DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, İrfan Fidan'ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesine, "Fidan'ın Yargıtay'da cübbe dahi giymeden seçimlerden ilk sırada çıkması Yargıtay ve hukuk sistemi için ciddi bir utançtır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığını da ciddi biçimde şüpheye düşürmüştür" diye tepki gösterdi. 

Yeneroğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında "Anayasa Mahkemesi'ne Üye Seçimi ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nda Değişiklik Öngören Kanun Teklifi"ni eleştirdi. Yeneroğlu, "Demokrasiyi ve TBMM'yi işlevsizleştirme mekanizması olarak kullanılan torba kanun, millet tarafından seçilmiş vekillerin yasama faaliyetlerindeki etkinliğini yok etmektedir" diye konuştu.

Yeneroğlu, özetle şunları söyledi:

"CİDDİ BİR UTANÇ: Geçtiğimiz hafta Barış Akademisyenleri, Enis Berberoğlu, Ahmet Altan, Osman Kavala gibi önemli soruşturmaların baş aktörlerinden İrfan Fidan'ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesine tanıklık ettik. Sayın Fidan'ın Yargıtay'da cübbe dahi giymeden seçimlerden ilk sırada çıkması Yargıtay ve hukuk sistemi için ciddi bir utançtır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığını da ciddi biçimde şüpheye düşürmüştür. Prof. Dr. Sayın Kemal Gözler'in geçtiğimiz günlerde vurguladığı üzere 'Yargıtay'dan Anayasa Mahkemesine seçilen 44 üyenin Yargıtay'daki görev süresi ortalama dokuz yıldır. İrfan Fidan'ın ise Anayasa Mahkemesi üyeliğine Yargitay tarafından aday gösterilebilmesi için Yargıtay'da yirmi günden az bir süre görev yapması yeterli' olmuştur.

ÜLKENİN İTİBARI: Ülkede ayaklar altına alınan hukuk devletine az veya çok bir şekilde sahip çıkmaya çalışan Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığı da ciddi tehdit altında bırakılmıştır. Ancak bu atamayı yapanlar, Anayasa Mahkemesi'ne ve ülkenin itibarına nasıl zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Çünkü Mahkeme, AİHM için etkili iç hukuk yolu konumunu kaybedebilir. Sonrasında istediğiniz kadar hukuk reformu diye kapı kapı dolaşın. Ne fayda...

BİR ZİHNİYET MESELESİ: Teknolojide modern dünyayı yakalayabilmek; üniversitelerin, gençlerin ve teknoloji şirketlerinin iş birliğini sağlamak, her şeyden önce bir zihniyet meselesidir. Türkiye'nin en iyi üniversitelerine kayyum atar gibi rektör atayan bir zihniyetin teknolojik gelişmişlik konusundaki yaklaşımı da elbette sorunludur. Özetle, teknoloji bölgeleri kurup, kimseye danışmadan, farklı düşünceleri dinlemeden kanunlar hazırlayıp, birtakım teşvikler açıklamakla bir ülkenin teknolojisi gelişmez.

DENETİM YAPISI ZAYIFLATILMAKTA: Söz konusu kanun teklifi ile 8 farklı kanun değiştirilmektedir. İstisna olarak uygulanması gerekirken olağanlaşan bu usule artık son verilmelidir. Demokrasiyi ve TBMM'yi işlevsizleştirme mekanizması olarak kullanılan torba kanun, millet tarafından seçilmiş vekillerin yasama faaliyetlerindeki etkinliğini yok etmektedir. Ayrıca konunun taraflarının yasama çalışmalarına katılımını zorlaştırarak, bizlerin etkili bir denetim yapması da zayıflatılmaktadır."