HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bugün HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan ve Deniz Poyraz'ın öldürülmesiyle sonuçlanan saldırının ardından, “Bu saldırı sadece bize karşı değildir. Muhalefet partileri bunu sadece HDP'ye bırakmaya kalkarsa o zaman bu kaos planının sahiplerini sevindirirler. Meclis'te bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilerin başkanlarıyla en kısa sürede bir araya gelelim. Bu kirli, kanlı ve karanlık oyuna karşı ortak tutumu Türkiye halklarına hep birlikte gösterelim” dedi.  

Sancar, HDP Genel Merkezi'nde yaptığı basın açıklamasında; demokratik siyaset ve hukuk kuralları çevresinde mücadele edileceğine vurgu yaptı. İzmir il binasında 40 kişinin katılımıyla bir toplantının yapılacağını ve son anda iptal edildiğini, toplantı iptal edilmemiş olsa çok daha büyük bir katliam yaşanacağını, dolayısıyla saldırının planlı olduğunu söyleyen Sancar'ın açıklamaları şöyle:

“KATİL, KİM VARSA ÖLDÜRMEK ÜZERE ATEŞ AÇMIŞ”

"Bugün partimizin İzmir İl binasına alçakça bir saldırı gerçekleştirildi ve Deniz Poyraz kardeşimiz katledildi. Evet, bu alçakça bir saldırıdır ama göz göre göre gelen bir cinayettir. Şunu öncelikle belirteyim. Burada sadece rast gele bir kişiyi öldürmeyle sınırlı bir plan söz konusu değildir. Bugün İzmir il örgütümüzde saldırının gerçekleştiği saatlerde yaklaşık 40 kişilik yönetici grubumuzun bir toplantısı vardı. Daha önce planlanmış olan bu toplantı, acil bazı nedenlerden dolayı ertelendi.

Yani burada plan açıktır, yapılmak istenen şey bir katliamdır. Biz bu katliam planlarını yakından tanıyoruz. Zaten İzmir il binasına girip oradaki tabloyu gören arkadaşlarımız; öyle bir iki kurşunla, hedef gözeterek öldürme amaçlı bir saldırı olmadığını da açıkça görüyorlar. Çünkü tam anlamıyla katil, tarama yapmış. Yani kim varsa öldürmek üzere ateş açmış. Bu katliam aynı zamanda bir provokasyondur.

“İKTİDAR BİR BÜTÜN OLARAK SALDIRININ SORUMLUSUDUR”

Hukukla ve siyaset yoluyla bizimle baş edemeyenler şimdi silahlı katillerini devreye sokmuşlardır. Burada yapılmak istenen, geçmişte benzerlerini gördüğümüz kanlı oyunların tekrarı gibidir. 7 Haziran - 1 Kasım arası yaşananları boşuna hatırlatmıyoruz. Ama sadece biz hatırlatmıyoruz, iktidarın başı da AKP'nin Genel Başkanı da açıkça 7 Haziran'ı unutmadıklarını söylüyor. 7 Haziran - 1 Kasım 2015 arasında neler yaşandığını ayrıntılı anlatmama gerek yok. Orada da benzer planlar söz konusuydu. İl binalarımıza saldırılar gerçekleşti, çalışanlarımız katledildi, meydanlara bombalar atıldı, canlı bombalarla yüzlerce kişinin canı alındı. Bu ülke kana bulandı.

“NE DEMEK İSTEDİNİZ”

Şimdi de yarattığı bu karanlık döngüden, bu kanlı ve kirli çukurdan kurtulamayacağını anlayan iktidar kaos planlarını devreye sokmuştur. AKP Genel Başkanı'nın bir süre önce Rize'de İYİ Parti Genel Başkanı ve heyetine yönelen linç girişiminden sonra yaptığı açıklamayı da unutmayın. 'Bunlar daha iyi günleriniz, daha neler neler olacak?' Soruyoruz, bu sözünüzü bir kez daha tekrarlayıp açıklayın, ne demek istediniz? Her gün herkesi her kurumu tehdit eden hedef gösteren iktidarın küçük ortağı bu saldırı karşısında ne diyor, sözü nedir? Gazetecileri, siyasetçileri ve en başta partimizi, bütün demokratik kitle örgütlerinin yöneticilerini, bütün muhalefet partilerini hedef gösteren iktidarın küçük ortağı da bu saldırıdan sorumludur. İktidar, bir bütün olarak bu saldırının sorumlusudur. Her gün nefret diliyle konuşan, düşmanlaştırma politikasını tek yol olarak kullanan, toplumu kutuplaştıran, çatışma ortamını tahrik eden iktidar bu cinayetin de bundan sonra işlenecek benzer cinayetlerin veya katliam girişimlerinin sorumlusudur.

