladım. Bu konuda Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış biçimindeyiz.

ÜNİVERSİTELERE VE MEDYAYA ANAYASA ÇAĞRISI: İnsan hakları eylem planımızda yeni anayasa meselesi ile ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacağız. Buradan akademisyenlerimize, üniversitelerimize, medya kuruluşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin hep birlikte tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Vizyoner bir bakış ile bunları milletimizle paylaşalım. Milletimizin önüne en kapsayıcı, ufku geniş metni koyalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni sivil bir anayasa ile karşılayalım. Biz, Cumhur İttifakı olarak çalışmalara en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar elbette milletimizin olacaktır. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

ESNAF BAŞTA VATANDAŞIMIZIN SIKINTISINI BİLİYORUZ: Dünya salgın tehdidi ve tedbirlerinin yol açtığı ağır sorunlarla yüzleşiyor. Biz, sistemimizin gücü ve tedbirler sayesinde bu süreci nispeten daha az hasarla atlatıyoruz. Batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken biz sonrası dönemin hazırlıklarına başladık. Esnaf başta olmak üzere her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz. Çözüm için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz.

BİZ KASAMIZDAN ÇIKANI BİLİYORUZ: Dünya salgın tehdidi ve tedbirlerinin yol açtığı ağır sorunlarla yüzleşiyor. Biz, sistemimizin gücü ve tedbirler sayesinde bu süreci nispeten daha az hasarla atlatıyoruz. Batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken biz sonrası dönemin hazırlıklarına başladık. Esnaf başta olmak üzere her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz. Çözüm için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz. Vatandaşlarımıza verilen destekler 51 milyar lirayı geçti. Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafımızın, milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım? Biz kasamızdan çıkanı biliyoruz.

HEPTEN CAHİL: Geçtiğimiz günlerde TV'lerde izlediniz. İzmir'deki yağışlarla ilgili bir habere benim de gözüm ilişti. İzmir'i ziyaret eden CHP Genel Başkanı'na İzmirli kadın esnaf kardeşim ‘Altyapı bitik, canımız yandı. 35 senedir CHP var. Lütfen bu altyapıyı düzeltin’ dedi. 35 yıldır şehrini yöneten ve altyapı yapmayan belediyeyi partinin genel başkanına şikayet ediyor. CHP Genel Başkanı kendi belediyesinin Hazine'den daha kolay borçlandığını anlatıyordu. Kendi bütçesinin 2 buçuk katı borçlu olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değil. Belediye bu finansmanı izin aldığı dönemde gerçekleştiremediği için şu anda böyle bir borçlanma iznine sahip değil. İzni olmadığı için şu veya bu oranla kredi kullanımı söz konusu değildir. Proje ve bütçe finansmanı birbiriyle mukayese yapılamaz. Hazine'nin altyapı finansmanı için sağladığı finansmanın kendi buldukları krediden daha uygun olduğunu da bilmiyor, hepten cahil. Kılıçdaroğlu şunu iyi bil; Hazine ve Maliye Bakanlığı izin vermedikçe hiçbir belediye dışarıdan borç alamaz.

ÇÖP, ÇAMUR, ÇUKUR: Sonunda bu bana gelir. Benim de bunu onaylamam gerekir. Eski belediye başkanı Aziz Bey'e de sorarsan sana söyler. O göndermiştir, ben de onamışımdır. Sen bu yanlışla gidecek olursan burada soru işaretleri artmaya başlar.  ‘İstanbul'u, sokakları çöplerden geçilmeyen, musluklarından su akmayan, ulaşımı felç, etrafı altyapısı olmayan gecekondularla çevrili, havası kirli, insanları sahipsiz ve mutsuz bir şehir olarak devralmıştık. Ekibimizle el ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. Maalesef bu kötü manzaraların bazıları, son dönemde İstanbul’da yeniden hortlamaya, İzmir’de ve CHP’li belediyelerin işbaşında bulunduğu başka şehirlerde sıkça görülmeye başlandı. CHP belediyeciliğinin çöp, çamur, çukur olduğunu görelim. Bu ülkede kimin hizmet, eser siyaseti yaptığı, kimin de istismar siyaseti yaptığı bir kez daha yan beyan ortaya çıkmıştır.

EVET CHP’DEKİ GİBİ KASETLE GELMİYOR: Büyükşehirler suyu kendileri temin etmek zorunda ama İzmir'de bu söz konusu değil. İstanbul'un barajlarını biz yaptık. Bu sayede bir susuzluğu yaşamıyor. Kar falan geldi de toparladık işi. Beceriksizliği ve kötü yönetimi kendi seçmenini bile isyan ettiren bu belediyecilik anlayışını milletimizin takdirine bırakıyoruz. Büyükşehirler suyu kendileri temin etmek zorunda ama İzmir'de bu söz konusu değil. İstanbul'un barajlarını biz yaptık. Bu sayede bir susuzluğu yaşamıyor. Kar falan geldi de toparladık işi. Beceriksizliği ve kötü yönetimi kendi seçmenini bile isyan ettiren bu belediyecilik anlayışını milletimizin takdirine bırakıyoruz. Bakanların atamayla geldiğini söylüyor. Evet, CHP'deki gibi kasetle gelip kasetle gitmiyor. Utanmadan arlanmadan ‘bu ülke için ne yaptınız da biz karşı çıktık’ diyor. Çıkan her kanunu kararnameyi yargıya taşıyan bunlar değil miydi? Meclis'te arbede çıkaranlar bunlar değil miydi?

