İnşaat mühendisi Uğurcan Ballı ve tekstil mühendisi Mukaddes Ballı üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul’a giderek özel sektörde çalışmaya başladı. İstanbul’da tanışarak arkadaş olan çiftin arkadaşlıkları kısa süre sonra aşka dönüştü. Daha sonra evlilik kararı alan çift hem hayatlarını hem de işlerini birleştirdi. İşlerinden istifa eden çift, Mukaddes Ballı’nın ailesine ait Aydın’ın Efeler ilçesindeki tarlada sera kurarak topraksız tarım yöntemi ile çilek üretimine başladı. Gözlerden uzak bir hayat yaşayan genç çift kendi işlerini kurmaktan dolayı mutlu olduklarını belirtti.

“METROPOL BİR ŞEHİRDEN UZAKLAŞARAK DAHA SAKİN BİR HAYATI TERCİH ETTİK”
Metropol şehrin hareketliliği yerine daha sakin bir hayatı tercih ettiklerini ifade eden tekstil mühendisi Mukaddes Ballı, "Uzun bir dönem tekstil mühendisi olarak özel bir sektörde çalıştım. Daha sonra yurtdışına giderek dil eğitimi aldım. Uğurcan ile aklımızda hep ‘ne yapabiliriz?’ düşüncesi varken pandemi dönemi ile birlikte tarıma yöneldim. Topraksız tarım üzerine yoğunlaşarak çilek üretimi yapmaya karar verdim. Aslen Aydınlıyım ve ailem de toprakla uğraşıyordu. Dolayısıyla her zaman toprakla iç içe büyüdüm. Ama ben bu işe başlamaya karar verdiğimde sadece toprak yerine teknolojiyi de işin içine katmak istedim. Metropol bir şehirden uzaklaşarak daha sakin bir hayatı tercih ettik ve Aydın’a geldik. İşimizi kurduktan sonra yuvamızı her türlü kurarız diye düşünerek önce işimizi birleştirdik. Daha sonra da yuvamızı kurduk. 2 senedir bu üretimi yapıyoruz. Burada bulunmaktan ve eşimle birlikte kendi işimizi yapmaktan çok mutluyum" dedi.

“TOPRAKSIZ TARIMDA HER ŞEY BİZİM KONTROLÜMÜZDE”
Topraksız tarımda her şeyin üreticinin kontrolünde olduğunu belirten Ballı, “Bu üretim toprağa bazı mineralleri veriyorsunuz ama toprak ihtiyacı varsa alır, yoksa almaz. Ya da başka etmenlerle bunları absorbe edip hiç almama ihtimali de var. Bunu kontrol edebilmek bazen daha zor oluyor. Ama bizim kurduğumuz topraksız tarımda böyle bir durum yok. Burada her şey bizim manuel kontrolümüzde ilerliyor. Biz ne istersek onu sağlıyor” diye konuştu.

“ÖNCE KARŞI ÇIKTILAR SONRA DA BİZE HAK VERDİLER”
Ailesi başta olmak üzere çevresinin de kendi mesleklerini yapmak yerine tarıma yönelmelerine karşı çıktıklarını ama üretimi gördükten sonra da kendilerine hak verdiklerini sözlerine ekleyen Ballı, “Çevremdekilerin yanı sıra ailem bile bu duruma önceleri karşı çıktı. Özellikle yurt dışına dil eğitimi almaya gidince bu görüş ayrılığı biraz daha arttı. ‘Biz seni bu yüzden mi yurt dışına gönderdik, kendi mesleğini yapsaydın’ diye çok dediler. Ama şu anda bu üretimi görmeye başlayan herkes bu işin yapılması gerektiğini ve ne kadar güzel bir iş olduğunu ve neden bizim tarımı seçtiğimizi daha iyi anlıyorlar. Biz özel sektörde çalışırken, bazen gecemiz oldu bazen gündüzümüz olmadı. Çok yoğun şartlarda çalıştık. Özel sektördeki şartlar malum. Ne kadar çalışırsanız çalışın maddi olarak belli bir karşılığını alabiliyorsunuz. Bunları gördükten sonra ’neden kendi enerjimizi kendi işimize harcamıyoruz’ diyerek kendi işimizi yapmaya karar verdik. İyi ki de vermişiz. Balayımız bile serada geçti diyebiliriz ama olsun ben her şeye razıyım” ifadelerini kullandı.

“PANDEMİ HAYALİMİZİ GERÇEKLEŞTİRMEMİZİ HIZLANDIRDI”
Pandemi döneminin kendi işlerini kurmalarını hızlandırdığını dile getiren inşaat mühendisi Uğurcan Ballı ise, "Ben inşaat mühendisiydim ama artık çilek üreticisiyim. Eşimle birlikte konuşurken özel sektörün zorluklarından dert yanarak kendi işimizi yapmak istiyorduk. Üretim yapmak bizim için her zaman ön plandaydı. Artık geleceğin sektörünü tarım olarak değerlendirerek yaşımız gençken bu işe girip başlayalım istedik. Pandemi dönemi de karar alma sürecimizi biraz hızlandırdı. Bizim için radikal bir karar oldu ama şu an için her şey iyi gidiyor” dedi.

“DÜŞÜK METREKARELERDE DAHA FAZLA ÜRÜN HASADI YAPIYORUZ”
Topraksız tarım sayesinde topraklı tarıma göre daha küçük alanda daha çok ürün elde ettiklerini belirten Ballı şunları söyledi:

“Ben toprakta çilek yapmayı çok bilen biri değilim ama toprakta üretim yapmak isteyen birinin buradaki 3 dönüm serada bulunan fideleri toprağa dikebilmesi için 9-10 dönüm alanının olması gerekiyor. Bu yöntem düşük metrekarelerde daha fazla ürün hasadı yapmanızı sağlıyor. Bu konuda bizi cezbeden tarafı bu oldu. Dünyadaki toprakların da giderek kirlenmesi, akarsuların kirlenmesi de hepimizin malumu. Ama bu sistem öyle bir durum değil. Zaten üretimi toprakta yapmadığınız için gübre ve ilaç kontrolünü daha rahat elinizde bulunduruyorsunuz.”

HABERDE İNSAN İÇİN TIKLAYINIZ