Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir Şehir Hastanesi ve bağlantı yolları açılış törenine katıldı. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"HASTANE YAPINCA ULAŞIM ŞART"

"Açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz 2 bin 60 yataklı İzmir Şehir Hastanemizin ve bağlantı yollarının ülkemize, şehrimize, İzmirlilere hayırlı olmasını diliyorum. 528 bin metrekareyi bulan kapalı alanı, yüksek yatak kapasitesi, yoğun bakımları, ameliyathaneleri, kapalı açık otoparkları ve diğer birimleriyle gerçekten güzel İzmirimize yakışır bir eser oldu.

Buranın yollarıyla alakalı tabii 'Acaba yollarını kim yaptı' diye de sorarsınız, değil mi? Kim yapması lazım? Büyükşehir Belediyesi'nin yapması lazım. Peki Büyükşehir Belediyesi buranın altyapı olarak yollarını yaptı mı? Hayır. Sağ olsun Ulaştırma Bakanlığımız devreye girdi, şu ilk etabı hallettik ama yetmez. İnşallah şimdi buranın yollarıyla alakalı ikinci etabını da yine Ulaştırma Bakanlığımız en güzel şekliyle yapacak ve hastanemize ulaşım daha da kolaylaşacak. Çünkü hastane yapınca ulaşım şart. Hastanemize hızlı, emniyetli ve konforlu bir erişim için inşa ettiğimiz 4 kilometre uzunluğundaki bağlantı yolunu ve kavşağını da bugün hizmete açıyoruz.

"35 BİN SAĞLIK PERSONELİ DAHA ALIYORUZ"

Sağlık dedik, şehirlerimizin tamamını binalarıyla, donanımıyla, teçhizatıyla, ambulansıyla, en modern sağlık hizmetlerine kavuşturduk. İzmir'de olduğu gibi pek çok yerde faaliyete geçen şehir hastaneleriyle sağlık hizmetlerini dünya standartlarının üstünde bir seviyeye çıkardık. Yaklaşık 310 bini doktor olmak üzere 1,5 milyona yakın sağlık çalışanıyla bu alandaki insan kaynağımızı güçlendirdik. Önümüzdeki ay kamuya 15 bini hemşire olmak üzere 35 bin sağlık personeli daha alıyoruz. Ülke genelinde 2,5 milyon kişiye evde sağlık hizmeti vererek hizmeti insanımızın ayağına götürdük.

Güvenlik dedik, terör örgütlerinin başını ezerek insanlarımızın huzur içinde hayatını sürdürmesini sağladık. Sınırlarımızın güvenliğini artırarak terörü kaynağında kurutma stratejisine geçtik. Askeriyle, polisiyle, jandarmasıyla, istihbaratıyla Türkiye'yi dünyanın en sorunlu bölgesinin en güvenli ülkesi hâline getirdik.

İnşallah İzmir-Ankara Yüksek Hızlı Tren Hattı'nı da etap etap hizmete alarak bu alandaki çalışmalarımızı taçlandıracağız.

"SOSYAL DESTEK SİSTEMİMİZLE DÜNYANIN ÖRNEK ALDIĞI BİR SEVİYEYE GELDİK"

Sosyal destekler dedik, milli gelirimizden ayırdığımız payı 3 katına çıkartarak devletimizin ülkemizdeki kimsesizlerin kimsesi olduğunu gösterdik. Kimsesiz çocuklardan yaşlılara, engellilerden dul kadınlara kadar tüm dezavantajlı kesimlere sahip çıktık. Bugün ülkemizdeki 4 milyon haneye ve 6,5 milyon çocuğa ulaşan sosyal destek sistemimizle dünyanın örnek aldığı bir seviyeye geldik.

Şehircilik dedik, toplu konutta 1 milyon 314 bin inşaatla insanımızın modern, depreme dayanıklı, huzurlu yuvalara kavuşmasına öncülük ettik. 81 vilayetimize yayılan, hizmete açılmış ve açılışa hazır hâle gelmiş 222 millet bahçesiyle şehirlerimizde yaşayan insanlarımızın hayat kalitesini artırdık. Atık su arıtma, düzenli depolama, hava ve su kalitesi kontrolü sistemleri ile çevreye duyarlı hayat alanları oluşturduk. Yaklaşık 1 milyona yakın konut ve işyerinde kentsel dönüşüm projesi uyguladık.

"BU GÖZLE BAKMASINI İSTİYORUM"

Bölgemizde ve dünyada güç dengelerinin değiştiği, siyasi ve ekonomik krizlerin çatışmaların derinleştiği bir dönemde Türkiye'nin güven ve istikrar iklimini korumaya her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunuyor. Geçtiğimiz 17 seçimin her biri gibi bu seçimi de ülkemizi siyasi açıdan istikrarsızlığa, ekonomik bakımdan çöküşe, sosyal yönden çatışmaya sürüklemenin vesilesi hâline getirmek isteyenler elbette boş durmuyor. Her gün bir yalan, her gün bir fitne, her gün bir başka düzenbazlık ile milletimiz karamsarlık bataklığına itilmeye çalışılıyor. Bu şekilde çalışanların tercihlerini etkileyerek Türkiye'yi yeniden kendi senaryolarındaki konuma çekmenin peşindeler. Emin olun, bu senaryonun tek bir satırı dahi ülkemizin ve milletin hayrına değildir. Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına şöyle bir bölgemize ve dünyaya bakarsanız bu senaryolara tabii olup da huzur ve güven içinde yaşayan hiçbir ülke, hiçbir toplum göremezsiniz.

Türkiye, tıpkı ecdadın, tıpkı Cumhuriyetimizin kurucularının hayal ettiği gibi siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız bir güç hâline gelebildiği için bugün böylesine dik bir duruş sergileyebiliyor. Elbette bu duruşun bir bedeli vardır. Ama istiklalimizden emin olmanın, istikbalimize güvenle bakabilmenin değeri, ödediğimiz bedelden çok daha fazladır. Milletimden son dönemde kamuoyunda dedikodular ve spekülasyonlar üzerinden yürütülen kampanyalara, bir de bu gözle bakmasını istiyorum."