HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP İzmir İl Başkanlığı’nda öldürülen Deniz Poyraz için yaptığı açıklama nedeniyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştirdi. Buldan, "Katil hangi saiklerle cinayeti işlediğini açıklamışsa hükümetin küçük ortağı da bugün, bu kürsüden aynı saiklerle Deniz Poyraz’ı hedef göstermiştir. Katille dil birliği yapmıştır. Bunu çok açık ve net olarak ifade ediyorum. Cinayet iklimini kürsüden devam ettirmiştir" diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu.

HDP İzmir İl Binası’ndaki silahlı saldırıda öldürülen Deniz Poyraz için “milis işbirlikçisi” ve “terörist” diyen MHP Lideri Bahçeli’ye yanıt veren Buldan, “Hükümetin küçük ortağı bugün, bu kürsüden Deniz Poyraz’ı hedef göstermiştir. Katille dil birliği yapmıştır. Cinayet iklimini kürsüden devam ettirmiştir. Bu ülkede milyonların oy verdiği HDP’yi hedef göstermiştir. ‘Neden daha fazla HDP’li öldürülmedi’ diye adeta yakınmıştır” dedi.

Buldan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"ADIMIZ DENİZ POYRAZ: Barış umuduna kurşun sıktılar. Ortak gelecek hayallerine kurşun sıktılar. Halklarımızın büyüyen umudu olan HDP’ye saldırdılar. Senaryolarını gayet iyi biliyoruz. Katliamlarla, siyasi cinayetlerle, zulümlerle, işkencelerle, çetelerle bu toprağı karanlığa boğmak, yaşanılmaz hale getirmek. Amaçları geleceği karartmak umutları söndürmektir. Hiçbir zaman başaramadılar, yine başaramayacaklar. Ne bizlere ne halklarımıza diz çöktüremediler, çöktüremeyecekler. Yolumuz inadına barış, inadına özgürlük yoludur. Adımız ayağa kalkan umuttur. Direniş ırmaklarının birleştiği denizdir. Adımız Deniz Poyraz’dır. Sözümüzdür sevgili Deniz, yarım kalan hayallerin milyonların hayalidir ve bu topraklarda mutlaka yaşam bulacaktır.

PARMAK İZİ, NEFRET İZİ VAR: Bu ülkede on yıllardır katiller yaratan karanlığın varlığını, biz çok iyi biliyoruz. İzmir katliamını gerçekleştiren tetikçi tek başına değildir. Onu örgütleyen, yönlendiren, tetiği çektiren güçlerin varlığını kimse inkâr edemez. Bu ülkede işlenen her bir suçun altından aynı ortak profil çıkıyor. Katilin profili bizlere ortak bir yüzü göstermektedir. Bu ortak yüz halkların diline, kimliğine, kültürüne, inancına karşı nefrettir. Kürt düşmanlığı, barış düşmanlığı kadın düşmanlığıdır. HDP’ye yönelik ‘haşere temizliği yapılsın’ diyen soykırım dilidir. ‘Daha neler göreceksiniz’ diyen tehdit dilidir. ‘6 milyon kişinin verdiği oy kalaşnikoftur’ diyen, ‘daha fazla insan neden ölmedi’ diye üzülen medya tetikçiliğidir. Şemdinli’de ‘iyi çocuk’tur, İzmir’de ‘adın ne abiciğim’dir. Rojava’da IŞİD’tir Türkiye’de Susurluk, mafya ve çetedir.  Bunların hepsi birdir, beraberdir, kol koladır. Deniz Poyraz’ı katleden de bu örgütlü birlikteliktir. İstedikleri kadar kaçmaya çalışsınlar, İzmir katliamında bu ortak dilin parmak izi, nefret izi vardır.

CİNAYET İKLİMİNİ KÜRSÜDEN DEVAM ETTİRDİ: Tıpkı öncekilerde olduğu gibi suçüstü yakalanmışlardır. İktidarın siyaset adına bu kürsülerden ürettiği HDP düşmanlığıyla, nefret dili ile tetikçi arasındaki ilişki ortadadır. Katil hangi saiklerle cinayeti işlediğini açıklamışsa hükümetin küçük ortağı da bugün, bu kürsüden aynı saiklerle Deniz Poyraz’ı hedef göstermiştir. Katille dil birliği yapmıştır. Bunu çok açık ve net olarak ifade ediyorum. Cinayet iklimini kürsüden devam ettirmiştir. Deniz Poyraz’a ‘terörist’ demiştir. Deniz’in babasını, ailesini hedef göstermiştir. Sadece Deniz ve ailesini değil, bu ülkede milyonların oy verdiği HDP’yi hedef göstermiştir. Neden daha fazla HDP’li öldürülmedi diye adeta yakınmıştır.