CHP KUVAYI MİLLİYE CHP’Sİ MİDİR: Kendi partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık işlerinin üzerini kapatmaktan, milletin derdine derman olacak konularla ilgilenmeye fırsat bulamayanlar, bunun hesabını elbette sandıkta verecektir. CHP içindeki sağduyu sahibi, ülkesini ve milletini seven kardeşlerimin vicdanına seslenmek istiyorum: Terör örgütleriyle ve onların yandaşlarıyla iç içe geçmiş şu andaki CHP, Kuvayı Milliye CHP’si midir? Hayır. Aklı erdiği günden beri bu partiye hizmet etmiş kişileri dahi isyan ettirecek istikamet sapmasına uğramış olan şu andaki CHP, siyasetin nice önemli isimlerinin CHP’si mi? Millet tarafından seçilen vekillerini siyasi mühendislik hesapları uğruna adeta pazara çıkartan, karşı çıkanları kapı dışarı eden şu anki CHP, yıllarca parti içi demokrasisiyle övünenlerin CHP’si mi? CHP’nin başındaki zat, siyaset adı altında yüzsüz ve onursuz bir yöntemi ısrarla partisine ve ülkeye dayatıyor. Yalanla mutlu olan, iftirayla beslenen, yüzü kızarmayan, vicdanı sızlamayan, siyasi ahlaktan nasipsiz karikatür bir tiple, bir adamcağızla karşı karşıyayız.

CHP’DEN AYRILANLARI DİKKATLE DİNLİYORUZ: Esasen biz hiçbir partinin iç işlerine karışmayız. Kendimizinkine de karışılmasını istemeyiz. Geçmişte vekil ödünç verme sistemiyle siyaseti zehirleyen CHP maalesef bu ülkeyi ve ilkelerimizi yerle bir etmiştir. Kiralık vekil vereceksin, diğer parti İP o da kiralık vekil verecek. Sonra da geri istiyorum diyecek. Böyle demokrasi olur mu? Son günlerde bu partiden ayrılanların hem eski partilerine hem de bize yönelik eleştirilerini dikkatle dinliyoruz. İçinde katıldıklarımız da var katılmadıklarımız da. tüm bu gelişmelerin düğüm noktası 2023 seçimleri olacaktır. 

MART SONU BÜYÜK KONGRE: Artık kongrelerimiz büyük oranda bitti, bitiyor. İnşallah martın sonu gibi büyük kongremizi yapacağız

MİÇOTAKİS’E “HADDİNİ BİL” ve “ÇILGIN TÜRKLERİ TANI” MESAJI: Kıbrıs meselesi Türk ve Kıbrıs halklarının ortak davasıdır. 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan bunlardı. Amaçları Ada'yı tek başlarına yönetmekti. Annan kendisi bana şunu söylemişti: '’Ben 4 kez bu işe giriştim, başaramadım, şimdi de başaramayabilirim.’'... Ben de kendisine dedim ki 'Türk tarafında garantör ülke olarak Türkiye'den olumsuz bir şey görmeyeceksiniz.'... 'Peki' dedi, başladı. Çalışmalar sürerken onlar kayış attı. Annan 'söz verdim, bu işi bitirmeden ayrılamayız' dedi. Referanduma gittik, Türk tarafı olarak soydaşlarımız yüzde 75 Evet dedi, Rumlar ise yüzde 65 Hayır dediler. Bütün bunlara rağmen Güney Kıbrıs AB'ye alındı, Kuzey Kıbrıs alınmadı. İstikşafi toplantılar geçen hafta İstanbul'da başladı. Şimdi Miçotakis meydan okuyor. Biz seninle nasıl bir araya gelelim. Haddinizi bileceksin. Barış arayışı varsa sen de bana meydan okuma, haddini bil. O zaman sen masayı tekmeledin, masadan kaçtın. Bu şekilde gitmesi halinde de biz seninle masaya oturamayız. Adalarda yaptıklarınız ortada. Neyinize güveniyorsunuz? Bir yerden destekler gelecek, buna mı güveniyorsunuz. Türkiye dimdik ayaktadır, gereğini de gerektiği zaman yapmasını bilir.  Miçotakis'e bir şey daha hatırlatmak isterim. Sen bazı dağlara güveniyorsun, o güvendiğin dağlara kar yağdı. Hiçbirinden sana fayda gelmez ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Onun için Çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın. İki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çözüm yolu kalmamıştır. Artık federasyon diye bir şey yok İster kabul edersiniz ister etmezsiniz. Türk tarafına uygulanan ambargoları ağırlaştırarak sürdürüyorlar. Daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir. Yardımcım Fuat Bey Kıbrıs'a gidiyor, çalışmaları başlatacağız.  Kıbrıs meselesi çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır. Kıbrıs'ta konuşulabilecek tek konu iki devletli çözümdür. Geçmişinden gölgesinde kalmadan geçmişten ders çıkararak adada barışın hakim olacağı geleceği böyle inşa edebileceğimizi inanıyoruz. Aksi takdirde herkes işine bakacaktır.