Aydın’nın Karacasu ilçesindeki iki, Denizli’de dört köyünde yaşayan yurttaşlar; Hacıhıdırlar RES ve Mobil Kırma Eleme Tesisi Projesi’ne itiraz ediyor. Proje için verilen “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu gerekli değildir” kararına karşı çıkan yurttaşlar, projenin yapılmaması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulmak üzere itiraz dilekçelerini imzalı olarak toplamayı planlıyor.

Aydın Çevre Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vergili ve siyasiler Aydın’ın Karacasu ilçesinde yurttaşlarla bir araya gelerek onları süreç hakkında bilgilendirdi. Vergili, yurttaşlara toplayacakları dilekçelerle ilgili “Çevre ve Şehircilik Bakanlığına itirazlarımızı bildireceğiz. Bildirdikten sonra ÇED konusunda olumlu kararı verilirse bir ay içerisinde davamızı açacağız. Bir imza kampanyası açıyoruz. Avukatlarımızla görüşeceğiz. Muhtarlarınız, azalarınızın da içinde olduğu bir heyet oluşturacaksınız. Hukuksal anlamda ciddi bir meblağa ihtiyacınız olacak. Bu heyet bu sebeple önemli. Biz AYÇEP olarak her zaman yanınızdayız. Biz bu cennetin yok olmasını istemiyoruz” diye konuştu.

Yenice Muhtarı ve Karacasu Çevre Derneği Başkanı Cavit Paksoy ise şunları söyledi:

“Bugün gelirken gördük ki RES direklerinin olduğu bölgelerde kar yok. Rahmetli Sakıp Sabancı ‘Şirketler kurdum, çok paralar kazandım ama oğlumun ayağına bir ayakkabı giydiremedim’ diyordu. Sabancı ailesine seslenmek isterim. İnsanların sağlığı ile oynamayın. RES’in belki sağlığa etkisi olmayabilir ama sen buradaki eko dengeyi bozuyorsun. Burada kekik balı yetişiyor. Hayvancılık yapılıyor. Yarın bir gün tel örgüleri çevirecekler, yerlerini koruma altına alacaklar. Hayvanı nerede güdeceğiz. Tarımı nerede yapacağız. Halkın katılımı toplantısında sordum projeye kilometrelerce uzaklıktaki tarlalara neden ipotek koydunuz. Bakanlık yetkilisi ‘Haberim yok’ yanıtını verdi. İpotekten haberin yoksa neden bilgilendireceğim diye buraya geldin.”

KÖYLÜ KADINLAR: “DİRENECEĞİZ”
Toplantıya katılan köyün kadın üreticilerden Huriye Dedeoluk, “Vermeyeceğiz arazimizi. Ebemizden dedemizden kalan yerleri vermeyeceğiz. Direneceğiz” dedi. 

Huriye Ekşi ise “Arazilerimizi vermek istemiyoruz. Zarar vereceği için vermek istemiyoruz. Arazimi verirsem çocuklarım aç mı kalsın? Direneceğiz. Bizi öldürürlerse ancak öyle alabilirler. Anamız, babamız bu arazileri sahip çıkalım diye bize bıraktı. Vatanımıza nasıl sahip olmayalım. Havası var, suyu var. Her şeyimiz oradan yetişiyor. Elması, cevizi her şeyi oradan yetişiyor” diye konuştu.

 “DERDİMİZİ ANLATMAK İÇİN 10 BİN KİŞİYLE ANKARA’YA GİDECEĞİZ”
Projeye karşı çıkan yurttaşlardan Halil Yörük, “Ben Ataköy’de doğdum burada öleceğim” diyerek, şunları anlattı:

“Başka yaşanacak yer yok. En güzel arazilerimiz ve içme sularımızı engelleyen bu projeye karşıyız. Sarayköy’ün yedi köyü ve Karacasu’nun beş köyünün su membaının başıdır, patlatmalı taş ocağı açılacak yer. Bu bölgelerde hayatın bitmesi anlamına gelir. Buna karşı olduğumuz için bu toplantıya ön ayak olduk. Sonuna kadar da gideceğiz. Yani yargılansam da tutuklansam da geri dönüş olmayacak. Başka yaşanacak bir memleket yok. 10 bin imzayı toplayacağım gerekirse 10 bin kişiyi Meclis’e götüreceğiz. Nefesim yettiği sürece bu işin peşini bırakmayacağım… Birinci sınıf tarım arazileri nasıl oluyor da şirketlere peşkeş çekiliyor anlamak mümkün değil.”

“VERİMSİZ ARAZİLERE YAPILSIN”
Köylülerden Ümit Söğüt projenin yapılacağı alanın değerli tarım arazisi olduğuna dikkat çekerek, “Burası birinci tarım arazisi. Horsunlu, Pamukören tarafına Sarayköy’e kadar JES’leri koydular. 40 bin dönüm araziye de asfalt yaptılar. Tarım arazisi yerine girerek suç işliyorsun. Şimdi de yaylasına çıkıyorsun. RES yapacağım diyorsun. Kardeşim sen bunu niye tarım arazisinde yapıyorsun. Asfaltı mı yiyeceğiz?” diye sordu.

Söğüt, “Bir savaş oldu unun çuvalı 500 lira oldu işte. Ben nereye buğday ekeceğim. Ukrayna-Rusya savaşıyor, ayçiçeğine iki zam geldi. Biz elimizden geleni yapacağız. Bir iki iş adamının yanındalar mı yoksa bizim yanımızda mı olacaklar, bakacağız. Tarım Bakanı varsa bu ülkenin, tarımla ilgili ziraat odaları başkanları varsa, biz derdimizi anlatacağız. Bizden yanalar mı yok birkaç iş adamının sermayesini arttırmalarından yanalar mı?” dedi.

“TARLALARIMIZA EL KONULMASINI GURURUMUZA YEDİREMİYORUZ”
Yurttaşlardan Süleyman Dedeoluk ise “Biz satılık mıyız yani? Bu projenin olmaması gerekiyor. Önlenmesi gerekiyor. Çiftçilik iklimin müsait olduğu yerlerde yapılır. İklim müsait olacak buğdaya, arpaya, darıya her şeye. Bu şartlar her yerde müsait değil. Tarlalarımıza el konulmasını gururumuza yediremiyoruz, insanlığımıza yediremiyoruz. İnsanlığımdan şüphelenir oldum yani” diye konuştu.