AHMET ÜNSAL

Doğuştan serebral palsi (beyin felci) hastası torunu Deniz Ünsal’ın hayata tutunabilmesi için ona adeta yoldaş olan 80 yaşındaki Nuran Güleşçi, birlikte geçirdikleri uzun yılları bir kitapta topladı. Yüzde 96 engelli Deniz’i 24 yaşına getiren Güleşçi, şimdilerde ise kendi hayatını yazmak için kolları sıvadı.

Dört çocuk annesi olan ve altı torununu görme mutluluğunu yaşayan Güleşçi, tüm çocuklarına gelecek hazırlayabilmek için gurbetçi işçiler arasındaki yerini aldı. Yıllarca Almanya’da çalışan Güleşçi, yurtdışında da sürdürdüğü ‘Atatürkçü çağdaş kadın’ tarzıyla yetiştirdiğini söylediği üç kızına bu yönde de rol model olmayı başardı.

ONUN HAYATININ HER NOKTASINA DOKUNDU  

Güleşçi’nin hayatının akışı, 1997 yılının 14 Ocak’ın dünyaya serebral palsi ile gelen torunu Deniz Ünsal ile bambaşka bir evreye geçti. Eğitimci kızı Nihal Ünsal’ın dünyaya getirdiği Deniz için ‘Kesinlikle her türlü olumsuzluğa kendinizi hazırlıklı kılın’ denmesine karşın o hiç yılmadı ve umudunu yitirmedi.  Bir yandan evlatlarına kol kanat gererken diğer yandan da torununun hayatta kalması ve hayata bağlanması için ne yapılması gerekiyorsa her türlü olumsuz süreci pozitife çevirmeyi başardı. 

Torununun beslenmesinden, konuşmasına, ilk adımı atmasına kadar tüm gelişmeleri an ve an takibe aldı. Okul öncesinden başlayan eğitim hayatında merdivenleri tek tek çıkarak ilkokulu, orta okulu ve lise eğitimini tamamlamasının yolunu açtı. 

DENİZ’İ İLMEK İLMEK İŞLEDİ

Okulun yanı sıra yüzme öğretmeni Şule Şenyoğurtçu Dalyan’dan eğitim alarak Deniz’in yüzmeyi öğrenmesini sağladı. Deniz’in bedensel engelliler yüzme takımına girmesine ve birçok Türkiye birincilikleri almasına öncü oldu. Onunla sevindi, onunla üzüldü fakat yılmadan hayatında her daim yer aldı.

“SENİ ÇOK SEVİYORUM İYİ Kİ BENİM TORUNUMSUN”

Kimsenin yardımı olmadan torununun yaşamını gün ve gün kaydeden Nuran Güleşçi, son olarak tüm notları “Yüreğimde Sonsuz Deniz” adını verdiği 96 sayfalık kitapta buluşturdu.  Güleşçi; “Ben bugün bu yaşıma rağmen dimdik ayakta ve dinç isem bunu torunuma borçluyum. Onunla geçirdiğimiz 24 yılı kitabıma yazdım. İnsanlara şunu söylemek isterim ki gördüğünüz her engelliye acıyarak değil onların özgüvenle bakmalarını sağlayın. O güveni verdiğinizde başaramayacakları hiçbir şey yoktur. Deniz’im seni çok seviyorum iyi ki benim torunumsun. Kitabın satışından elde edeceğim gelirle onun hayatını daha renkli hale getirmeyi planlıyorum” dedi.

“İŞTE BENİM HAYATIM” YOLDA 

Torununun hayatını kitaplaştırmayı başaran Nuran Güleşçi’nin yeni çabası ise kendi hayatını yazmak. 80 yıllık yaşamını kapsayan “İşte Benim Hayatım” adlı kitabının son dokunuşları tamamlamak üzere olduğu dile getiren Güleşçi, “Bence her insanın hayatı bir roman. Herkes yaşadıklarını mutlak yazmalı. Diziler, filmler yaşanmışlıklardan meydana geliyor. Yaşınız kaç olursa olsun mutlak yazın ve tarihe ışık tutun” diye konuştu. 

Deniz ise anneannesi sayesinde oldukça sosyal ve aktif yaşamında çevresine enerji saçmaya devam ediyor olmanın mutluluğunu taşıyor.

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAKİ ŞİİR  

Kitabın ön kapağına ‘Bir elin nesi var iki elin sesi var’ sözünden hareketle iki elin yapamayacağı başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını gözler önüne seren Güleşçi, kitabın arka kapağına ise Deniz’e hitaben yazdığı, şu şiiri koydu

Acıyor yüreğim acıyor

Dalmışım derinlere, bir ses

Acıyor, döndüm baktım,

İki kara gözle karşılaştım

Sanki bir deniz, bir derya görüyorum,

Dolu ve berrak bir göl gibiler,

Acı dolu bakıyorlar…

Yüzüne baktım çaresiz,

Garip bir ifadeyle bakıyor,

Kıvrılmış gül yaprağı gibi,

Takati kalmamış pembe dudakları,

Acıyor diye mırıldanıyordu…