ALİ GÜRELİ

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Nisan Raporu'na göre, 2021 yılına düşük seviyede başlayan, mart ayında yılın en yüksek seviyesine ulaşan sektörel faaliyetin, nisanda bu yükselişi sürdüremediği belirtildi. Raporda, siparişlerin ivme kaybetmesi sonucu Türkiye'nin, hazır betonda 49 ülke içerisinde en düşük değere sahip 7'nci ülke olduğu bildirildi.

THBB, inşaat ve inşaatla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan "Hazır Beton Endeksi 2021 Nisan Ayı Raporu"nu açıkladı.

Rapor, 2021 yılına düşük seviyede başlayan, mart ayında yılın en yüksek seviyesine ulaşan sektörel faaliyetin, nisanda bu yükselişi sürdüremediğini, kısmi bir düşüş göstermekle beraber eşik seviyenin üzerinde tutunmaya devam ettiğini gösterdi.

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, yılın ilk iki ayındaki güven ve beklentinin tersine dönmüş göründüğünü belirterek, "Başta tam kapanma, faiz seviyesi ve para piyasalarındaki hareketlilik, güven ve beklentiyi düşük tutmaktadır” dedi.

"EKONOMİNİN GENELİNDE NİSAN AYINDA YAVAŞLAMA SÖZ KONUSU"

Ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Yavuz Işık, “Yalnızca inşaatta değil ekonominin genelinde nisan ayında bir yavaşlama söz konusudur. Nisan ayı Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) değerlerine göre yeni siparişler ivme kaybetmiş, enflasyonist baskı devam etmiş, girdi maliyetlerinde artış kaydedilmiştir. Nisan PMI değeri, ülkemizde pandemi sonrasındaki ilk normalleşme döneminden bu yana kaydedilen en düşük değerdir. Nisan ayındaki değeri ile Türkiye 49 ülke içerisinde en düşük değere sahip olan 7. ülke olmuştur” dedi.

Merkez Bankası’ndaki görev değişikliği sonrasında mart ayında 487 seviyesine kadar yükselen Türkiye’nin risk priminin (CDS) bugüne kadar 400 seviyesinin altına bir kez indiğini ancak o seviyede tutunamadığını bildiren Yavuz Işık, şunları söyledi:

“Son 1 aydır 410-420 bandında gezen risk primi seviyemiz hâlen oldukça yüksek görünmektedir. Risk düzeylerini karşılaştırmak gerekirse, Brezilya’nın 185, Güney Afrika’nın 214, Rusya’nın ise 96 seviyesindedir. Türkiye’nin risk priminin en yüksek 275-300 aralığında olması gerekmektedir. Türkiye ekonomisinin stabilitesi için bu değerlerin aşılmaması gerekmektedir. Doğru ekonomi politikaları ile bu eşiğin yakalanması, devamında ekonominin ivmelenmesi için gerekli olan dinamikleri kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.”