Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) hekimlere 2 bin 500, uzman hekimler ve diş hekimlerine ise 5 bin lira zam teklifi kabul edildi. Düzenlemenin kabul edilmesinin ardından uygulamanın tüm sağlıkçıları kapsaması amacıyla Türkiye genelinde başlayan iş bırakma eylemi Aydın’da gerçekleşti.

Kamu Emekçileri Sendikası’na (KESK) bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) ile Türkiye Kamu Sen'e bağlı Türk Sağlık Sen üyeleri taleplerini eylemli biçimde duyurdu.

SES üyeleri ise Atatürk Devlet Hastanesi önünde yaptıkları eylemde iş bırakma ile ilgili detaylı bir açıklama yaptı.

Sendika şube yönetim kurulu üyesi Hale Dalkıran tarafından yapılan açıklamada şunlara yer verildi:

"Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak yılladır “sağlıkta dönüşüm” adı ile ifade edilen, halk ve emekçiler lehine olmayan uygulamalara karşı alanlardayız. Bu güne kadar uygulanan bu politikalara karşı dediğimiz her konuda maalesef haklı çıktık. Hizmeti üretenlerin ve halkın temsilcilerinin içinde yer olmadığı bir programın başarı şansı olmadığını söyledik. Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine indirgenen sağlık ve sosyal hizmetlerde başarı olmaz dedik.

COVID-19 pandemisi ile kapitalist sağlık sistemlerinin tümünün çöktüğünü, nasıl aciz kaldığını tüm dünyada gördük. Devrim gibi anlatılan bu projelerin Türkiye’de de nasıl çöktüğüne hep birlikte şahit olduk.

Niçin alanlarda olduğumuzu daha iyi anlatmak için sadece sağlık iş kolumuzda mevcut duruma bakmamız yeterli olacaktır.

10 dakika da 2 hasta muayenesi, Aile hekimliğinde yaşanan sorunlar ,keyfi ve kuralsız cezalandırma, güvencesiz ve ucuz çalıştırma 3.Basamak hastanelerine sevksiz gidebilme, eğitim ve araştırma yerine muayenenin öncellenmesi ve personel eksikliğinden kaynaklı asistan hekimlerin eğitim yerine muayene ve kırtasiyecilik yapma gibi nedenlerle yaşadığı angarya ve uzun çalışma, yeterli kadro açılmaması nedeniyle; hemşire başta olmak üzere yüzbinlerce personel açığından kaynaklanan artan iş yükü ve angarya çalışma ve çok sayıda yeni mezun sağlıkçının işsiz olması, pandemi ile mücadelede yaşamını yitiren yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisi olmasına rağmen COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması, yıllardır oyalanarak seçim yatırımına dönüştürülen 3600-7200 ek gösterge sorunu, açlık sınırının az üstünde yoksulluk sınırının çok çok altındaki temel ücretler, emekliliğe yansımayan ve adil olmayan döner sermaye uygulamaları, angarya çalışma, mesleklerin değersizleştirilmesi nedeniyle istifa edip yurtdışına göçmek zorunda kalan sağlık emekçileri, sağlık hizmetlerinin planlanmasından sunumuna kadar geçen süreçlerin hiçbirinde işkolu emekçileri ve sağlık emek meslek örgütleri aracılığıyla dahil olamamaktadır.

İktidarda hangi parti olursa kendine yakın kişileri liyakat esasları gözetmeden idareci olarak atamaktadır. İdareci seçimlerinde işkolu emekçilerinin tercih hakkı yoktur. Bu nedenle de çalışma rejimi açısından da demokratik olmayan koşullar mevcuttur. İşkolumuzdaki çeşitli kurullarda (döner sermaye, iş sağlığı güvenliği, satın alma komisyonları, muayene komisyonları vb) idare tarafından atananlar ağırlıktadır. Örgütlü yapıların temsilcileri bulunmamaktadır.

KHK rejimi, güvenlik soruşturmaları nedeniyle işten atmalar, göreve başlatmamalardan kaynaklı örgütlenme önündeki kaygılar, yöneticilerin dili, kışkırtılan sağlık talebi ve bilime de aykırı olan sağlık sisteminin sonuçları arasında yer alan şiddet, ihtiyaca rağmen kamuda ve hastanelerde eczacı istihdamının yetersizliği, kamu emekçisi eczacıların özlük sorunları gibi birçok sorun yaşamaktayız.

Tüm bunların yanında sağlık hizmeti sunan ekip olmanın yanında sağlık hizmeti alan da bir ekibiz. Doğallığında yaşadığımız toplumun yaşadığı sağlık hakkı sorunlarını da bizler yaşıyoruz. Üstelik bu sorunları yaşayanlar olarak ta çoğu zaman hedefe konan bizler oluyoruz. Bu nedenle sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik mücadele yanında sağlık hakkı mücadelesini de yürütmek zorunda kalıyoruz.

