İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepki gösteren kadın hukukçular, Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Sözleşmenin bir gecede tek bir kişinin iradesiyle feshedilmesinin kabul edilebilir olmadığını ifade eden kadın hukukçular, "Bu fesih kararı, açıkça taciz, tecavüz, şiddet ve kadın cinayetlerinin önünü açmaktır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepkiler sürüyor. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelen kadın hukukçular da İstanbul Sözleşmesi uygulanana dek mücadelelerini sürdüreceklerini söylediler. Kadınlar, cumartesi günü Kadıköy'de eylemlerine devam edeceklerini bildirdiler. Avukat kadınları temsilen konuşan Çağla Çinili, "Kadınların, LGBT+ların, kız çocuklarının yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi 19 Mart gecesi Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedildi. Bu fesih kararı, açıkça taciz, tecavüz, şiddet ve kadın cinayetlerinin önünü açmaktır. Her türlü şiddetten uzak eşit bir yaşamın inşasını taraflara yükleyen İstanbul sözleşmesi etkin uygulansaydı, erkek şiddeti sonucu kaybettiğimiz birçok kadın aramızda olabilirdi" dedi. "FAİLLERİ CESARETLENDİREN KADIN DÜXŞMANI KARAR VE POLİTİKALARI REDDEDİYORUZ" "Failleri cesaretlendiren, biz kadınların iradesini yok sayan kadın düşmanı karar ve politikaları reddediyoruz. Bu fesih kararını tanımıyoruz" diyen Avukat Çinli, şunları söyledi: "İstanbul Sözleşmesi, bedeli bugüne kadar onlarca kadın, çocuk ve LGBT+ bireylerin canıyla ödenmiş, hukuki bir kazanımdır. Bu ülkede yaşayan insanların hukuk güvenliğini sağlayan, en kısa sürede en etkili yaptırımları hayata geçirerek cinsiyet eksenli ayrımcılığın önünü kesen uluslararası bir metindir. Toplumun yarısından fazlasının hukuk güvenliğini sağlayan bu sözleşmenin bir gece yarısı, tek bir kişinin iradesiyle, bir imza ile tek taraflı olarak feshedilmesi bilinen tüm usul ilkelerine aykırı olduğu gibi, en başta vicdan ve hakkaniyete aykırı bir eylemdir. Kabulü hiçbir surette mümkün değildir." "YILIN ÜÇ AYI BİTMEDEN ANIT SAYAÇ 82 KADININ ÖLÜMÜNÜ GÖSTERİYOR" Basın açıklamasında konuşan bir başka kadın hukukçu ise kararın mevcut ve muhtemel tüm faillerin devlet eliyle suça adeta teşvik edilmesi anlamına geldiğini ifade etti. "Bu karar açıkça şiddetin, tacizin, tecavüzün, cinayetin ve cezasızlığın önünü açmaktır" diyen kadın hukukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yılın üçüncü ayı bitmeden Anit Sayaç (Öldürülen kadınlar için oluşturulan dijital anıt) 82 kadının ölümünü gösteriyor. Bu mağdur lehine çalışacak uygulamaların önü kapatılıyor. Bizler daha fazla ölmemek, daha fazla kaybolmamak, daha fazla şiddete maruz kalmamak için tüm dünyanın gözleri önünde akla, mantığa, hukuk anlayışına sığmayan politikalara karşı her gün bir şeyler yapmak zorunda hissediyoruz. "ANKARA SÖZLEŞMESİ'Nİ VE GİRİŞİMLERİNİ KABUL ETMEYECEĞİZ" Feshettiklerini zannettikleri İstanbul Sözleşmesi yerine kendilerince kadınları, çocukları, LGBTI+ları kapsayacak heteroseksist ve muhafazakar aileyi ve toplumu inşa edecekleri, makbul kadını meşrulaştıracakları Ankara Sözleşmesi'ni ve girişimlerini kabul etmeyeceğiz, tanımayacağız. Mevcudiyetimizi, korunmaya değer her çeşit haklarımızı, irademizi, onurumuzu hiçe sayarak, üstelik hukuka aykırı olarak alınan fesih kararını asla tanımıyoruz. İstanbul Sözleşmesi gerektiği gibi uygulanana, erkek şiddeti son bulana kadar mücadelemiz devam edecek. Sizin değil bizim kararımız demekten, haklarımızı, hayatlarımızı savunmaktan vazgeçmiyoruz. Kadın düşmanı devlete karşı yaşasın kadın dayanışmamız."