Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) “Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık” sempozyumu düzenlendi.

Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ile Diyanet İşleri Başkanlığının ortaklığında gerçekleştirilen ve Güzel Sanatlar Fakültesinde açılışı yapılan sempozyumun ilk günü düzenlenen törene Kütahya Belediye Başkan Yardımcısı Salih Özden, Rektör Prof. Dr. Kazım Uysal, Rektör yardımcıları Prof. Dr. Muammer Gavas, Prof. Dr. Hasan Göçmez ve Prof. Dr. Mustafa Aydın, Üniversite Genel Sekreteri Prof. Dr. Atilla Batur, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Terzi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Çelik, Lisansüstü Eğitim Enstitü Müdürü Prof. Dr. Şahmurat Arık ile akademik ve idari personel katıldı. Törene Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık canlı bağlantıyla, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, gönderdiği videoyla, Kütahya Milletvekili Ceyda Çetin Erenler de gönderdiği mesajla katıldılar.

"Bir gönülü yaptın ise, Bir kez hayır ettin ise, Binde bir ise az değil."

Milletvekili Ceyda Çetin Erenler, sempozyuma gönderdiği mesajında,”Kütahya, Dumlupınar Üniversitemiz tarafından düzenlenen “Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumuna, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri sebebiyle katılamıyorum. Sempozyumumuzun, ülkemiz, milletimiz, ilimiz ve tüm akademik camiamız için hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm katılımcıları saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. "Bir gönülü yaptın ise, Bir kez hayır ettin ise, Binde bir ise az değil." Yunus Emre’nin dilinden dökülen bu sözler, zihin ve duygu dünyamızın özetidir adeta Biz gücünü birlik ve beraberliğinden alan yüce gönüllülüğüyle bilinen bir milletiz. Ruha dokunacak iyiliklerle gönüller yapmak bizleri en mutlu eden değerlerimizdendir. Bilim insanlarımızın kıymetli tavsiyeleriyle bu güzel hasletlerimizin daha da kuvvetleneceğine yürekten inanıyorum. Bu değerli sempozyumun, Anadolu’da milli ve manevi değerlerin zirve şehirlerinden olan Kütahyamızda, ülkemizin köklü üniversitelerinden Kütahya Dumlupınar Üniversitemizin ev sahipliğinde yapılması son derece mutluluk verici. İnşallah bu tür toplantılar sayesinde, vatandaşlarımıza bu alanda da daha çok katkı sunmanın yollarını bulabiliriz. Gerçekleştirilen sempozyumumuzun, insanlığın bireysel ve toplumsal hayatına anlam katması, ruhsal ve bedensel huzuruna vesile olması temennisiyle emeği geçenlere şükranlarımı sunuyor, Rabbimden, hepimize tevekkül, sabır ve şükürle müzeyyen, gönüller kazanacağımız güzel bir ömür diliyorum” ifadelerini kullandı.

Törende ilk sözü alan Prof. Dr. Şahmurat Arık, katılımcıları selamladı ve ardından sempozyuma bildiri gönderen bilim insanlarının bağlı olduğu üniversiteleri ve kamu kurumlarının adını paylaştı.

“Salgından çıkarılması gereken dersler var”

