Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımladığı açıklama için, “Coğrafyamızda bir asırdan daha uzun süre yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz, haksız ve hakikatlere aykırı ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi, hukuki temeli olmayan bu ifadeler, milletimizin her ferdi gibi bizi de ziyadesiyle üzmüştür” dedi. Erdoğan, “Soykırım diyorsanız aynaya bakıp kendinizi değerlendirmeniz lazım. Kızılderilileri söylememe gerek yok. Bütün bunlar ortada iken sizler kalkıp da Türk'e, Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız” diye konuştu. Biden ile Haziran ayında gerçekleşmesi planlanan yüz yüze görüşmeye işaret eden Erdoğan, “Yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum. Sayın Biden'e şunu hatırlatmak istiyorum; NATO'nun önemli iki ülkesi olarak, NATO'da iki önemli müttefik olarak, nasıl oluyor da NATO ile yakından uzaktan alakası olmayan bir Ermeni lobisine Türkiye'yi değişiyorsunuz?” tepkisini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 saat 50 dakika süren Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısının ardından konuştu.

Kabine toplantısına ilk kez katılan bakanları tebrik eden Erdoğan, “Görevlerini devreden Zehra Zümrüt Selçuk ve Ruhsar Pekcan arkadaşlarımıza hizmetlerimizi için şükran duyuyoruz. Bu arkadaşlarımızla ilgili, sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarını kınıyorum” dedi.

Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlamasına, açıklamanın üzerinden iki gün geçtikten sonra tepki gösterdi. Tarihi olayları örnekleri ile anlatan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

ACILARIN YARIŞTIRILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ: ABD Başkanı Biden, 24 Nisan günü yayınladığı mesajda, coğrafyamızda bir asırdan daha uzun süre yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz, haksız ve hakikatlere aykırı ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi, hukuki temeli olmayan bu ifadeler, milletimizin her ferdi gibi bizi de ziyadesiyle üzmüştür. Bu ifadelere, radikal Ermeni çetelerin ve Türkiye karşıtı grupların baskısı ile yer verildiğini düşünüyoruz. Bu durum, ortaya çıkan tablonun, iki ülke arasındaki ilişkilere yıkıcı düzeyindeki etkisini ortadan kaldırmıyor. Tarihte yaşanan acıların yarıştırılmasını doğru bulmuyoruz. Böyle bir yarışa girilecekse böyle yarıştan alnı ak, vicdani müsterih olarak çıkacak tek devletin biz olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bize soykırım ithamını yönelten çevrelerin hepsi insan içine çıkamayacak hale gelecektir. Millet olarak kendi acılarımızı istismar etmek zihniyeti ile hareket etmedik.

24 NİSAN’DA İNSANİ TRAJEDİ ANLAMINDA HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞTIR: Esasen 24 Nisan’da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. 24 Nisan 1915 tarihi sadece Osmanlı Devleti’nin savaş halinde olduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten Taşnak, Hıncak gibi örgütleri kapatıp, 235 yöneticisini tutukladığı gündür. Daha ortada ne sevk ve iskan kanunu ne de bunun uygulaması olmadığı için yaşanan herhangi bir can kaybı da söz konusu değildir.  Ülkemizdeki Ermeni toplumu bu tarihi kendi acılarını anma günü olarak kabul etmiştir. Biz de gerçekte bu tarihte ne olduğu bilmemize rağmen Ermeni toplumunun tercihine saygı duyarak kendilerine bir süredir, acılarını paylaşan mesaj gönderiyoruz.

ERMENİ ÇETELERİ TÜRK ORDUSUYLA ÇATIŞMAMIŞTIR: Osmanlı Devleti’nin bu tarihte yaptığı tutuklamaların ardından sevk ve iskan kanunu çıkartılmış, 1 Haziran’da da uygulamasına geçirilmiştir. Yapılan işlem artarak süren katliamlara yönelik alınmış bir tedbirdir. Bu tarihler Osmanlı devletinin pek çok cephede tarihi bir mücadele yürüttüğü döneme tekabül ediyor. Eli silah tutan erkeklerin hemen tamamı cephede olduğu için geride sadece savunmasız kadınlar, çocuklar, yaşlılar kalmıştır. Ermeni çeteleri Türk ordusuyla, silahlı Türk milisleri ile çatışmamış masum ve savunmasız insanları katletmiştir. Ermeni çeteler sadece masum ve savunmasız insanları katletmişlerdir. Sadece Muş'ta 1 yıl içinde 20 bin vatandaşımız katliama maruz kalmıştır. Hızlarını alamayan Ermeni çeteciler Trabzon civarındaki Rum ve Hakkâri civarında Musevi Osmanlı vatandaşlarımızı topluca öldürmekten çekinmemiştir.

