Haber : OKTAY YILDIRIM - Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Kanal İstanbul" projesiyle kente 2 milyon insanın daha yerleştirilmek istendiğini belirterek, "Hiçbir zaman bir hat çizemezsiniz bu tür girişimlerde. O hep büyür. Virüstür, bulaşır ve devam eder, 2 milyonla kalmaz. Milyonlarca insan demektir. Zaten İstanbul'un böyle bir hacmi yoktur, kapasitesi yoktur. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Çünkü artık biz, İstanbul'un geleceğini İstanbullularla konuşuyoruz. Bir kapalı odada üç beş kişi bir kişinin dediğini uygulayan bir metodu da yok sayıyoruz. Yok hükmündedir. Siyasi ömürleri yetmeyecek” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilk kez hayata geçirecekleri “Katılımcı Bütçe” için önerilen projeleri duyurduğu basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

"39 YOLSUZLUK DOSYASI KISIR DÖNGÜNÜN İÇERİSİNDE DURUYOR"

İmamoğlu, AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin bloke edilen yardım paralarının iade edildiği yönündeki açıklamaları ve geçmiş döneme ilişkin yolsuzluk dosyalarıyla ilgili "Elinizde dosya varsa savcılığa gidin" yönündeki sözleriyle ilgili soru üzerine şunları söyledi:

"Evet İl Başkanı konuşmuş. O konularla ilgili süreç tamamen söylediklerinin dışında işliyor. Biliyorsunuz, 39 yolsuzluk dosyasına İçişleri Bakanlığı'nın gönderdiği müfettişler tarafından el konuldu. Burada suç duyurusunda bulunmayla ilgili mekanizmada biz zaten eksik davranmadık ki bununla ilgili zaman içerisinde duyurularımızı da yaptık. Suç duyurusunda bulunuyoruz, ancak işlem yapılmazsa bir anlamı olmuyor. Çünkü suç duyurusunda bulunduğunuz insanların tamamı devlet memuru. Devlet memuru olunca da ya bakanlığın ya da valiliğin izin vermesi gereken süreçlerin devreye girmesi gerekiyor. Yani şöyle bir daire düşünün: İçişleri Bakanlığı Müfettiş, İçişleri Bakanlığı ve Valilik böyle bir kısır döngü. Bizim bu müdahale etmek istediğimiz 39 dosyanın tamamı bu döngünün içerisinde duruyor. Tabiri caizse top çevriliyor ya da çevrilmiyor. Olduğu yerde duruyor ve işlem yürümüyor. Madem bu kadar cesur bir çıkış yapıyor, 'Ben il Başkanı'na buradan çağrı yapıyorum. Suç duyurularımızın gereğinin yapılması hususunda ya da daha özgür bir biçimde bu dosyaların incelenmesi için tekrar dosyaların belediyemize iadesi hususunda adım atsınlar. Geçmişte bu işler nasıl yapılıyorsa o şekilde yapılsın. Bu söylemlerinin arkası dolmuş olsun."

"İSTANBULLUNUN 5 MİLYON LİRAYA YAKIN PARASI 1 YILI AŞKIN SÜREDİR BLOKE EDİLİYOR"

İkincisi de paraların iadesi konusu da yanlış bir bilgi. Eksik bilgi. O da ne yazık ki İstanbullunun 5 milyon liraya yakın parası bir yılı aşkın süredir bloke edilmiş bir biçimde hesapta duruyor. Yazıktır, günahtır. O 5 milyon lira belki de binlerce insanın o gün acil yarasına merhem olacaktı. Bu engellendi. Kasıtlı bir şekilde engellendi. Siyasi bir akılla engellendi. Şimdi yok efendim ya kime iade edildi? Yani zaten bloke. Bize bir şey iade edilmedi. Para hesapta duruyor. Yardımı yapanlara mı iade edildi öyle bir şey de yok. Çünkü para hesapta duruyor. Bloke bir şekilde, karar o biçimde duruyor. Kaldı ki ya bu vatandaş parasını bize emanet etti ki biz altı milyon liranın üzerinde bir paraydı o zaman kullandık ve daha nakit olarak dağıttık.

