CHP Ekonomi Masası, bugün Zonguldak’ta iş insanlarıyla bir toplantı yaptı. CHP Ekonomi Masası Başkanı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, toplantıda yaptığı sunumda şunları söyledi:

BÜYÜK BİR BUHRANIN İÇİNDEYİZ: “Erdoğan şahsım hükümetinin ekonomiyi sıcak parayla şişirmeye dayalı büyüme modeli, 2007’den sonra patinaja başladı; 2013’te sıcak para musluklarının kesilmesiyle bu tıkanma belirginleşti. Ardından 2014 yılında tek kişilik vesayet rejiminin düğmesine basıldı ve işler iyiden iyiye sarpa sarmaya başladı. Bugün ülkemiz, ekonomik kriz, devlet krizi ve sağlık krizinin iç içe geçmesiyle büyük bir buhranın içinde.

ÖNÜMÜZDEKİ KIŞ, KARA KIŞ OLACAK: Yılın ikinci çeyreği itibariyle mevsim etkilerinden arınmış işsiz sayımız hala 9 milyonun üstünde. İşgücü ödemelerinin milli gelir içindeki payı da yıldan yıla düşüyor. Resmi verilerdeki büyüme oranları, sokağa, cüzdana, fileye yansımıyor. İşsizlikle birlikte hayat pahalılığı da milletimizi eziyor. Ağustos ayı itibariyle resmi tüketici enflasyonu yüzde 19,25 görünse de milletimizin yaşadığı enflasyon bunun çok üstünde. Ayrıca aynı dönemde üretici fiyatlarında yüzde 45’in üzerine çıkan artış, maliyetlerin henüz fiyatlara tam olarak yansımadığını, enerji fiyatlarındaki artışlarla birlikte düşünüldüğünde önümüzdeki kış günlerinin milletimiz için kara kış olacağını gösteriyor.

2023 HEDEFLERİ HAYAL OLDU: Hükümet, sürekli 2023 hedeflerinin adından bahsediyor ama bu hedeflerin ne olduğunu bir türlü söylemiyor. Bundan 10 yıl önce, 2011 yerel seçimlerine giderken Erdoğan, 2023’te 2 trilyon dolar milli gelir, 25 bin dolar kişi başına gelir, 500 milyar dolar ihracat ve yüzde 5 işsizlik sözü verdi. Oysa Orta Vadeli Program’a göre; 2023’te milli gelir 925 milyar dolar, kişi başına gelir 10 bin 703 dolar, ihracat 242 milyar dolar, işsizlik ise yüzde 11,4 olacak. Orta Vadeli Program’a göre; Erdoğan’ın açıkladığı 2023 hedefleri hayal oldu, yarısı bile gerçekleşmeyecek. Bir tek şey dışında, o da işsizlik. İşsizlik oranı, Erdoğan’ın vadettiğinin iki katından fazla olacak. 2013’ten itibaren Türkiye’nin 2023 rotasından çıkmasının milletimize faturası, 1 trilyondan fazla olacak.

EKONOMİ YÖNETİMİNDE KURUMSAL ÇÖKÜŞ: Ekonomi yönetiminde kurumsal bir çöküş yaşanıyor. Merkez Bankası’nın temmuz sonunda yaptığı tahminler, eylül başında çöpe atılıyor. Merkez Bankası’nın yüzde 5 enflasyon hedefine artık hükümet dahil kimse inanmıyor. Merkez Bankası yılın ikinci yarısında cari fazla geleceğini söylüyor ama OVP’de bu beklenmiyor.

BİR İNATLA 19 GÜNDE 236 MİLYAR LİRALIK FATURA: İş adamlarımızın en büyük şikayeti, ‘istikrar yok’ diyorlar. Borç yükümüz her gün biraz daha ağırlaşıyor. Türkiye’nin ilk Merkez Bankası Başkanı, ‘Faizler enflasyon üzerine çıkarsa ben enflasyonu artırırım’ demişti. Üzerine çıktı. Enflasyon faizlerin üstüne çıkınca baktılar ki daha önce Cumhurbaşkanı’nın söylediği sözlere uymadı enflasyon; ‘O zaman tanımı değiştirelim, tanım uysun’ dediler. Merkez Bankası Başkanı, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Toplantısı’nda “Çekirdek enflasyona ağırlık vereceğiz” deyiverdi. Bu, oyun devam ederken kural değiştirmektir. O günden bu yana geçen 19 günde TL, dolar karşısında yüzde 6 değer kaybetti. TL’deki değer kaybı nedeniyle 19 günde Türkiye’nin dış borcunun TL karşılığı, 236 milyar TL ağırlaştı. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamasından bu yana geçen 19 günde TL, dolar karşısında yüzde 6 değer kaybetti. TL’deki değer kaybı nedeniyle 19 günde Türkiye’nin dış borcunun TL karşılığı, yani dış borç yükü 236 milyar TL ağırlaştı.

