Avukat Hakları Grubu’nun Ankara Barosu Başkanlığı’na aday gösterdiği Avukat Nazlı Didem Moğulkoç, "Ankara Barosu, çoklu baroya karşı olduğunu açıkça belirtti. Evet ama asla yeterli bir duruş sergileyemedi. Meslektaşlardan kopuk, sadece yöneticilerin olduğu bir direniş sergilenmeye çalışıldı. Meslektaşların yanında olduğunu hiçbir durumda hissettirmeyen baro, meslektaşları da kendi yanında görmek istemedi” dedi.

Avukat Hakları Grubu, 3-4 Eylül’de yapılacak olan Ankara Barosu Genel Kurulu’nda baro başkanlığına Nazlı Didem Moğulkoç’u aday gösterdi. Moğulkoç, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"BARO SİYASETİNDE CİNSİYETLER ARASI EŞİT TEMSİL YOK"

“Baro siyasetinde cinsiyetler arası eşit bir temsil olduğunu düşünmüyoruz. Ankara Barosu’nun yarısını kadın avukatlar oluşturuyor. Peki Ankara Barosu tarihinde toplam kaç kadın baro başkanı olmuş? Sadece bir tane. Gerek Ankara Barosu’nda gerekse diğer barolarda kadın avukatların temsili fiilen yok denecek kadar az. Bu ve benzeri eşitsizliklere karşı ekibin duyarlığı oldukça yüksek. Ekip içi bir farkındalık geliştirdik ve öncelikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılığı yıkmak üzere bir kadın aday belirledik.

“ANKARA BAROSU ÇOKLU BAROYA KARŞI YETERLİ BİR DURUŞ SERGİLEYEMEDİ”

Ankara Barosu, çoklu baroya karşı olduğunu açıkça belirtti. Evet ama asla yeterli bir duruş sergileyemedi. Ankara’nın toplanmaya en elverişsiz yerleri direniş için mekan olarak seçildi. Meslektaşlardan kopuk, sadece yöneticilerin olduğu bir direniş sergilenmeye çalışıldı. Öyle ki adliye önünde suç duyurusu için toplanan meslektaşlar yalnız bırakılarak, yöneticiler Meclis önünde meslektaşlardan gelen gücü almadan direnmeyi seçti. Meslektaşların yanında olduğunu hiçbir durumda hissettirmeyen baro, meslektaşları da kendi yanında görmek istemedi. Ankara Barosu’nun direnişte plansız, programsız ve bir B planı olmadığını gördük.

“AVUKATLAR EKONOMİK DARBOĞAZIN İÇİNDE”

Avukatlar, günümüzde ekonomik anlamda çok ciddi bir darboğazın içinde. Bugün avukatlık mesleği bir krizin içerisinde. Bugün işçi avukatlar, itibar ve gelir kaybının yanı sıra iş kaygılarıyla boğuşurken meslek onurunu ve etiğini de düşünüyor ve bunun mücadelesini de veriyorlar. Bu tespitlere göre, işçi avukatlık kriziyle yüzleşerek gerekli düzenlemelerin yapılması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.”