KATLİAMLARI ÖVÜNEREK ANLATMIŞLARDIR: Ermeni çeteleri sadece Anadolu'da savunmasız sivil Türkleri ve Kürtleri; Kafkasya tarafında da Çerkezleri katletmişlerdir. Yaptıkları katliamları ve yüz binlerce insanı göçe zorladıklarını övünerek anlatmışlardır. Bununla ilgili pek çok belge bölge ülkelerin arşivlerinde mevcuttur.

BELGELERLE KONUŞUYORUM, BIDEN GİBİ KONUŞMUYORUM: Osmanlı Devleti, sevk ve iskan konunu ile birlikte Ermeni nüfusu geçici olarak başka bölgelere gönderme kararı alınmıştır. Bu karar çete saldırıların yoğun olduğu yerlerdeki Ermeni nüfusu kapsamaktadır. Yeri değiştirilen Ermeni nüfusun sayısı konusunda pek çok tezvirat ortada dolaşmaktadır. I. Dünya Savaşı öncesi Ermeni nüfusu 1 milyon 300 bin. Ben belgelerle konuşuyorum, Sayın Biden gibi konuşmuyorum. Biden neye dayanarak, nasıl konuşuyor bilmiyorum.

HODRİ MEYDAN DİYORUZ: Şu anda 1 milyonun üzerinde arşivlerimizde belge var. Buyursunlar, gelsinler incelesinler. Acaba Amerika'nın arşivinde ne kadar belge var? Avrupa'da ne kadar belge var? Veya varsa bu belgelerini açabiliyorlar mı? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bugüne kadar bu çağrılara cevap veremediler. Bu nüfusun 350 bini savaş döneminde Rus topraklarına geçmiştir. İran’a gidenlerle birlikte rakam 500 bine ulaşmaktadır.

150 BİN KİŞİNİN HER BİRİ CANDIR: Dolayısıyla Amerika'nın kendi raporlarında bile sevke tabi tutulanların sayısı 600 bin olarak belirtilmektedir ki, gerçek rakam daha da azdır. Salgın hastalık, asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışarak hayatını kaybedenlerin sayısı 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri candır ve elbette önemli rakamdır. Ermeni tarihçiler kayıpların çoğunun cephedeki savaşlarda yaşandığını da belirtirler. Osmanlı Devleti Ermeni nüfusu başka bir yere göndermemiş, kendi toprakları içinde yer değiştirtmiştir. Hazırlık için 1 hafta süre verilmiş, mazereti olanlar sevkten muaf tutulmuştur. Sevkte gereken idari tedbirler alınmış, gereken tahsisat yerel birimlere gönderilmiştir. Kimsesiz kalmış olan Ermeni çocuklara sahip çıkılarak kendileri için yetimhaneler kurulmuştur Sayın Biden.

SOYKIRIMA UĞRADIKLARI YERLERE GERİ DÖNMEZLER: İstanbul’da 100 bin Ermeni yaşamaktadır. Herhalde insanlar soykırıma uğradıkları yerlere geri dönmezler sayın Biden. Osmanlı cephede düşmanda değil sınırları içindeki çetecilerle mücadele ederken savaşı kaybetmiş olacaktı. Allah göstermesin İstiklal Harbimizi bile tehlikeye atacak boyutlara bırakabilirdi. Ermenileri bu sinsi senaryoda acımasızca kullanmışlar, amaçlarına ulaşamayınca ölülerini dahi istismar etmekten çekinmemişlerdir. Hiçbir yerde Ermenilere ait toplu mezara rastlayamazsınız. Böyle bir hadise yaşanmamıştır.

AYNAYA BAKIP KENDİNİZİ DEĞERLENDİRMENİZ LAZIM: Soykırım diyorsanız aynaya bakıp kendinizi değerlendirmeniz lazım. Kızılderilileri söylememe gerek yok. Bütün bunlar ortada iken sizler kalkıp da Türk'e, Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız. Bakın buralarda on binlerce sivil insan katledilirken, 1,5 milyon Azerbaycanlı kardeşlerimiz evlerini terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Büyük vaatlerle kandırılan Ermenilerin Avrupa, ABD ve Rusya tarafından bu yalanlarla örtmeye çalışmasından kaynaklanıyor.

AYNI DÖNEMDE YAŞANAN TÜM OLAYLAR AYNI PARANTEZE ALINMALI: Ermenilerin kayıpları soykırım olarak nitelendirilecekse aynı dönemde yaşanan tüm olaylar aynı paranteze alınmalıdır. Amerika ve Avrupa tarihinde soykırım diye nitelendirilecek nice hadiseye rastlayabiliriz. Kızılderililerden siyahilere, Japon şehirlerine atılan atom bombalarına, Vietnam'dan Irak'a kadar pek çok başlıkta bu konular tartışmaya açılabilir.