KÜÇÜK ORTAĞIN İÇİ SOĞUMAMIŞ: Belki küçük ortağın içi henüz soğumamış, katil ‘ben içimi soğuttum’ demesine rağmen bugün bu kürsüden iktidarın küçük ortağı içinin soğumadığını bir kez daha alenen ortaya koymuştur. Yeni cinayetlere, katliamlara kapı aralayacak, azmettirecek bu söylemler karşısında savcıları buradan derhal göreve davet ediyoruz. Var mı bu küçük ortağa haddini bildirecek yürekli bir savcı? Var mı bu ülkede adaletin kırıntıları? Her gün partimize saldıranlara sessiz kalan savcıları bugün tam da zamanıdır diyerek göreve davet ediyorum.

Kendisinden olmayan herkesi Türkiye düşmanı olarak gösteren, tehdit eden AKP Genel Başkanı’nın düşmanlaştırıcı dil ile İzmir katliamcısının kurduğu ilişkiyi asla saklayamazsınız. Her gün manşetlerinde, ekranlarında HDP ve Kürt düşmanlığı yürüten tekçi medyanızın nefret dili ile katil arasındaki ilişki manşetleriniz kadar, size yakındır. Tetikçi, Kürtlerden nefret ettiğini ta 1998’e gidecek kadar detaylı detaylı bir şekilde anlatmış, ‘kim olsa vuracaktım’ demiştir. Yıllardır bu cinayet iklimini inşa edenler bu nefret dilini yayan iktidar zihniyetidir.

NE DEMEK BENZERLERİ?: Daha katliamın üzerinden iki gün geçmişken AKP Genel Başkanı ‘Askerimize kurşun sıkanlarla ittifak halindeler’ diyerek, demokratik siyaseti bir kez daha hedef göstermiştir. Bir de ‘kınadık, benzerlerini de kınayacağız’ demiştir. Ne demek benzerleri? Yeni katliamlar mı yaşanacak? AKP Genel Başkanı bunu mu demek istedi?  Bu zehirli iklim katliamlara zemin sunmaktadır.

EMNİYET GÜÇLERİNİN GÖRMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL: ‘Kobani Kumpası’ ve kapatma davasında siyasi tetiği çekenle Deniz’in bedenine sıkılan nefret kurşunlarının aynı namluda birleştiğini çok iyi biliyor ve görüyoruz. İzmir katliamına giden yolların taşlarını Membiç’ten itibaren sizin iktidarınız döşedi. Suriye’yi ÖSO ve IŞİD tetikçilerini devşirme alanı olarak kullandığınızı dünya alem bilmektedir. Eğitip donattıklarınız her yerde iş başında. 2015 sonrası saldırıların odağı ÖSO-IŞİD-Suriye hattından başladı. Bu hat Suruç’tan Ankara’ya kadar uzanmaktadır. Kendisini şimdi İzmir’de göstermiştir. İzmir katliamcısı da Antep ve Membiç’ten, yetiştirildiği laboratuvardan İzmir’e gelmiştir. Bu ülkede gayrinizami harp aparatlarının bulunduğunu söyleyen iktidar sözcüleri, tüm bunlardan habersiz olabilir mi? Tetikçi Türkiye’nin 3. büyük partisinin binasına girerek katliam gerçekleştirmek için günlerce hazırlık yapmıştır. Üstelik bunu tüm emniyet birimlerinin gözü önünde yapmıştır. Elindeki çanta, katliam çantasıdır. Katilin yürüttüğü keşif faaliyeti HDP binası karşısında bulunan çadırın etrafında bulunan emniyet güçleri tarafından görülmemiş olabilir mi? Mümkün değildir.

