Mor Dayanışma Derneği'nin çağrısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen kadınlar, erkek şiddetini protesto etti ve İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe konulması için çağrıda bulundu. Kadınlar, "Soruyoruz; İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) etkin uygulanması için daha kaç kadının ölmesi bekleniyor?" dedi.

"8 Mart Dünya kadınlar Günü" kapsamında, bir dizi etkinlik düzenleyen Mor Dayanışma Derneği'nin çağrısıyla, çeşitli sivil toplum örgütlerinden kadınlar Kadıköy'de Süreyye Operası'nın önünde bir araya geldi.

"İKTİDAR KOALİSYONUN ATTIĞ IHER ADIM ERKEK EGEMEN SİSTEMDEN YANA"

Burada yapılan basın açıklamasında, araştırmaların pandemi süresince kadına yönelik şiddetin arttığının gözler önüne serdiği vurgulandı. "Erkek egemen zihniyetin kadın düşmanı politikaları, kadınların kazanılmış haklarına saldırıları katlanarak arttı" diyen kadınlar, "İktidar koalisyonunun attığı her adımın erkek egemen sistemden yana olduğunu ve kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin rol almak yerine İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’u hedef tahtasına koyduklarını defalarca deneyimledik" dedi.

"ŞİDDETİN DURDURULMASI İÇİN GEREKLİ ADIMLARIN ATILMASINI TALEP ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

"Biz Mor Dayanışma olarak, kadına yönelik şiddetin önünü açan politikaları, yalanları, ihlalleri teşhir etmekten, kadınları ölüme sürükleyen uygulamaları dillendirmekten, şiddetin durdurulması için gerekli adımların atılmasını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz" diyen kadınların, ortak açıklamasında şunlar ifade edildi:

"Yoksulluk yok, kadın cinayetleri azaldı, gibi söylemlerle görünmez kılınarak, gündem dışı edilen konuları gündemde tutmaya, sorunların kökenine inmeyen, göstermelik çözümleri açık etmeye devam edeceğiz. Tam da bu minvalde kadına yönelik şiddetin durdurulmasında devletin yapması gerekenleri tekrar tekrar hatırlatacağız. Uygulanmayan yasaları, kanunları gündeme taşıyacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanması için gerekli adımların neden atılmadığını soracağız!

6284 Sayılı Kanun’da ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler konulması maddesi varken, uygulama tam tersi yönde ilerliyor. Buna MEB’in 2019/2020 eğitim öğretim hedef listesinde 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi' maddesinin 24 saat bile geçmeden kaldırılmasında da Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen MEB koordinasyonunda yürütülen, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’nin (ETCEP) iptalinde de görüyoruz.

"ANA AKIM MEDYADA ŞİDDETİN MEŞRULAŞTIRILDIĞINAÜ TANIKLIK EDİYORUZ"

İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti önleme konusundaki bir diğer önerisi; STK ve medya ile iş birliği yapılmasıdır. Oysaki ana akım medyada şiddetin önlenmesi konusunda farkındalık yaratmak şöyle dursun toplumsal cinsiyet rollerinin ve şiddetin yeniden üretildiği ya da meşrulaştırıldığına tanıklık ediyoruz.

STK’larla iş birliği yerine kadın derneklerini kapatma, mühürleme politikası uygulanıyor. Son dönemde iktidarın gündeme getirdiği, sivil toplum örgütlerinin keyfi olarak faaliyetlerinin kısıtlanabileceği ve mal varlıklarına el konabileceğini içeren yasa değişikliği ile sivil toplum güçsüzleştirilmek ve örgütlenme hakkımız elimizden alınmak istenmektedir. Bu kanunla özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın ve LGBTİ+ derneklerine kayyum atamanın önü açılıyor."

"144 SIĞINMA EVİ BULUNUYOR"

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne bağlı 110, belediyelere bağlı 32, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir ve Mor Çatı Sivil Toplum Kuruluşu’na bağlı bir tane olmak üzere toplam 3 bin 454 kapasiteli 144 kadın sığınma evi bulunduğu belirtilen açıklamada, Belediye Kanunu’na göre 237 belediyede sığınma evi olması gerekirken sadece 32'sinde bulunduğuna dikkat çekildi.

"TECAVÜZ KRİZ MASASI OLUŞTURULMADI"

Türkiye’de kadına yönelik şiddetin boyutunu, geçen yıl kullanılmaya başlanan KADES uygulamasına 45 bin 920 kadının ihbarda bulunmasından bile görülebildiği ifade edilen açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin açık hükmüne rağmen bugüne kadar tecavüz kriz masalarının oluşturulmadığı vurgulandı.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulanması için daha kaç kadının öldürülmesi gerektiğinin sorulduğu açıklamada, şu talepler dile getirildi:

"Mevcut sığınma evlerinin koşulları iyileştirilmeli ve hiç bir kadının geri gönderilmeyeceği şekilde sayıları ve kapasiteleri arttırılmalıdır. Kadınların 24 saat boyunca ulaşıp destek alabilecekleri acil ve konuya özel destek hattı derhal oluşturulmalıdır. Tecavüz kriz merkezleri acilen oluşturulmalıdır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yer alacak her birim, her kurumda bulunan ve bulunacak kişilerin toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından yeterliliği denetlenmelidir ve personellere kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda düzenli ve sürekli eğitimler verilmelidir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi MEB müfredatında okutulmalıdır. Kadınlara şiddetle mücadelede izlemesi gereken yollar ve haklarla ilgili bilgilendirici yayınlar yapılarak yaygınlaştırılmalıdır. Bizler taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz; kadına yönelik şiddeti durdurmak için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun etkin ve eksiksiz uygulansın!"