AHMET ÜNSAL

Manisa Eczacı Odası’nın olağan genel kurulu yapıldı. Tek liste ile gidilen seçimlerde, Devrim Balı güven tazeleyerek üçüncü kez başkan seçildi.

İlk günü Yunusemre Millet Çarşısı’nda gerçekleştirilen genel kurula, CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Manisa Barosu Başkanı Ümit Rona ile birlikte çok sayıda oda başkanı ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Bugün ise MASKİ İkiz Kuleler'de seçimler yapıldı. İki dönemdir Manisa Eczacı Odası Başkanlığı görevini yürüten Devrim Balı, tek listeyle girdiği seçimde 715 oyla güven tazeledi. Balı’nın yönetim kurulu şu isimlerden oluştu; Duygu Elmas Mutlu, Koray Kaya, Davut Şafak Coşkun, Okan Seyrek, Duygu Yılmaz, Nagihan Karadağ.

HAYATINI KAYBEDEN MESLEKTAŞLARINA VEFA

Balı, genel kuruldaki konuşmasında, “Pandeminin en ağır koşullarında, insanların evlerinden çıkmaya korktukları anlarda en ön safta hastasına verdiği hizmetin niteliğine ve eczacıların ‘en yakın sağlık danışmanı’ sıfatına yakışır şekilde bir an bile görevinin başından ayrılmayan, bu uğurda canından olan tüm meslektaşlarımı bir kez daha selamlıyor, emeklerinin ve özverilerinin karşılarında saygıyla eğiliyorum” dedi. 

İnsanlık geliştikçe teşhis ve tedavi birleştikçe, tüm sağlık çalışanlarının bilgisinin, hiyerarşisinin, uygulamasının değişeceği yeni bir döneme girdiklerine dikkat çeken Balı, şöyle devam etti:

“Bu dönemin ihtiyaçlarını karşılamak için çok daha fazla çalışmamız, çok daha fazla dayanışma içinde olmamız, çok daha hızlı yol kat etmemiz gerekiyor. Bu yolu kat ederken hangi yoldan gittiğimizi bilmezsek, nereye gitmiş olursak olalım, gittiğimiz yere adapte olmak gibi bir şansımız olmaz. Bizler, insanların baş kaygısı olan sağlığın sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. Bizim bu sorumluluğun ne kadarını üstlenebileceğimizi, devletin ve sosyal sigorta şirketlerinin hastanın sorumluluğunu ne kadar üstleneceği belirliyor. Devletin ya da sosyal sigorta şirketlerinin hastanın sorumluluğunun ne kadarını üstleneceğini ise o devletin ekonomik durumu ve siyasal pozisyonu belirliyor. 1970'lerin herkes için sağlık isteyen sosyal devletlerinin yerini cepten ödemeler, tamamlayıcı sigortalar, yaygın ama dar kapsamlı hizmetler aldı. Bu, bütün dünyada yaşanan bir dönüşüm.

“SADECE SAĞLIK DEĞİL TÜM HİZMET SEKTÖRÜ PARALI HALE GETİRİLİYOR”

Hepimiz biliyoruz nedenini: Çünkü insanlık yaşlanıyor, çünkü sadece sağlık değil tüm hizmet sektörü paralı hale getiriliyor, çünkü tedavi ve ilaç masrafları artıyor. Bu noktada hükümetler bir tercih yapıyorlar; bu, ‘Bazıları için daha fazla sağlık’ oluyor. İlaç sektörü gelişmiş olan Hindistan ve Brezilya AIDS ilaçlarını ‘insanlığın malı’ olarak yeniden patentlerken bazı ülkeler ağrı kesici bile üretemiyor. Dünyaysa onlara elinde kalan ilaçları satma gayretinde. Sahte kemoterapi ilaçlarının üretildiği ve satıldığı, acımasız, barbar bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın bir tarafında iki yıl içinde Mars’a turist götürmeyi hedefleyen ülkeler, diğer tarafında müziği yasaklayan, kadınlara güneşi yasaklayan ülkeler var. Bu skalada nerede olacağız? Muasır medeniyetin peşinden mi koşacağız, oturduğumuz yerden dünyayı mı izleyeceğiz? Bu karar hepimizin. Ya özgür bir dünya arayışımızı sürdüreceğiz, ya da karanlığa gömüleceğiz. Bundan yaklaşık 100 yıl önce başlayan özgürleşme ve muasır medeniyet mücadelemizin sorumluluğunu bir an bile unutmamamız gerekiyor.”