SAĞLIĞA ERİŞİM ZORLAŞIYOR
Ekonomik krizle birlikte iyice yoksullaşan halkın verdiği vergiler sağlık hizmeti almasına yetmiyor. 14 kalem de halkın cebinden çıkan katkı-katılım payları ve ilave ücretler, SGK Ödemesi kapsamından çıkarılan ilaçlar ve yılbaşından sonra zam gelecek diye piyasaya sunulmayan yüzlerce kalem ilaç nedeniyle yaşanan ilaç krizi, ilaçta reklamın ve reçetesiz ilacın önünü açacak uygulamalar, eczacıları SGK’nın tahsilatçısı konumuna düşüren muayene ücretleri, ilaç politikaları nedeniyle eczanelerin yaşadığı ekonomik zorluklar, halk sağlığı için yaratacağı risklere aldırış etmeden ilaçların marketlerden satılması ve zincir eczanelerin yaşama geçirilmesi girişimleri pandemi koşullarının tıkattığı sağlık sistemi nedeniyle kronik hastalıkları olanların dahi sıra alamaması, koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine ve özel sektöre bütçeden ayrılan payların büyüklüğü,insanların yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılması, erişim olanaklarının zor olduğu şehir hastaneleri bünyesinde sermayeye kaynak aktarılan uygulamalar başta olmak üzere birçok sorun sayabiliriz.

Bunca sorunun yaşandığı işkolumuzda bizler yaşadığımız tüm zorlukların yanında sürekli alanlarda olmak ve mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi işyerlerimizde ekip olarak çalışan emekçileri ekonomik özlük haklarla da bölmeye yönelik uygulamalara sıklıkla şahit oluyoruz. TİS döneminde ek ödemelerin belli sayıda meslek grubuna verilip diğerlerine verilmemesi, en son 1 Aralık’ta torba yasada yaşatılan benzer durum çalışanlar arasında tartışmalara neden olmuştur. Torbada yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek ödemelerine yönelik azda olsa yapılan artışı olumlu bulduk. Bu düzenlemenin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri içinde yapılması için yasa teklifleri hazırladık. Mücadele yürüttük. Ancak hükümet yetkilileri, muhalefetin bizler için verdiği teklifi kabul etmedikleri gibi emekli hekim ve diş hekimleri için yaptıkları düzenlemeyi de geri çektiklerini ifade edip görüşmeleri ileri bir tarihe ertelediler.

Bu durum kabul edilemezdir! İş bilmezliktir! Sağlık ortamının iş barışını, huzurunu kökten dinamitlemektir!

Hepimizin çalışma koşulları ağır ve hepimizin maaşı çok düşük ve her geçen gün mum gibi erimektedir. Hangi meslek mensubunun ekonomik ve özlük haklarına yönelik bir kazanım elde etsek ya da düzenleme sağlansa hepimiz mutlu oluruz. Dayanışma ve ortak mücadele ile ekibin bir parçası olan her çalışanın ve meslek mensubunun haklarının iyileştirilmesi için birlikte mücadele etmekte geri adım atmamalıyız. Ülkeyi yönetenler angarya koşullarında, sefalet ücretleri ile bizleri çalıştırırken ayrım yapmamaktalar. Ne zaman haklarımızı elde etmek için ortaklaştığımızda, güçlü ses çıkardığımızda bizleri ayırmak için ekibin bir kısmına yönelik kısmi yasal düzenlemeler yapmakta, mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle bizi baskı altına almaya çalışmaktalar.

Sağlık Ekip İşidir. Ekibin Her Bir Üyesi, İnsanca Yaşayacak Bir Ücret ve Güvenli Çalışma Koşullarında Ekip Olarak, İş Barışı Bozulmadan Çalışmak İstemektedir. Bizleri ayrıştırmaya çalışan bu politikalara karşı birlikte mücadele ederek birlikte kazanacağız.

Her geçen gün fakirleşiyoruz, bu gerçeği biz yaşarken bizi yalan sözlerle kandırmaya çalışmayı bırakın. TÜİK verileriyle, iktidar demeçleriyle geçiştirilemeyecek bu duruma karşı ücretlerimizde iyileştirme yapılmıyor. Sahte enflasyon oranlarının bile altında ücret artışlarının altına sarı sendika imza atıp sonra çıkıp tarihi kazanım diyebiliyor. İktidar bir taraftan, Sağlık Bakanlığı öte taraftan, yetkili sendika diğer taraftan sağlık emekçilerinin aklıyla dalga geçiyor!

Bıçak kemikte! Biz sağlık emekçileri COVID ile mücadele ederken, hastalanırken, hayatımızı kaybederken “emekleriniz ödenmez” edebiyatı yapanlara cevabımız netti. Hakkımız ödenir, ödeyin!

2022 yılı TİS masasına 100 den fazla talebi Konfederasyonumuz KESK üzerinden yollamıştık. Ancak birçok talebimiz ne hükümet tarafından ne de yetkili sendika tarafından tartışmaya dahi açılmamıştı. Evet sorunlarımız çok, derdimiz büyük. Mücadele edecek çok başlığımız, kazanacak çok hakkımız var.

Kısa vadede acil taleplerimiz var. Bunlar;

-Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için döner sermaye performans uygulamalarının kaldırılarak yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmesi,

-3600’den başlayarak kademeli olarak 7200 ek gösterge verilmesi,

-Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı sayılması ve

-Yıpranma payı

Bu gün bunlar için iş bıraktık ve alanlardayız. Bu bir uyarı grevidir. Taleplerimiz hayata geçinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz"