Aydın çok sayıda sendika ve partiyi bünyesinde barındıran Aydın Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri son günlerde ekonomide yaşanan problemleri gündeme taşıdı. AK Parti hükümetinin eleştirildiği açıklamada “Emekten ve halktan yana bir bütçe için omuz omuza… Geçinemiyoruz” pankartı açıldı. Platform üyeleri TBMM gündemine gelmesi beklenen bütçe teklifi ile pazarlıkları süren asgari ücret konusunda da çağrılarda bulundu.

Yapılan açıklamada şunlara yer verildi:

İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz.

Olağanüstü günlerden geçiyoruz. İktidar, emeğe, emekçilere-işçilere, çiftçilere, esnafa, kadınlara, gençlere, halka karşı adeta ekonomik darbe yapıyor. Göz göre göre ve sonucunu bildikleri ekonomik politikalarla emeği ucuzlatıyor, işsizliği, güvencesizliği artırıyor, yaşam koşullarını dayanılmaz hale getiriyor. Döviz kuru sürekli kendi rekorunu kırıyor.

İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz.

Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk.

Enflasyon aldı başını gidiyor. TÜİK’e göre yüzde 19,89, bağımsız araştırmacılara göre yüzde 50 civarındadır.

2021 için geçerli olan yeniden değerleme oranı yüzde 9,11 iken 2022 yılında rekor bir artışla %36,2 yapıldı. Bu zam, cebimizdeki yangının 2022 yılında daha da büyüyeceği, temel yaşam giderlerimizi karşılayamaz hale geleceğimizin habercisidir.

Ücretlerimiz enflasyonun altında ezildi. Maaşlarımız ve alım gücümüzü eridikçe eriyor.

TİS görüşmelerinin bağıtlandığı 22 Ağustos 2021 tarihinde, yani daha 3 ay önce, Merkez Bankası döviz kuruna göre 8.4572 TL olan dolar dün itibariyle 13.3363 TL olmuştur. TL dolar karşısında Ağustos ayından bu yana %48,8 değer kaybetmiştir. Enflasyon artışı da dikkate alındığında yandaş konfederasyonla 2022 yılı için %.5.+ %7, 2023 yılı için %8 + %6 olarak yapılan maaş artışı şimdiden hükmünü yitirmiştir.

Ev kiralayamaz, kiraladığımızı da ödeyemez olduk.

Bin bir emekle büyüttüğümüz gençler barınacak yurt bulamıyor.

Ucuz işgücü kaynağı görülen kadınlara yönelik şiddet kadın kırımı boyutuna ulaştı.

Patronlar istediği zaman keyfi olarak işten çıkarıyor, iktidar sorgusuz sualsiz ihraç ediyor!

Görüleceği üzere, sadece siyasi ve ekonomik kriz değil aynı zamanda hukuk ve adalet kriziyle de karşı karşıyayız. Adalete olan güven tarihin en dip noktalarında seyrediyor. Yandaş medya dahi bu gerçekliği artık gizleyemiyor.

Üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan iktidar baskısı altındaki yargıda ağırlıklı olarak iktidarın ihtiyaçlarına göre kararlar çıkıyor, istisna düzeyinde çıkan kararlar ise hayata geçirilmiyor.

Barış Akademisyenlerine ilişkin AYM’nin ve sonrasında ağır ceza mahkemelerinin beraat kararlarının OHAL komisyonu tarafından ciddiye alınmaması ve başvuruların reddedilmesi bunun somut örneklerindendir.

Keyfiyet ve hukuksuzluk tüm kurumlara sirayet ederek bir yönetim biçimi haline gelmiştir.

İktidar bir yandan istihdam yaratacak yatırımlar yapmıyor, bir yandan çalışanların da işsiz kalmasına yol açacak politikaları hayata geçiriyor.

İşsizlik aldı başını gidiyor. İşsizlerin sayısı 10 milyona yaklaştı. Gençler ve kadınlarda işsizlik oranı daha fazla.

