ŞEYMA PAŞAYİĞİT

TBMM Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’nda, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” tartışmaya açıldı. 'Bazen basit mesele oluyor" diyen yargı mensuplarından, tedbir kararı alınması için 'bilgi ve belge istenmesi' önerisi geldi. Ayrıca, 'şiddette arabuluculuk', 'nafakanın kaldırılması' gibi, kadın hakları açısından tartışmalı öneriler de gündeme getirildi. CHP’li Bankoğlu, “Yöneticilerin ağzında bir aile arabuluculuğu kavramı konuşmaya başlandı. Bunu katiyen kabul etmiyoruz” dedi. HDP’li Kerestecioğlu da, “O zaman nasıl bir tedbir kanunu? Delil ve belge ararsanız kadın öldü, gitti zaten yani bunun için konmuş bir kanun bu. Kadın ölmesin diye konan bir kanun” diye tepki gösterdi.

 TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda bu hafta, Ankara Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Çiftçi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça sunum yaptı.

SADECE ANKARA'DA BİR YILDA 12 BİN 250 MÜRACAAT

Yılmaz Çiftçi, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” dolayısıyla tedbir kararlarına bakmak üzere Ankara Adliyesi’nde üç hâkimli iki mahkemenin bulunduğunu ve sadece 2020 yılı içinde toplamda 12 bin 250, 2021’in ilk altı aylık süresinde de 7 bin civarında talep değerlendirildiğini açıkladı.

TEDBİR KARARI İÇİN 'BİLGİ VE BELGE' İSTEĞİ

6284’de yer alan “Koruyucu tedbir kararı verebilmek için şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge aranmaz” hükmünün birtakım kötü uygulamalara ve suiistimallere neden olduğunu savunan Yılmaz Çiftçi, "Başvurularda sadece iki satır bir dilekçeyle müracaat durumu söz konusu olmaktadır. En azından bu tür durumlarda, şahıs başvurularında şikâyet bilgisine, şikâyet olgusuna ilişkin olarak bilgi ve belge aranmalı diye düşünüyoruz. Yani en azından karşı tarafın beyanı, rapor, risk değerlendirme formu gibi birtakım araştırmalar tamamlandıktan sonra karar verilmesi yerinde olur diye düşünüyoruz… Duruşma açma, sosyal inceleme raporu alma, çocuğun dinlenmesi gibi işlemler yerine getirildikten sonra tedbir kararı verilmesi yerinde olur diye düşünüyoruz” dedi.

6284 sayılı yasa içinde nafakanın olmaması gerektiğini söyleyen yılmaz Çiftçi, “Eğer karar kanunda yer alacaksa da sürelerin yeniden düzenlenmesi gerekir." dedi.

"BAZEN BASİT MESELE OLUYOR"

Aile arabuluculuğunu yeniden gündeme getiren Çiftçi, “Türk Ceza Kanun’da eşe karşı kasten yaralama suçları şikâyete ve uzlaşmaya tabi değil malum. Bu suçlar yönünden belki tedbirler yönünden aile ara buluculuğu müessesesi düzenlenmesi gerekir dedik. Bu suç yönünden de aile uzlaştırmacılığı gibi belki bir defaya mahsus olmak üzere…Çünkü bazen karı-koca arasında basit bir mesele oluyor, hâliyle şikâyete tabi olmadığı için, resen soruşturulduğu için iş yargı kurumlarına intikal ediliyor ve taraflar belki pişmanlık duyuyorlar, bazen çok basit bir eylem de olabiliyor. Hani en azından bu tür durumlar için, bir defaya mahsus olmak üzere aile uzlaştırıcılığı müessesesinin düzenlenmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz” dedi.

AKÇA: KORKAN MAĞDURUN UZLAŞMA KABULÜYLE, YENİ BİR TEHDİT VEYA ŞİDDET MÜMKÜN OLABİLİYOR

Ahmet Akça, uzlaştırmaya ilişkin “Tehdit suçunun oluşması için mağdurun iç huzurunun bozulması, mağdurda korku ve endişe yaratılması gerekiyor. Bu hâliyle korkan mağdurun şikâyetçi olmaması veya uzlaştırma esnasında uzlaşmayı kabul etmesi karşımıza zaman zaman çıkmakta. Bu durumda da tehdit eden tarafın yeni bir eylem, yeni bir tehdit veya başka bir şiddet eylemine yönelmesi de mümkün olabiliyor. Bu itibarla, tehdit suçunda yürütülen soruşturmalarda kamu davası açmak için yeterli şüphe elde edilmesinden sonra aynı mağdur ve şüpheli arasında meydana gelen yeni bir tehdit suçunda yürütülen soruşturmada ikinci kez yeterli şüphe varsa uzlaştırma olmaksızın doğrudan belki kamu davası açılabilmesinin yolu açılabilir” dedi.

BANKOĞLU: ARABULUCULUĞU KABUL ETMİYORUZ

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, “İstanbul Sözleşmesi aile arabuluculuğunu reddediyordu, şiddet vakalarında, boşanmalarda arabuluculuk kavramının olmaması gerektiğini savunuyordu. Ne hikmetse, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma girişimiyle, bunu feshetme girişimiyle karşılaşıldı, birçok yargı mensubunun, bakanların, yöneticilerin ağzında bir aile arabuluculuğu kavramı konuşmaya başlandı. Bunu katiyen kabul etmiyoruz, hiçbir kadın için bunu kabul edilebilir bulmuyoruz” dedi.

ŞAHİN: TEDBİR ARAŞTIRILARAK VERİLEN BİR KARAR DEĞİLDİR

CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Tedbir kararlarının acil ve ani olması gerekir, gecikmesi telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir. Yani önce biz... Adı tedbir, tedbirin adı bu; acil ve ani. ‘Araştırayım, bakayım haklı mı, değil mi’ derken olan olur, telafi edilemez. Tedbir araştırılarak verilen bir karar değildir” dedi.

KERESTECİOĞLU: O ZAMAN BU NASIL BİR TEPKİ KANUNU

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Çiftçi’nin bence çok tehlikeli önerileri var. ‘Delil veya belge aranmaz hükmü bulunmaktadır. Bu yüzden de bu suistimallere neden oluyor, delil veya belge aranmalı’ diyorsunuz. Ya, o zaman bu nasıl bir tedbir kanunu? Delil ve belge ararsanız kadın öldü, gitti zaten yani bunun için konmuş bir kanun bu. 4320 vardı 98’de, şimdi bu var ve tedbir olsun ki kadın ölmesin diye konan bir kanun bu 6284. Siz, kalkıp delil ve belge ararsanız kadın ölür, gider ama diğer yandan da diyorsunuz ki: ‘Nafaka kararı da verilmesin bu kanunda’ diyorsunuz öbür tarafta, hem de orada tedbir kanunu olduğunu unutuyorsunuz ‘Çünkü bu bir tedbir kanunu’ diyorsunuz yani kadınların ekonomik olarak güçlenmesi ve belki şiddete uğramayacağını aslında garanti etmek gerekirken ve bu da bir soru olarak yöneltmek istediğim bir şey aslında. Hangi hâkim özel sigorta, sağlık sigortasının mesela kadınlar için ücretsiz olduğunu 6284’te uyguluyor ya da nafakayla ilgili kararı veriyor, öneriyor, anlatıyor” diye tepki gösterdi.