Sempozyumun selamlama konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Kazım Uysal, “Semozyumumuzun, olağanüstü şartlardan geçen manevi desteğe ve danışmanlığa çok ihtiyacı olan insanlığa faydalı olmasını niyaz ediyorum. Tıbben sabittir ki, tedavide ilaçlar kadar moral de önemlidir. Duygu ve düşüncelerin vücut kimyasını etkilediği artık bilinen bir gerçektir. Onlarca çevre problemleri, salgın hastalıklar ve musibetlerle boğuşan, dünya yükü altında ezilen, hayata kötümser bakmayı alışkanlık haline getiren günümüz insanının manevi danışmanlık ve rehberliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı vardır. Bugün insanlık, tarihte eşine ender rastlanan olağanüstü bir durumla karşı karşıyadır. Covid-19 pandemisi karşısında tüm insanlık aciz kalmıştır. Bu musibetin insanlığa verdiği çok önemli dersler ve mesajlar vardır. İnsan, fıtrata müdahale etmemelidir. Allah’ın koyduğu fıtrat kanunlarına uymalıdır. Muvaffakiyetsizliğin ve musibetin yegâne sebebi, fıtrata muhalefet ve müdahaledir. Fıtrat kanunlarına uymamak sıkıntıya, musibete ve başarısızlığa yol açar. Musibetten korunmak; fiili duayı yapmak, yani tedbir almakla mümkündür. Fiili dua ise ilim ile olur. Fay üstüne ev yapmak ve insan fıtratına uymayan gıdalarla beslenmek musibete davetiye çıkarmak, musibeti fiilen istemektir. Kulun fiili isteklerini, genelde Allah geri çevirmez ve verir. İnsan bu dünyaya zevk sürmek için gelmemiştir. Kazanımlarını zevke, sefaya ve eğlenceye değil gerçek hayatta lüzumlu olan hususlara harcamalıdır. İnsanlığın büyük kısmı açken, zevk ve sefa içinde bir hayat sürdürülemez. İnsanlık hayat tarzını değiştirmelidir ve değiştirmek zorundadır. Temizlik, en önemli fıtrat kanunlarından birisidir. İnsan eli değmemiş her yer temizdir ve temizlenir. Allah temizdir, temiz olanları sever. İnsan temiz olmak, temiz gıdaları yemek ve bulunduğu ortamı temiz tutmak zorundadır. Allah’ın güç ve kudreti karşısında insan kibirlenmemeli, başkasını hor ve hakir görmemelidir. Savaşı ve sömürüyü değil yardımlaşmayı esas almalıdır. O, isterse en küçük mahlûku ile de dünyayı hizaya getirebilir. O halde, ey insanoğlu! Gururu bırak. Dünyanın fani olduğunu bil. Ona göre hayatını tanzim et. Saygıdeğer katılımcılar, elbette daha alınacak çok dersimiz ve yapılacak önemli manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetlerimiz vardır. Bu sempozyumda sunulacak 80 civarında bildiride tüm bu hususlar müzakere edilecektir. Bu sempozyumun insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sempozyumu düzenleyen ve bildiri sunan tüm arkadaşlara muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Kongremize destek veren başta Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş hocam, Kızılay Genel Başkanımız Dr. Kerem Kınık Beyefendi, Üsküdar Üniversitesi Rektörü değerli Prof. Dr. Nevzat Tarhan hocama ve Valimiz olmak üzere herkese en kalbi selam ve muhabbetlerimi sunuyorum” diye konuştu.

“Salgın bize manevi refahın önemli olduğunu öğretti”

Dünyayı etkileyen Covid-19 salgınından tüm insanlığın alması gereken dersler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özgürlüğümüz kısıtlandı ama doyum erteleme becerimiz gelişebildi. Bedeni ve ruhi rahatlığımız azaldı ama kendimizi geliştirmek, aile bağlarını güçlendirmek için daha çok zamanımız oldu. Haz ve hız odaklı yaşantımız kısıtlandı ama yeni ilgi alanları keşfedebildik. Sadece ekonomik refah değil, manevi refahın da önemli olduğunu öğrendik” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi tarafından Nisan ayında Covid-19 pandemisinin başlamasından sonra pandeminin olgunlaşmaya etkilerini anlamak amacıyla 81 ilde 6 bin 318 kişinin katıldığı bir araştırma yaptıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu araştırmada önemli sonuçlar elde edildiğini söyledi.

Araştırmada psikolojik süreçlerin, algıların, kaygıların, korkuların yanı sıra olgunlaşmayı incelediklerini ve daha sonra bu çalışmayı kitap haline getirdiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Olgunlaşmada, Travma Sonrası Büyüme Ölçeğinden aldığımız 6 tane sorumuz vardı. Bu çalışmada ortaya çıkan bazı sonuçlar: Yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti diyenlerin oranı yüzde 59 çıktı. Manevi konulara ilgim arttı diyenlerin oranı yüzde 49, zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım diyenler yüzde 56, olayları olduğu gibi kabullenebiliyorum diyenlerin oranı yüzde 56 çıktı. Eskiye göre değişim yaşayan kişiler bunlar. İlişkilerime daha çok emek sarf ederek başladım yüzde 48, elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım diyenler yüzde 74 oranında. Bu altı kavramın bizim kültürümüzdeki karşılığı, sabır ve şükür. Covid-19 toplumda aslında tüm dünyada benzer yönde gelişmelere sebep oldu. İnsanların zihinlerinde bu altı soruya böyle gaflet içindeki bunların farkında olmayan insanlara altı soruda sahip olduğun şeylerin kıymetini bilmek, başkalarının haklarına önem gösterebilmek gibi özellikleri öğretebilecek sonuçlar ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

