Spor Toto Süper Lig’de, mantıklı bir açıklaması olmayan küme düşmeme kararı sonrası 21 takımla fikstürün nasıl tamamlanacağı soruları güncelliğini koruyor ve senenin sonuna gelinmesine rağmen oynanmamış neredeyse otuz maç öylece duruyorken, biz rotamızı sınır ötesine taşıyoruz ve haftanın en önemli karşılaşmasına, Kuzey Londra derbisine, yani Tottenham – Arsenal maçına mercek tutuyoruz.

Arsenal maçı öncesi Jose Mourinho ve Tottenham’ın hedefi, bir gün önce Leeds United’ı yenerek liderliğe oturan Chelsea’den koltuğu geri almaktı. Zor bir dönemden geçen Arsenal ise kendilerini suyun üzerinde tutacak tüm sonuçlara razı olarak geldi Tottenham Stadium’a. Koltuğu bir süredir sallantıda olan Mikel Arteta, ligde iki hafta aradan sonra Lacazette’i ve sakatlıktan dönen Partey’i maça başlayan kadroda kullandı. Mourinho ise son anda kadrodan çıkarılan Ndombele’nin yerine Lo Celso’yu ilk on birde sahaya sürdü.

Bulundukları şehirlerdeki covid-19 vaka yoğunluğuna göre stadyuma seyirci alabilen takımlardan biri olan Tottenham’ın oyun içinde öncelikli hedefi, çoğu maçta olduğu gibi topu rakibe bırakmak ve geniş alanda Arsenal savunmasını dengesiz yakalamaktı. İlk birkaç dakikada kalıbına oturmayan oyunla birlikte gelen faul düdükleri, ortaya belirin bir fotoğraf çıkmasını engelledi. Zaten Tottenham’ın 13. dakikada golü bulmasıyla denge oyununun bilinmezliği ortadan kayboldu. Yine derine inerek takımını geçiş hücumunda öne taşıyan bir Harry Kane ve ceza sahası dışından mükemmel bir Heung-Min Son golü.

Jose Mourinho’nun en sevdiği tablo: Gole muhtaç olan bir rakip. Topu tamamen reddeden Tottenham’a karşı nitelikli pozisyonlar üretemeyen Arsenal, birkaç dakikalık belirli periyotlarda rakibinin dengesini bozmak için hatlarını geri çekip topu bırakmaya çalışsa da sonuç alamadı. 35. dakikadan sonra rakip yarı sahada kurduğu baskıdan gol çıkaramayan Arsenal, 45+1’de kaptırdığı top sonrası, yine açık alanda golü kalesinde gördü. Bu gol ile birlikte soyunma odasına 2-0 önde giden Tottenham’da bu kez asisti yapan Son, golü atan Kane’di.

Fark ikiye çıkmışken ikinci yarı, oyuncu veya oyun anlamında, radikal bir hamle yapması beklenebilecek Arteta’dan sahaya, seyri değiştirebilecek güçte bir karar yansımayınca, maç uzun süre Tottenham’ın yarı sahasında Arsenal’in kaliteli pozisyonlar üretemediği bir senaryoda oynandı. Lacazette’in girdiği yarı tehlikeli pozisyonlardan da sonuç gelmedi ve Tottenham kendi kalesine çekildikçe savunma direncini artırarak skoru tutmayı başardı.

2-0’lık bu galibiyetle Chelsea’den liderliği geri alan Tottenham yükselen performansını sürdürdü. Arsenal ise 11 maçta 6 yenilgiyle tarihin en kötü sezon başlangıcını yaşıyor ve 13 puanla 15. sırada konumlanıyor. Arteta için çoktan daralan çember, İspanyol hocanın nefesini kesmek üzere.