"YANLIŞ BİR ŞEY YAPTIYSAK SUÇ DUYURUSUNDA BULUNSUNLAR YARGILASINLAR BİZİ"

O zaman suç duyurusunda bulunsunlar, yargılasınlar yanlış bir şey yaptıysak. Bir sene geçti, yargılasınlar bizi. Oradaki beş milyon liranın o hesaplarda durması üzerinden ne bu dünyada ne öbür dünyada ne de hukuk önünde o işe imza atanlar hesap veremeyecekler. Kul hakkı yiyorlar şu anda. Niye? İki türlü yiyorlar. Bağış yapmak isteyen vatandaşlar o vicdani hamleleri önünde suçlular, yine ihtiyacı olan vatandaşların bir yarasına merhem olacak paranın onlara ulaşmamasından ötürü de suçlular. Bu kadar net. Kamu vicdanı bu işin kararını vermiştir. Ben sayın İl Başkanı'na da tavsiye ediyorum, bu tür bilmediği hususlarda, bilgi isterlerse telefonumuz her zaman açıktır. Arasınlar biz kendisine bilgi vermekten keyif alırız."

"PROJELERİN HEPSİ ÇILGIN AMA ÇILDIRMIŞ DEĞİL"

İBB Başkanı İmamoğlu, İstanbullulardan toplanan projeler arasında "çılgın projeler" olup olmadığı, Kanal İstanbul ile ilgili talep bulunmadığı yönündeki bir soru üzerine de "Hepsi çılgın aslında. Niye çılgın? Çünkü insanların yaşamına dokunuyor. Ama çıldırmış değil. Yani çılgın proje. Ama çıldırmış proje değil" dedi. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Niye? Afeti düşünüyor. Afet anında nasıl iş birliği yaparız ve bu kentin kurtuluşuna hep beraber imza atarız. Zira afet anında en büyük güç, toplumun kendi gücü. Bu iki kere iki dört. Siz İstanbul'da Allah korusun. Allah geçinden versin, bir deprem afeti esnasında ne kadar personel sayınız olursa olsun süreci yönetmeniz mümkün olmayacak. Niye? İnşallah hızlıca bu iş birliğini vatandaş nezdinde, kurumlar nezdinde yapar ve İstanbul'u güçlü, dayanıklı bir kent haline getirir. Dolayısıyla ne var bunun içinde? Afet var, çevre var, çevrenin korunması var. Ne var? İnsanların yaşamını kolaylaştırmak var, çocukların, yaş almış insanların yaşamlarını kolaylaştırmak var, yürünebilen, gezilebilen, daha rahat erişilebilen İstanbul'u var etme var, ama içinde yani mesela şöyle bir proje önümüze gelmedi? Yani İstanbulluların aklına kurban olayım. Onların güzel zihinlerini kucaklıyorum, alkışlıyorum. 'Benim şurada arsam var, buraya bin tane konut yapalım ve ben de para kazanayım' diye çıldırmış bir projeyi bize sunmuyorlar."

"SİYASİ ÖMÜRLERİ KANAL İSTANBUL'A YETMEYECEK"

Kanal İstanbul ile ilgili olarak da "Hangi akıl var ise işin içerisinde, hepsi çıldırmış bir proje aklıdır. Birilerine para kazandırma aklıdır" diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şöyle konuştu:

"Oralardaki meraların, ekilen arazilerin, ormanların heba edilmek istendiği, yok edilmek istendiği süreçlerdir. TOKİ, alelacele bir şov yaptı. Ya şey diyorum, her bakanlık kanalla ilgili 'Ben şunu yaptım tarzında, vardır ya ilkokul öğrencilerinin mutlu olma anı' böyle bir çaba içerisinde. 'Biz de bunu yaptık kanalla ilgili'. Birisine bir kişiye sempatik görünme çabası içerisinde kanal mevzusunu kullanma girişimi diye görüyorum bunu. Bir konut projesi hazırlamışlar. Hala içinde parselasyon işlemlerini bile tamamlamamışlar. Varsayalım ki doğru bir iş yapıyorlar. Mülkiyet, parselasyon, plan uygulamaları devreye alınmamış. Kaldı ki davalar var. Yani planla ilgili davalar var. Bakın biz projeyi milyonlarca insana soruyoruz. Ya siz İstanbul'a 2 milyon insanı yerleştirmek için acele ediyorsunuz. İstanbul'un böyle bir şeye tahammülü yok ve İstanbul'un hiçbir kurumuna sormuyorsunuz. İstanbul'un en ana kurumu İBB'ye sormuyorsunuz. Açılan davaları yok sayıyorsunuz. 'Ben konut yapacağım orda' diye bir hamleyle yola çıkıyorsunuz. Davamızı açacağız, o alanı deşifre edeceğiz, alanı deşifre ettiğimiz gibi süreci takip edeceğiz. Her zaman söylüyorum, siyasi ömürleri de yetmeyecek. Devletin, milletin parasını heba ettirmeyeceğiz. İstanbul'u yok etmelerine fırsat vermeyeceğiz. Hiçbir zaman bir hat çizemezsiniz bu tür girişimlerde. O hep büyür. Virüstür, bulaşır ve devam eder. 2 milyonla kalmaz. Milyonlarca insan demektir. Zaten İstanbul'un böyle bir hacmi yoktur, kapasitesi yoktur. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Çünkü artık biz İstanbul'un geleceğini İstanbullularla konuşuyoruz. Bir kapalı odada üç beş kişinin bir kişinin dediğini uygulayanı bir metodu da yok sayıyoruz. Yok hükmündedir. Siyasi ömürleri yetmeyecek.”

“VAKTİ BOL OLAN DA BOŞ İŞLERLE UĞRAŞIYOR, M Mİ U MU DİYE"

Ekrem İmamoğlu, Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptığı metrolara "M" yerine "U" logosunu kullanması ve bozulan otobüs görüntüleriyle ilgili soruyu da şöyle yanıtladı:

"Böyle enteresan bir şekilde vatandaşı aldatma çabası. Yani bu ne zaman devreye giriyor mesela? Ya bir otobüs alımıyla ilgili kredi onayı, İBB Meclisi'nden oy birliğiyle çıkan bir kredi onayı, bir yıla yakın bir süredir Cumhurbaşkanlığı’nda niye bekler? Ya buna birinin aklı eriyor mu? İstanbul, filosunu yenilemek zorunda. Çünkü yıllardır bu ihmal edilmiş. Kardeşim eski otobüs ya. Geçenlerde, depolarda bekleyen, kendi dönemlerinde alınmış işe yaramayan, ne yazık ki büyük bir yolsuzluk dosyasını da içinde barındıran bir otobüs filosunu, ‘tamir bekleyen otobüsler’ diye yayınlama cehaleti kadar şaşırmış durumdalar. O bakımdan, bir yıldır bizim otobüs alma konusundaki kredi talebimiz niçin bekletiliyor? Ya bırakın yüzlerceyi, bakın binlerce otobüsün yenilenmesiyle ilgili sürecin kademeli bir şekilde İstanbul'da devreye girmesi lazım. Çünkü en az, 2019’dan geriye, on yıl boyunca İstanbul'u yönetmeyi unutmuş, ‘Hangi köşe başında ben ne yapabilirim’ çabası içerisinde bulunan topluluğa dönüşmüş geçmiş dönem İBB'yi yönetenler. Bu akıl ve o aklın içinde olanlar, dönüyor işte bu işleri böyle yanıltarak, insanlara, ‘Buraya bak, oraya bakma’ dedirterek gerçekleri saptırmaya çalışıyorlar. Vakti bol olan da boş işlerle uğraşıyor, M mi U mu diye."