“Toplum temelli bir afet yönetimi modeline geçtik”

Sempozyuma canlı bağlantıyla katılan Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, Afet kurumları olarak insanların en zor zamanlarında yanlarında yer almaya, onların yaralarını sarmaya, onurunu korumaya çalıştıklarını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti,“ İnsanların varlıklarını devam ettirebilecek insani destekleri vermeye çalışıyoruz. Gerek doğal gerekse beşeri kaynaklı afetlerde insanların maddi ve manevi bütünlüğünü korumaya gayret ediyoruz. İnsanın bedeni, uzuvları, organları yaralanır ve tıbbi bakıma ihtiyaç duyar. Aynı şekilde insanın ruhsal, manevi dünyası da yaralanır ve onlar da bakıma ihtiyaç duyar. İnsanları, özellikle çocukları, o maddi zararlardan korumak için nasıl çırpınıyorsak aynı şekilde ruh dünyaları da yaralanmasın diye korumamız gerekiyor. Çünkü insan maddi ve manevi birlikteliğiyle sağlıklı olabiliyor. Dolayısıyla hem bedenin hem de ruhun gıdalara ihtiyacı var. Bunun ikisini birlikte verebilmek gerekiyor. İnsanların karşılaşmış oldukları bu sorun ve sıkıntıları atlatabilmeleri için aslında afet öncesinde hazırlıklı olmaları gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

“İnsanın bir virüs karşısında acziyeti ibretlik bir durumdur”

Sempozyuma gönderdiği video mesajda tarih boyunca insanlığın pek çok zorluk, sıkıntı, afet ve musibetle karşılaştığını hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, musibet ve meşakkatler karşısında ideal tavrın ve mümince duruşun önemli ilkeleri olduğunu, öncelikle yaşananlara, hayata ve olaylara varoluşun ana prensiplerini dikkate alarak ibretle bakılması ve bunlar üzerinde tefekkür edilmesi gerektiğini söyledi.

Bugün dünyanın ve tüm insanlığın çok ciddi sorunlar ve sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu belirten Erbaş,”Gözle görünmeyecek kadar küçük bir virüsün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi ve insanlığın bu ani değişim karşısındaki acziyeti elbette ibretlik bir durumdur. Bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır ki insanoğlu sahip olduğu bütün imkan ve yeteneklere rağmen temelde aciz ve zayıf bir varlıktır. Karamsarlık, korku ve endişe gibi durumlar bu zayıf tabiatın en belirgin göstergelerindendir. Fakat hayatı yaşanabilir kılan, endişe veya korkudan ziyade güven duygusudur. Dolayısıyla en güvenli sığınak olan Cenab-ı Hakk’ın eşsiz kudretine, ilim ve hikmetine olan inancı bir an bile yitirmeden O’na dayanıp güvenmek ve O’ndan yardım dilemek, hayata dair büyük bir motivasyon sağlayacaktır" dedi.

Erbaş, musibetler karşısında mümince tavrın bir ilkesinin de tevekkül ve ilahi iradeye teslimiyet olduğunu, bir yandan tedbir alırken diğer yandan takdire rıza göstererek isyan ve taşkınlık değil, imanla olaya yaklaşmak gerektiğini vurguladı.

Sempozyum, açılış töreninin ardından düzenlenen ve iki gün süren 21 oturumla devam etti. Dr. Gazi Alataş, Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Söylev, Doç. Dr. Muhammed Kızılgeçit, Prof. Dr. Özcan Hıdır ile Prof. Dr. Şadi Eren’in konuşmacı oldukları kapanış oturumu ile sona erdi.