ASALA TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DİPLOMATLARIMIZA SALDIRILARINI UNUTMAYACAĞIZ, SAYIN BIDEN: Ermeni iddialarıyla ilgili somut delil olmadığı gibi uluslararası bir yargı kararı da yoktur. Ermeni yalanlarına prim vermedik diye saygın tarihçilere yapılan haksızlıklar ve saldırılar, ‘Soykırım yoktur’ demenin yasayla suç haline getirilmesi tam bir garabet örneğidir. ASALA terör örgütünün 1970’li yıllarda, diplomatlarımıza sivil kamu görevlilerine yönelik saldırılarını unutmayacağız Biden. Diplomatlarımızın katillerinin nasıl korunduğunu gayet iyi biliyoruz. 

SİYASETİN KONUSU OLAMAYACAK KADAR HASSAS KONULAR: Soykırım gibi ithamlar siyasetin konusu olamayacak kadar hassas konulardır. Ülke başkanlarının, parlamentolarının ahkam kesmesi işleri içinden çıkılmaz hale getirmekten başka işe yaramaz. Biz tarihe yeni kavgalar üretmek için değil ders almak için bakılması gerektiğine inanıyoruz. Yaşanan tartışmaların Ermeni toplumuna en küçük faydası olmadığı gibi tam tersine bu tür adımlar yeni sıkıntıların kaynağı haline gelmektir.

ERMENİ TOPLUMUYLA SORUNUMUZ YOK: Bizim Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Bin yıldır aynı topraklarda yaşadığımız bu insanların bir kısmıyla hâlâ barış ve huzur içinde hayatımızı sürdürüyoruz. Her ne şekilde kurulmuş olursa olsun Ermenistan devletiyle de iyi komşuluk esasına dayalı bir ilişki tesis etmek istiyoruz. Bunun için son 16 yıldır fedakârlığı hep bizim yaptığımız adımlar attık. Maalesef samimi karşılık bulamadık.

İLİŞKİLERİMİZİ ZORA SOKMANIN ÖTESİNDE BİR ANLAMA SAHİP DEĞİL: ABD Başkanı’nın 24 Nisan açıklaması kendileriyle olan ilişkilerimizi zora sokmanın ötesinde bir anlama sahip değildir. Onlar aksini iddia ediyor diye hakikat ışığı parlamaktan vazgeçecek değildir. Uzun yıllar boyunca ABD ile güvenilir müttefiklik üzerine kurulu ilişkimiz olmuştur. Türkiye'nin kırmızı çizgisi olan FETÖ ve PKK/PYD'ye verilen destekle uyguladıkları ambargo ve F-35'ler ilişkilerimize zarar vermiştir. Son gelişmelerin üzerine artık Türk-ABD ilişkileri bu seviyenin çok gerisine düşmüştür.

ARTIK YORULDUK: Şartlar ne olursa olsun kendi hedeflerimize yürüyeceğiz. Bize ısrarla geri adım attırılmak istenmesinden artık yorulduk. Türkiye olarak tüm samimiyetimizle ABD ile de AB ile de eşit ve adil şartlarda birlikte çalışmak, beraber yol yürümek istiyoruz. Tek isteğimiz ülkemizin haksız, adaletsiz, çifte standartlı, marjinal grupların etkisiyle alınmış kararlara, uygulamalara maruz bırakılmamasıdır. Bu duruşumuza saygı gösterilmesi halinde herkesle her zeminde konuşmaya, görüşmeye, anlaşmaya, işbirliğine varız.

NASIL OLUYOR DA ERMENİ LOBİSİNE TÜRKİYE’Yİ DEĞİŞİYORSUNUZ: ABD Başkanı Biden ile haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum. Sayın Biden'e şunu hatırlatmak istiyorum; birbirimize yabancı değiliz, sağ olsun evimize kadar gelip rahatsızlığımızda bizi ziyaret etme nezaketini de göstermişlerdir. NATO'nun önemli iki ülkesi olarak, NATO'da iki önemli müttefik olarak, nasıl oluyor da NATO ile yakından uzaktan alakası olmayan bir Ermeni lobisine Türkiye'yi değişiyorsunuz?

DIŞTAN VE İÇTEN SALDIRI ALTINDAYIZ: Muhatabımızla iki ülke ilişkilerini zehirleyen konuları bırakarak bundan sonrasına yönelik nasıl adımlar atacağız ona bakmamız gerekiyor. Asıl üzüntümüz içimizdeki bazı kesimlerin de tarihi hakikatlere sırtlarını dönerek soykırım yalanına sığınmış olmalarıdır. Dıştan ve içten saldırı altındayız. Kendi halkına aleni ihanet içine giren bu kesimlerin takdirini milletimize bırakıyoruz.