Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul’da düzenlenen Onur Yürüyüşü’ne polis müdahalesi ile için “Herhangi bir yurttaşımıza polis tarafından vurulmuş tek bir fiske olsa bile bunun takipçisi olacağız. Cumartesi yaşanan saldırı vesilesiyle hiçbir tartışmaya gerek görmeden açık ve net olarak ifade etmek istiyoruz. LGBTİ+ hakları insan haklarıdır” dedi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Baş’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

TEK BİR FİSKE BİLE OLSA TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ: Cumartesi günü İstanbul Taksim’de her yıl geleneksel olarak düzenlenen, Onur Yürüyüşü için toplanan LGBTİ+ yurttaşlara onlarla dayanışmak için orada bulunan avukatlara, yürüyüşü haberleştirmek isteyen gazetecilere, orada bulunan milletvekillerine hatta o sırada İstiklal Caddesi’nden geçen konuyla hiç ilgisi olmayan yurttaşlara, şiddet uygulandığına tanık olduk. Bu polis şiddetinin önemli karelerinden bir tanesi bir emniyet görevlisinin ‘Ağzını açanı alırım’ sözleriyle kamuoyuna yansıdı. ‘Artık bunlar sıkça karşılaştığımız görüntüler ve alışmak gerekir’ denildiğini maalesef duyuyoruz. Biz bunu kabul etmeyeceğimizi ifade ediyoruz. Herhangi bir yurttaşımıza polis tarafından vurulmuş tek bir fiske olsa bile bunun takipçisi olacağız.

LGBTİ+ HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır. Hiç kimse ama hiç kimse cinsiyeti, cinsel yönelimi, dini, dili, ırkı nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamaz. Cumartesi günü onuruyla yürümek isteyen bir LGBTİ+ yurttaşımızın isyanı hepimize kılavuz olmalı. Şöyle diyor; ‘Hepimiz aynı ülkede yaşamıyor muyuz? Aynı okullara gitmiyor muyuz? Aynı iş yerinde çalışmıyor muyuz? Peki neden ülkemin sokaklarında yürüyemiyorum?’ Tam da bu nedenle eşit yurttaşlık mücadelesinde LGBTİ+’larla yan yana duracağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

GAZETECİYE SALDIRI GÖZÜ DÖNMÜŞLÜK: Cumartesi günkü polis saldırısının bir de gazetecilere dönük bir yanı da vardı. Görevi toplumsal olayları takip etmek olan bir gazeteciyi, Foto Muhabiri Bülent Kılıç’ı, tıpkı Amerikalı George Floyd cinayetinde olduğu gibi, polislerin yere yatırıp ters kelepçe yaparken boğazına bastırarak nefessiz bırakmaya çalıştığını gördük. Tam anlamıyla cinayete teşebbüstür bu. Gözü dönmüşlüktür. Zannediyorlar ki baskıyla, şiddetle bütün gazetecileri yola getirebilecekler, kendi yandaş basın organlarında yer alanlar gibi iktidarın maşası olacaklar, mafyaya kuryelik, kirli ilişkilerine arabuluculuk edecekler, gerçekleri manipüle edip yalan söyleyecekler. Bu memleketin onurlu basın emekçileri var, meslek etiğine sıkı sıkıya bağlı gazetecileri var. Siz basının nefesini böyle kesemezsiniz.

GÖRELİM DUYARLILIĞINIZI: George Floyd öldürüldüğünde, onun ‘nefes alamıyorum’ çığlığı tüm dünyayı ayağa kaldırdığında, iktidar mensupları da ‘duyarlılık yarışı’ndan geri kalmamak için sözde üzüntülerini, dayanışma duygularını iletmişti. Bu kadar duyarlıysanız, söylediklerinizde dürüstseniz, polis şiddetine bu kadar karşıysanız hadi hemen açığa alın o polis memurlarını. Görevi kötüye kullanmaktan, şiddet uygulamaktan haklarında dava açın. Onlara ‘ağzını açanı alın’ diye emir veren, evinin balkonundan ‘içeride çocuk uyuyor’ diye seslenen babayı evinden yaka paça gözaltına aldıran amirler hakkında soruşturma başlatın. Hadi yapın da görelim duyarlılığınızı.

DANIŞTAY’A ÇAĞRI: Kadınların kaybedecek yaşamları olmadığı gibi, tek bir günleri dahi yok. Hemen şimdi, yürütmeyi durdurun. İstanbul Sözleşmesi kadınların uzun yıllar süren mücadelesinin sonunda kazanıldı. Öyle tek bir adamın keyfine göre bu sözleşmeden vazgeçecekleri yok. Kadınların ataerkiye, şiddete, ayrımcılığa, sömürüye karşı mücadelesi bitmedi, bitmeyecek.

CUMHURBAŞKANI MI TAHSİLAT MAFYASI MI: Çılgın değil katil proje olan Kanal İstanbul Projesi. Geçtiğimiz cumartesi günü AKP Genel Başkanı Erdoğan, kanalın üzerine yapılacak köprülerden birinin temel atma törenine katıldı. Temel atma töreninde, Kanal İstanbul için şirketlere ödeme yapmayacağını ilan eden muhalefete ne dedi Erdoğan? ‘O parayı sizden söke söke alırlar.’ Bu konuşan bir Cumhurbaşkanı mı bir tahsilat mafyası mı, ülkenin menfaatini korumakla yükümlü birisi mi yoksa bir sömürge valisi mi? Utanç verici sözler bunlar. Halkın, doğanın yararına olmayan hiçbir iş için beş kuruş para ödemeyeceğiz.

MKE EMEKÇİLERİNİN YANINDAYIZ: Biz yıllardır AKP'nin ülke kaynaklarını sermayedar ortaklarına peşkeş çekmesine şahit oluyoruz ama şunu bilsinler; ne Kırıkkale’deki emekçi kardeşlerimizin emeğinin ne de bu ülkenin tek kuruşunun peşini hesabını sormadan bırakmayacağız. Yıllarca alın teri döküp biriktirdiği emeğini yok sayıp sürgüne mahkûm kıldığınız emekçi kardeşlerimizle dayanışacak, sizi oturduğunuz koltuklardan onlarla omuz omuza indireceğiz. Bu emek gaspına, bu yıkım planına karşı direnen MKE emekçilerinin yanındayız.”