MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cem Sultan Ermiş, "19 Aralık 1978 günü başlayıp tam bir hafta süren ve insanlık tarihinin en kara günlerinden biri olarak tarihe geçen Maraş Katliamının 44. yılında katledilen canlarımızı bir kez daha anıyor ve anıları önünde saygı ile eğiliyoruz" dedi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Samsun şubesi bugün dernek binası ve Cemevi önünde Maraş katliamının yıl dönümü sebebiyle açıklamalarda bulundu. Açıklamaya CHP Samsun Milletvekilleri, siyasi partiler, dernekleri ve sendikalar katıldı.

"DEVLET, LEGAL VE İLLEGAL BİRİMLERİ İLE MARAŞ KATLİAMINA KATKI SUNMUŞTUR"

Cem Sultan Ermiş açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Resmi rakamlara göre 120, gerçekte ise çok daha fazla insanın korkunç yöntemlerle katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı, binlerce insanın toprağını terk etmek zorunda kaldığı Maraş katliamı bir Alevi katliamıdır ve hala Türkiye'nin kara kutusu olma özelliğini korumaktadır. Maraş Katliamının üzerinden 44 yıl geçti. Yaşanan bu katliam, basit bir Alevi-Sünni düşmanlığı ile açıklanamayacak kadar ciddi nedenleri ve derin sonuçları olan bir katliamdır. Maraş Katliamı noktasına, virgülüne kadar hesaplanmış, planlı ve örgütlü bir saldırıydı. Katliamın her bir evresi ve olası sonuçları en ince ayrıntılarına kadar hesaplanmış ve özel harp dairesi ile devlet içinde yuvalanmış çetelerin bizzat rol oynadığı bir katliamdır. 7- 8 gün süren katliam süresince devlet hiçbir müdahalede bulunmamış ve adeta birçok legal ve illegal birimleri ile katliama katkı sunmuştur.  Bütün bunlara rağmen 44 yıl boyunca katliamın arkasındaki güçler ve katliam sırasında bizzat rol oynayan kurum ve tetikçiler açığa çıkarılmamış ve katliam tüm yönleri ile aydınlatılmamıştır. Tersine birçok sorumlu ve tetikçiye devlet kademelerinde çeşitli görevler verilmiş veya siyasette yükselip, milletvekili yapılarak ödüllendirilmişlerdir.

"MARAŞ KATLİAMI TOPLUMSAL BİR TRAVMADIR"

Maraş Katliamı, bugünkü Türkiye’nin yollarını döşeyen, yaşanılan her türlü sosyo ekonomik, siyasal meselenin tam da sonuçlarından biri olan tarihin en korkunç katliamlarından birisidir. 12 Eylül 1980 Askeri Faşist cuntasının iş başına getirilmesi ve dolayısı ile 24 Ocak ekonomik Kararlarının herhangi bir muhalefete takılmadan hayata geçirilmesi için planlanmış bir Alevi Katliamıdır. Dolayısı ile 12 Eylül’ün en önemli sonuçlarından biri olan bugünkü AKP iktidarının da dolaylı sebeplerinden birisi olmuştur. Maraş Katliamı milyonlarca insanı mağdur eden, binlerce insanın katledilmesine yol açan darbenin öncesinde planlanan bu katliam, yaşadığımız her derin toplumsal meselenin varlığını borçlu olduğu toplumsal bir travmadır. Maraş Katliamının sorumlularını bilerek ve isteyerek ortaya çıkarmayan devlet ve siyasal iktidarlar, Çorum, Sivas, Madımak, Gazi, Gezi, Suruç, Roboski, Cezaevleri, Soma, Amasra ve adını sayamadığımız binlerce katliam ve cinayetin işlenmesine de cesaret vermiştir. Bu saydığımız hiçbir katliamla, faili meçhul cinayetlerle, siyasi suikastlarla hesaplaşılmamıştır. Gelinen aşamada da siyasal iktidarın böyle bir niyeti de yoktur. Hakkını arayanlara ve adalet isteyenlere yönelik, yok etme ve öldürme arzusunun, insanlık dışı bir hırsla devam ettiği topraklarda yaşıyoruz.

"AKAN KANLARIN HESABI SORULANA KADAR HER ALANDA VAR OLACAĞIZ"

Biz Aleviler olarak, Laik, demokratik, özgür bir ülkede herkesin eşit haklarla, eşit koşullarda, barış içinde, birlikte, bir arada yaşama iradesinden ve inadından vazgeçmeyeceğiz.  Bizler demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün, adaletin yeşermesini istediğimiz bu coğrafyada katliamlarla yüzleşmenin şart olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Halkları ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti geçmişiyle, tarihiyle, katliamlarla yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme gerçekleşmeden bu ülkeye demokrasi asla gelmeyecektir. Demokrasinin olmadığı bir yerde, barıştan, özgürlüklerden ve en önemlisi yaşam hakkından ve hatta ekmek ve aştan bahsetmek de mümkün olmayacaktır. Bizler Maraş’ta eşine 'beni sen öldür, onların eline bırakma' diyen Ümmühan Doğan’ı, parçalandıktan sonra kazana atılıp yakılan 14 yaşındaki Ali Tıraş’ı, karnında 8 aylık bebeğiyle katledilen Esma Suna’yı, kendi düğün gününde öldürülen Mehmet Ali’yi, Sivas’a türküleri ve semahlarından başka bir şey götürmedikleri halde yakılarak katledilen otuz üç canımızı, Ankara’da barış istedikleri için katledilen canları da katledenleri de bu katliamlara seyirci kalanları da unutmadık. Katliamlardan hesap sormak yerine katilleri aklayanları ve saklayanları da unutmadık. Akıtılan bunca kanın hesabı sorulana kadar, her alanda var olacağız. Bu ülkedeki farklı inanç ve kültürlere mesafe koymadan, ötekileştirmeden, bu kan gölüne çevrilmiş topraklara barış, eşitlik ve adalet gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Laik ve demokratik Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Maraş Katliamını unutmadık, unutturmayacağız."