"ORADAKİ YÜZLERCE POLİS YA GÖRMEZDEN GELİYOR YA DA YOL VERİYOR"

İzmir il binamız yaklaşık 1,5 yıldır kuşatma altında. Oraya çeşitli çevrelerden provokatörler gönderiliyor. İzmir il binamızın etrafında sayısız polis ve emniyet aracı var. Bu şahıs bugün saat 10.30'da göstere göstere elinde silahla binamıza girebiliyor ama bunu oradaki yüzlerce polis görmezden geliyor ya da yol veriyor. Bunların hepsinin peşinde olacağız, hukuk yoluyla hepsinin hesabını soracağız, demokratik siyaset yoluyla bütün bu provokasyonları boşa çıkaracağız. Provokasyonların sorumlularının da halk önünde, sandıkta ve demokratik siyasetin bütün alanlarında hesap vermesini mutlaka sağlayacağız.

"BÜTÜN SİYASİ PARTİLERİN BAŞKANLARIYLA EN KISA SÜREDE BİR ARAYA GELELİM"

Bu saldırı sadece bize karşı değildir. Halkımız katledilen Deniz kardeşimizin anısına sonuna kadar sahip çıkacaktır. Katillerin hesap vermesi için sonuna kadar mücadele edecektir. Ama demokrasi çevreleri, muhalefet partileri bunu sadece HDP'ye bırakmaya kalkarsa o zaman bu kaos planının sahiplerini sevindirirler. Bizim buradan açık bir çağrımız var. Demokrasiden, barıştan, adaletten yana olan herkes şimdi HDP etrafında kenetlenmelidir. HDP etrafında kenetlenmek; geleceğimize, gençlerimize, emekçilerimize sahip çıkmaktır. HDP etrafında kenetlenmek, demokratik siyaseti savunmaktır. HDP etrafında kenetlenmek, kirli ve kanlı kaos planları peşinde koşanlara dur demektir. Kimsenin en ufak bir tereddüt, bir çekingenlik göstermeye hakkı da yoktur lüksü de yoktur. Her türlü çekingenlik, ürkeklik kaos planlarını sahiplerini cesaretlendirmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Meclis'te bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilerin başkanlarıyla en kısa sürede bir araya gelelim. Gelişmeleri birlikte değerlendirelim. Bu kirli, kanlı ve karanlık oyuna karşı ortak tutumu Türkiye halklarına hep birlikte gösterelim. Bunun için vaktimiz az, gecikmeye hakkımız yok. Bu ülkenin bu konuda yan çizmeye, zamana oynamaya ve oyalamalara tahammülü yok.

"DENİZ'İN ANISINI, ONURLU YAŞAMINI VE GÜZEL MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMEYE SÖZ VERİYORUZ"

Deniz kardeşimiz, gencecik bir arkadaşımız. Bir süredir partimizde çalışan annesinin rahatsızlığından dolayı parti çalışmalarına ve İzmir il örgütümüzün işlerine yardımcı olan bir üyemizdir. Mardin Ömerli doğumludur ve çok acı bir tesadüf sonucu tek başına İzmir il örgütümüzde bulunmaktaydı. Eğer daha önce planlanmış, yaklaşık 40 kişilik toplantımız ertelenmemiş olsaydı sadece Deniz kardeşimizi değil halkımızı derin acılara boğacak, geleceğimizi karartacak daha büyük bir katliam yaşanabilirdi. Ama katliamları sayıyla ölçmeye kalkmak da yanlıştır. Deniz Poyraz'ın öldürülmesi bir cinayet değil, bir katliamdır. Sevgili Deniz! Senin anını, o onurlu yaşamını ve o güzel mücadeleni sürdürmeye söz veriyoruz."