Bursa'da Uludağ'dan doğarak Marmara Denizi'ne dökülen Nilüfer Çayı, atıkları nedeniyle kirlendi. Kirlilik nedeniyle çayın koktuğunu söyleyen köylüler, yetkililerden bir an önce önlem almalarını istediler. Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlayan köylüler, derede canlı yaşamını atıklar nedeniyle tehdit altında olduğunu vurgularken, "Bir tane kurbağa, tosbağa, yılan bulana para vereceğim, canlı yok ki" dedi.

Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve Bursa'nın ilçelerinden geçerek Marmara Denizi'ne dökülen Nilüfer Çayı, simsiyah akıyor. Çay, geçtiği yaklaşık 55 köyde tarımda kullanılırken, hayvanlara da içme suyu oluyordu. Köylüler, çaya bırakılan atıklar nedeniyle suyun uzun süredir simsiyah aktığını belirtirken kokudan rahatsız olduklarını söylediler. Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü Şafak Erdem, Bursa Su Kolektifi üyeleri, çayın kenarındaki Karacabey ilçesine bağlı Hayırlar ve Cambaz köylerini ziyaret ederek inceleme yaptılar. 

"KÖTÜ KOKU KÖYÜMÜZE GELİYOR"

Daha önce Nilüfer Çayı'nın suyunun içelebilecek düzeyde olduğunu ifade eden Bursalı bir yurttaş, "Hayvanlarımız saatlerce burada yatıp su içiyordu, şimdi dereye bakılacak hal kalmadı. Bölgede yüzlerce arı öldü. Şimdi yine temiz hali. Daha önce daha pisti. Arıtma çalışması oldu herhalde şimdi temiz hali bu. Bu kötü koku köyümüze geliyor" dedi. 

"CANLI BİR MAHSUL YOK ZATEN"

Önceleri, bölgede tarımda kullanılan suda artık hayvanların bile su içmediğini söyleyen köylüler, çayın kirliliğine dikkat çektiler. Çay kenarında harabe haldeki değirmene yıllarca buğday öğütmeye geldiklerini belirten bir başka Bursalı yurttaş, bakımsızlıktan sitem etti. Çayın önceleri alabalık başta olmak üzere bir çok canlı türüne ev sahipliği yaptığını belirten yurttaş, "Bir kurbağa, tosbağa, yılan bulsalar para vereceğim. Canlı bir mahsul yok zaten" diye konuştu. 

"YURTTAŞLARIN, YAŞAMIN ÖFKESİYLE KARŞI KARŞIYASINIZ"

Bursa Su Kolektifi üyeleri, köyde inceleme yaparak yetkililere çağrı yaptılar. Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa dikkat çeken Bursa Su Kolektifi üyeleri, "Süreç içerisinde yetkililer tarafından durumun doğa olayı olduğu söylenmiş ve hatta deniz kirliliğinden kaynaklanmadığı bile ifade edilmiştir. Uydu görüntülerinden bile fark edilen bu kirliliğe karşı son on günde harekete geçilmesi bizleri şaşırtmamıştır fakat bir kez daha bir araya getirmiş, suyun sesi olmaya sevk etmiştir. Yurttaşların ve yaşamın öfkesi ile karşı karşıyasınız" diyerek tepki gösterdiler. 

Nilüfer Çayı kenarında "Su biterse herkes susar", "Su yaşamdır, kirletilemez", "Bursa yeşil değil, su mavi değil", "Kirazlıyayla'yı savun, sonuna dek", "Yeşil Bursa'nın suları siyah akıyor" yazılı dövizlerle yapılan açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: 

KAPİTALİZMİN EKOLOJİK ÇÖKÜŞ ETMENLERİ İÇERİSİNDE BULUNDUĞUMUZ BU SORUNUN SEBEPLERİ: Yıllardır sistematik olarak kirletilen ve yağmalanan bu denizi, sizler fosseptik çukuru olarak tanımladınız ve kullandınız. Gerekli arıtmalar yapılmadan deşarj edilen evsel ve endüstriyel atıksular, derin deniz deşarjları, denize dökülen nehirlerimizdeki kirlilik, gemilerden kaynaklanan balast ve sintine suları, dip taramaları, kıyı kumullarının yok edilmesi, plansız sanayileşme ve kontrolsüz kentleşmenin nüfus baskısı yani özetle kapitalizmin ekolojik çöküş etmenleri içerisinde bulunduğumuz bu sorunun sebepleridir. Şu an Nilüfer Çayı’nın Marmara Denizi’ne döküldüğü noktadayız.

YURTTAŞLARI SUYUN SESİ OLMAYA DAVET EDİYORUZ: Öfkeliyiz ve tam şu anda sokaklardayız, meydanlardayız. Bursa Su Kolektifi olarak yaşamı savunmaktan; denizlerimizin, göllerimizin ve nehirlerimizin sesi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Müsilaj problemi hiçbir zaman tekil olarak değerlendirilmemeli ,kapitalist sistemin yağmaladığı, kirlettiği, meta olarak alıp / sattığı doğal kaynaklarımıza yönelen amansız neoliberal politikaların bir ürünü olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu talana karşı mücadele etmek hepimizin görevidir. Tüm yurttaşları suyun sesi olmaya davet ediyoruz.