Geçtiğimiz yıl koronavirüse yenik düşen Prof. Dr. Haydar Baş vefatının birinci yılında İstanbul’da anıldı. "Tevhidin Merkezi Haydar Baş" isimli anma programında konuşan Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Prof. Dr. Haydar Baş kıyamet sabahına kadar savunulacak bir kale bıraktı bize. Bu kale Türk milletinin bağımsızlığının kalesidir. Atatürk ilkelerinin Cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularının kalesidir" dedi.

Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş İstanbul’da düzenlenen programla anıldı. BTP İstanbul İl Başkanlığı’nca Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen "Tevhidin Merkezi Haydar Baş" isimli program saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış konuşmasını BTP İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül’ün yaptığı programda Prof. Dr. Haydar Baş için yazılmış şiirler okundu. Anma programında Haydar Baş’ın hayatının anlatıldığı “Benim” belgeseller serisinin ilkinin gösterimi yapıldı. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş programın kapanış konuşmasını yaparken bir de babasına yazdığı "Bir varmış bir yokmuş..." diye başlayan mektubu okudu.

"ATATÜRK GİBİ ADAMDI BENİM BABAM"

Programın kapanış konuşmasını ise BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş yaptı. Sözlerine, “Biz olmasaydık da o bu mücadeleyi verirdi, ama o olmasaydı biz asla böyle bir mücadele veremezdik. Yalnızlığın senfonisiydi onunki, sessizliğin gürültüsü, kimsesizliğin kalabalığıydı” diyerek başlayan Baş'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Kim mutlu ederdi ki bizi onun kadar, hangi derdimiz onunla derman bulmazdı. Adaletin, asaletin, merhametin temsilcisiydi benim babam, hiçbir şeyden gururlanmadım onun evladı olmaktan fazla. Hiç de istemedim onun evladı olmaktan fazlasını. Çok başka bir fikir adamıydı. Açlığa sefalete dur demişti. Öyle formüller koydu ki şimdi dünya bir araya geliyor, onun söylediklerini uygulamaya başlıyor. 'Sen hiç yamalı pantolon giydin mi oğlum' derdi 'Aç gezdin mi sen' derdi. Evet benim babam aç gezdi. Çile çekti, ihanete uğradı, ama sadakati hakkaydı. Bir an bile sadakatinden taviz vermedi. Atatürk gibi adamdı benim babam. Kimse görmezdi tehlikeyi, ama onun gözünden kaçmazdı. Bir FETÖ belası sardı milletimizin başını. Öyle bir savaştı ki onlarla. Haydar Hoca'nın adını duyunca kaçacak delik ararlardı. Düşmanının bile Haydar Hoca'sıydı benim babam.

"KIYAMETE KADAR SAVUNULACAK BİR KALE BIRAKTI BİZE: ATATÜRK VE CUMHURİYET SAVUNUCULARININ KALESİ"

Tarihçilere tarihi, filozoflara felsefeyi, sosyologlara toplumu, iktisatçılara ekonomiyi, ilahiyatçılara dini, sanatçılara sanatı öğretti benim babam. Dünya meseleleri basitti O’nun için. Ama çok kızardı hiçbir şey bilmeyip biliyormuş gibi yapanlara. Dedim ya kaçmazdı O’nun gözünden hiçbir şey. Kıyamet sabahına kadar savunulacak bir kale bıraktı bize. Bu kale Türk milletinin bağımsızlığının kalesidir. Atatürk ilkelerinin Cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularının kalesidir. Bu kale ahde vefanın kalesidir, bu kale bir eline ayı bir eline güneşi verseler davasından vazgeçmeyeceklerin kalesidir.”