Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde bu yıl tahrip olmuş arazileri eski sağlığına kavuşturacak restorasyon çalışmalarına odaklanılıyor. TEMA Vakfı, bugünkü üretim ve tüketim anlayışıyla 2030 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak mümkün görünmüyor" diyerek ekosistem restorasyonu çalışmalarının başlatılması için çağrı yapıyor.

Birleşmiş Milletler tarafından her sene 17 Haziran’da kutlanan Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde bu yıl tahrip olmuş arazileri eski sağlığına kavuşturacak restorasyon çalışmalarına odaklanılıyor. Arazi restorasyon çalışmalarının, sadece çölleşme ile mücadele açısından değil, insanlığın maruz kaldığı en büyük sorunlar olan iklim değişikliğinin azaltılması ve biyolojik çeşitlilik kaybının önlenmesi açısından önemi vurgulanıyor.

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da bozulan ekosistemleri sağlığına kavuşturmanın çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara borcumuz olduğunu belirtiyor ve bu durumu düzeltmek için herkese büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çekiyor.

Birleşmiş Milletler, bu yıl Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde bozulmuş arazileri restore etmenin, gıda güvenliğinin artmasına, biyololojik çeşitliliğin korunmasına, iklim değişikliğinin etkilerinin azalmasına katkı sağlayacağını vurguluyor.

Ataç, restorasyon çalışmaları olmaksızın 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılamayacağını ve insanlığın daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade ediyor.

Çölleşme tehdidi ve yol açacağı sorunlara da değinilen bu önemli günde Deniz Ataç, çölleşmenin iklim değişikliği, erozyon, toprak bozulumu, biyolojik çeşitlilik kaybı ve tarım arazilerinin tahribatı gibi birçok konu ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin yaklaşık yüzde 80’inin orta ve yüksek derecede çölleşme riski taşıdığını söyleyen Ataç Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü mesajında şu bilgileri paylaştı:

"HER 1 DAKİKADA 3,5 FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE ORMAN YOK EDİLİYOR: Çölleşme, bugün dünya nüfusunun 3’te 1’inin yaşadığı, dünya karasal alanının yüzde 42’sini, tarım alanlarının yüzde 44’ünü ve dünya hayvancılık stoğunun yüzde 50’sini barındıran kurak bölgelerde, arazi tahribatı anlamına geliyor. Biyolojik çeşitlilik kaybına yol açan arazi tahribatı aynı şekilde iklim değişikliği, küresel ısınma gibi birçok büyük sorunun da en önemli nedenlerinden biridir. Dünyada her 1 dakikada 3,5 futbol sahası orman yok ediliyor, her yıl 12 milyon hektar tarım arazisi bozuluma uğruyor. Aynı şekilde tarım arazilerinin yüzde 23’ü ise verimliliğini kaybetmiş durumdadır.

BUGÜNKÜ ANLAYIŞLA 2030 HEDEFLERİNE ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİL: Bugünkü üretim ve tüketim anlayışıyla 2030 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak mümkün görünmüyor. Bugün insanların tüketimini karşılamak için 1,6 büyüklüğünde bir dünyanın gerekmesi bunun en açık örneğidir. Yaşanan arazi tahribatı, deniz ve kara ekosistemleri dahil tüm ekosistemleri etkiliyor. Dünyamız küresel ısınma, biyolojik çeşitlilik kaybı, gezegendeki azot ve fosfor döngüsünde sürdürülebilirlik eşiklerini çoktan geçmiş durumdadır. Gelecekte kuraklık, su sıkıntısı ve gıda krizi ile yüzyüze kalmamak için bugün vakit kaybetmeden arazi tahribatının önlenmesi ve ekosistem restorasyonu çalışmalarının başlatılmasının büyük önemi bulunuyor.

TÜRKİYE’DE 3.5 MİLYON HEKTAR TARIM TOPRAĞI YOK OLDU: Ülkemizde kentleşme, alt yapı yatırımları vb. nedenlerle 3.5 milyon hektar tarım toprağı yok olmuş durumda. Kalan tarım topraklarının yüzde 39’u ve mera alanlarının yüzde 54’ü ise erozyon tehlikesi altında. Ne yazık ki yasalarımızda, doğanın sağladığı ekosistem kayıpları dikkate alınmadan, tek yanlı verilen kamu yararı kararlarıyla, tarım topraklarının, ormanların ve meraların çeşitli amaçlar için tahsisine olanak sağlanıyor. Arazi tahribatının yasalarda karşılığının olmadığı gibi, tam tersine arazi bozulumunu kolaylaştıran düzenlemeler mevcut."