BÜTÜN DÜNYA İZLEDİ: Partimize bir çay içmeye gelen vatandaşa dahi ‘üyelik’ cezası verenler tetikçiye katliam için yol vermiştir. Hiç kimse, hiçbir yetkili aksini iddia edemez. Katliam esnasında ve sonrasında yöneticilerimizin binaya girmesini engelleyenler katilin içeri girip katliam yapmasını engellememiştir. Katliam için, ortam uygun hale getirilmiş, bundan hiçbirimizin şüphesi yoktur. Şüphe var diyenlere ‘ismin ne abicim’ sözünü, katili VIP olarak karşılayıp başını okşayanların görüntüsünü hatırlatırım. Partimizin önünde tek bir slogan atıldığında insanları yaka paça, işkence ile gözaltına alıp günlerce gözaltında tutanların Deniz yoldaşımızın katiline nasıl saygı gösterdiğini bütün dünya izledi. Biz bunların katillerle kardeşliğini Ogün Samast, Ömer Güney, Ahmet Şahbaz, Mustafa Muğlalı, Musa Çitil, Mehmet Ağar’lardan ve ağababalarınızın ‘iyi çocuk’larından biliyoruz.

SORUŞTURDUNUZ MU: İzmir Emniyet Müdürü il yöneticilerimize ‘kesinlikle arkasında örgüt yok’ demiş. Nerden biliyorsunuz? Soruşturdunuz mu? Gözaltında ne kadar tuttunuz? Tüm bunları bir günde mi anladınız? En ufak hak talebini işkence ile bastıranlar, üniversite öğrencilerini günlerce gözaltında tutanlar Deniz yoldaşımızın katilini 24 saat geçmeden önceden hazırladıkları hapishaneye gönderdiler. Bu iş burada bitmeyecek. Arkasında kimler var ortaya çıkaracağız.

İÇİŞLERİ BAKANI NEDEN TEK KELİME ETMEDİ: Bu ülkenin can güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı 17 Haziran’dan bu yana neden tek bir kelime etmedi? Tetikçi sağlıkçı kılığında Membiç’e nasıl gitti? Kim görevlendirdi? Orada ne tür faaliyetler yürüttü? Tetikçinin Türkiye’nin Suriye’deki üstlerinde ne işi vardı? Halep’te Kürtlere karşı kurulan cephe hattında niçin bulunmuştur? Membiç’e başka kimler gönderilmiştir? Katliam öncesi kim ya da kimlerle görüşmüştür? Kimlerle irtibatı vardır? Bu katil kimlere bağlıdır? Hangi devlet birimleri ile irtibatı vardır? Katilin en çok gittiği otelin aynı zamanda İzmir Valisi’nin yönetim kurulu başkanı olduğu kamuya ait bir otel olması tesadüf müdür? Soruşturulmuyorsa eğer iş birliği var demektir. İzmir katliamına bireysel cinayet diyenler bu saldırının ortağıdır.

TIPKI 5 HAZİRAN SALDIRISI GİBİ: Küçük ortak bugün bu kürsüden araştıralım dedi. Biz de hodri meydan diyoruz. Bugün grubumuz araştırma komisyonu kurulması için önerge verecek. Kuralım bir komisyon, bu işin önünde arkasında, sağında solunda kim varsa açığa çıksın. Çıkartmayan namerttir. İzmir’de yaşanan bir provokasyon değil katliamdır. Bu HDP’ye yönelmiş bir saldırıdır. Tıpkı 5 Haziran Diyarbakır katliamı gibidir. İzmir katliamı ile, 7 Haziran-1 Kasım arasındaki karanlık süreci yeniden işletmek isteyenlerin harekete geçtiğini biliyor ve görüyoruz.

ASIL KAPANACAK OLAN SOYGUN DÜZENİNİZ: Partimiz hakkında kapatma davası da bu karanlık senaryonun önemli bir parçası. Kapatma davası çete-mafya düzenini devam ettirmek isteyenlerin ortak planıdır. Hükümetin küçük ortağı bugün baştan sona ‘HDP kapatılmalıdır’ naraları atarak HDP’yi kapattırmak dışında varlık nedeni olmadığını göstermiştir. Ülke yangın yeriyken, işsizlikten yoksulluktan, açlıktan insanlar kırılırken hükümet ortağının tek vaadi HDP’nin kapatılması. Asıl kapanacak olan sizin soygun düzeniniz olacak. Siz zaten siyaseten bitmişsiniz, kapanmışsınız. Bu çağrıları yapsanız ne olur yapmasanız ne olur? HDP’yi kapattırmayacağız. Daha da büyüteceğiz. HDP sadece Türkiye’de değil Orta Doğu’da birlikte yaşamanın teminatı olan, güçlü kökleri olan bir fikriyattır.”