KASAYA BAKARSAN ZEKATA MUHTAÇ: Meşhur bir Erzurum deyişi vardır: Deftere bakarsan hac farz olmuş, kasaya bakarsan zekata muhtaç. Merkez Bankası net rezervleri açık veriyor. Analitik bilançodan hesaplanan Uluslararası Para Fonu tanımlı net rezerve bakarsanız açık 40 milyar dolar. Merkez Bankası kasasındaki emanet dövizleri ve bilanço içi yükümlülükleri çıkarırsak rezerv açığı 53 milyar doları buluyor.

ÜLKE HER ALANDA ZEMİN KAYBETTİ: Bu ucube rejimin ülkeyi nereye getirdiği ortada. Yangın ve sel felaketinde yaşananları hep birlikte gördük. “Türkiye’yi uçuracak” dedikleri rejim, yangında uçak uçuramadı. Ya dış politikada yaşananlar? Sınırlarımız Peşaverleşti. Türkiye, Avrupa’nın sığınmacı gettosu haline geldi. Erdoğan da başta buna teşne göründü, finansı iyi yönettiğimiz için yeni sığınmacı alabileceğimizi söyledi. Sonra bir U dönüşü yaparak daha fazla göç yükünü kaldıramayacağımızı söylemeye başladı. Salgında da durum parlak değil. Geçen yılın 26 Eylül’ünde salgın nedeniyle kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısı 71 idi. Bu yılın 26 Eylül’ünde bunun üç katına çıktı, günlük vefat sayımız 228’e ulaştı. Okullar büyük bir sıkıntıyla açıldı. Tedbirler yetersiz, pek çok okulda hijyen malzemesi ve hizmetli ihtiyacı var. Uluslararası karşılaştırmalarda da durumumuz parlak değil. Son 7-8 yıllık dönemde Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 48 sıra, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 22 sıra, İnsani Özgürlük Endeksi’nde 57 sıra, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 27 sıra geriledik. Ülkemiz her alanda zemin kaybetti.

YENİ KURALLAR, YENİ KURUMLAR, YENİ KADROLAR: Fakat umutsuzluğa gerek yok. Her sorunun çözümü var. Sorunları 3 yeniyle; yeni kurallarla, yeni kurumlarla ve yeni kadrolarla çözeceğiz. Bunun için dört sütun üzerine oturan bir programımız var. Programımızın ilk ayağında, adaleti, demokrasiyi ve kuvvetler ayrılığını ayağa kaldırmak var. Tarafsız Cumhurbaşkanı ile yepyeni ve güçlendirilmiş bir Parlamenter Sistem getireceğiz. Bu, yapacağımız diğer işler için güçlü bir zemin ve güven ortamı oluşturacak.

REFAH DEVLETİ 3.0’DAN YARARLANACAĞIZ: Programımızın ikinci ayağında, üretimin önünü açacak önlemler yer alıyor. Üreterek, verimliliği artırarak, ekonomiyi büyüten bir modeli getireceğiz. Salgın döneminde ülkeler çok önemli dersler edindi. Bu dersler ışığında devletin sağlık, eğitim, gıda güvenliği gibi kritik alanlarda akılcı müdahalesinin önemi ortaya çıktı. Biz, dijital ve yeşil ekonominin sunduğu fırsatları değerlendireceğiz. Refah Devleti 3.0 yaklaşımından yararlanacağız.

REFAHI PAYLAŞMADAN BÜYÜME SÜRMÜYOR: Programımızın üçüncü ayağında, üretilen refahın adil paylaşılması var. Refahı topluma yaymazsanız büyüme sürmüyor. Bunu artık herkes anladı. Bizim burada yararlanacağımız en önemli yeni kurum, Aile Destekleri Sigortası olacak. Programımızın dördüncü ayağında ise çevresel, ekonomik ve mali sürdürülebilirlik var. Bu sene yangın ve sellerde gördük; tüm yapılacak işlerde, çevrenin sürdürülebilirliğini planlamak önceliğimiz olacak. Yeşil Mutabakata uyum sağlayacağız, Paris İklim Antlaşması’nı onaylayacağız. Borcun kontrolsüz artışına müsaade etmeyeceğiz. Enflasyona neden olmadan, istikrar içinde hızla büyüyeceğiz. Biz hazırız. Milletimiz hazır. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, CHP ülkemizi yepyeni bir ufka taşımaya hazır.”