İşsiz kalanlar ise İşsizlik Sigortası Fonundan işsizlik parasını alamıyorlar. Çünkü fondaki paralar sürekli patronlara aktarılıyor. 2017-2021 yılları arasında Fon’dan işverenlere doğrudan aktarılan destek ve teşvikler, yine işverenlere eğitim programları için ayrılan 10 milyar TL eklendiğinde 62 milyar TL’yi geçiyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışmıştır. Yani 2020 verilerine göre 15 milyon 203 bin 423 kayıtlı çalışan işçiden 6 milyon 390 bin 19’u açlık sınırının altındaki asgari ücretle çalışmıştır.

9 milyonu aşkın yaşlılık aylığı alan emekli ile 4 milyon civarındaki hak sahibi emekliler de açlık sınırında yaşıyorlar.

Görüldüğü ve yaşandığı üzere nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında açlık sınırının çok yakınında yaşam mücadelesi veriyorlar!

Bildiğiniz üzere Asgari Ücret Komisyonu 1 Aralık’ta, yani dün toplandı. Bu görüşmelerden açlık sınırında yaşayan milyonlar için insan onuruna yaraşır bir ücretin belirlenip belirlenmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.

Mesele kaynak olmaması değil, iktidarın ve sermayenin tercihleridir.

Bize olmayan kaynaklar, silahlanmaya, savaşa gidiyor. O nedenle, barış hepimizin acil talebidir. Ve barış hemen şimdi diyoruz!

Bize olmayan kaynaklar hazine garantili kamu özel işbirliği (KÖİ) KOİ projeleri aracılığıyla yandaş müteahhitlere gidiyor!

Bize olmayan kaynaklar TÜGVA, TÜRGEV, ENSAR, İLİM YAYMA CEMİYETİ gibi vakıflara ve cemaatlere gidiyor!

Bize bir maaş bile çok görülürken, kaynaklar birkaç maaş birden alan iktidarın bürokratlarına, eşe-dosta gidiyor!

Bizler fakirleşirken onlar zenginliklerine zenginlik katıyorlar.

Bir avuç azınlık dışında artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Nefes alamaz hale geldik. Bıçak kemiğe dayandı. Toplumsal öfke ve tepki giderek büyüyor.

Bakınız son günlerde tüm illerde çeşitli protestolar gelişmeye başladı ve iktidar ciddi şekilde ürktü.

Ne zaman iktidarı kaybetme korkusu yaşasalar hemen baskıya, algı operasyonlarına, gündem saptırmalarına, kutuplaşma yaratacak politikalara başvuruyorlar.

Krize karşı yapılmak istenen birçok eylem ve etkinlik ya yasaklanıyor ya da kitleselleşmesinin önüne geçmek için her türlü yola başvuruyorlar.

Ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler ama “istifa” sesini duymak bile istemiyorlar. Dünyada olmayan bir şey icat ederek “hükümet istifa” demeyi suç kategorisine eklediler. Alın size yeni bir katalog suç! Tüm protesto gösterilerinde ne zaman “hükümet istifa” sloganı atılsa müdahale ediyorlar, gözaltına alıyorlar!

Bizler de buradan, Aydın yerelinden bu vesile ile bir kez daha söyleyelim, baskılara boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Krizi bizler yaratmadık, faturasını da bizler ödemeyeceğiz. İktidar derhal istifa etmeli, erken seçim kararı almalıdır.

Bizler bunu sadece Aydın yerelinde değil, Türkiye’nin dört bir tarafında krizden etkilenen tüm kesimlerin seslerini duyurmasını ve taleplerini dile getirmesini için hep birlikte( kamu emekçilerine, işçilere, işsizlere, güvencesiz çalışanlara, kadınlara, emeklilere, esnaflara, gençlere,) “geçinemiyoruz” diyen tüm kesimlere seslenmek istiyoruz:

Bizler “Geçinemiyoruz! İnsanca Yaşam, Emekten ve Halktan Yana Bütçe İçin Omuz Omuza” şiarıyla herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz!