Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İnsan Hakları Eylem Planı açıklamasını “itirafname” olarak yorumladı. Özcan, "Meğer o açıklanan plan için bir buçuk yıldır gece gündüz çalışıyorlarmış!! Güler misiniz ağlar mısınız?! Tam 5 çalıştay, 53 toplantı yapmış beyefendiler. Tam bir kara-mizah. Beyefendiler onlarca kez toplanıp dağılırken ülke daha da yaşanmaz hale geldi. Ülkeyi bu hale getirmek için bunca çalıştaya toplantıya ne gerek vardı? Sorsalardı anlatırdık! Çığlıklara kulak verip eldeki hukuk sistemine uysalardı, inanın bu kadar yorulmazlardı!" dedi.

Özcan, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Fezlekeler ve parti kapatma tartışmaları üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklenen Özcan, "3 ay önce 'reform' diyordunuz. 3 ay sonra dokunulmazlıklara göz dikiyor, bir partinin içini boşaltmaya çalışıyorsunuz! Atadığınız kayyumlar yetmiyormuş gibi, şimdi de Kürt seçmenle iyiden iyiye inatlaşıyorsunuz. Bir yandan yabancı yatırımcıyı çekmek için paketler hazırlıyorsunuz. Diğer yandan hukuku tırpanlamak için elinizden geleni yapıyorsunuz" diye konuştu.

Özcan'ın açıklamaları satır başları ile şöyle:

CUMHURBAŞKANI ‘İNADINA RANT’ DİYOR: Sayın Cumhurbaşkanı şimdi de çıkmış 'İnadına Kanal İstanbul' diyor. Yani 'inadına gerginlik', 'inadına rant' diyor. Artık sürekli gerginlik yaratan bu inat siyasetini lütfen bırakın Sayın Cumhurbaşkanı. ‘İnadına Kanal İstanbul’ diyeceğinize inadına esnaf deyin. İnadına üretim deyin; inadına çiftçinin yüzünü güldürün mesela.

HUKUKU TIRPANLAMAK İÇİN ELİNİZDEN GELENİ YAPIYORSUNUZ: Sayın Cumhurbaşkanı hepsinden önemlisi ve önceliklisi artık kendinizle inatlaşmayı bırakın! 3 ay önce 'reform' diyordunuz. 3 ay sonra dokunulmazlıklara göz dikiyor, bir partinin içini boşaltmaya çalışıyorsunuz! Atadığınız kayyumlar yetmiyormuş gibi, şimdi de Kürt seçmenle iyiden iyiye inatlaşıyorsunuz. Bir yandan yabancı yatırımcıyı çekmek için paketler hazırlıyorsunuz. Diğer yandan hukuku tırpanlamak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

KARA MİZAH: Peki, şimdi bizler nasıl inanacağız o bildiride ilan edilen mesajlara, insan hakları eylem planınıza? 'Yahu siz yoksa umutlandınız mı?' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklısınız. Biz de zaten o açıklamaları bir itirafname olarak algıladık. Zira insan hakları aynı zamanda bütüncül bir sistem meselesidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle isteseniz de o seviyeyi yakalayamazsınız. Ama işte bir de mağdurlar tarafından bakın meseleye. Göstermelik de olsa bazı açılımlar olur diye umutlananların gözünden okuyun meseleyi. Umut fakirin ekmeği değil midir? Maalesef ülkeyi bu hale getirdiler! Meğer o açıklanan plan için bir buçuk yıldır gece gündüz çalışıyorlarmış !!Güler misiniz ağlar mısınız ?! Tam 5 çalıştay, 53 toplantı yapmış beyefendiler. Tam bir kara-mizah. Beyefendiler onlarca kez toplanıp dağılırken ülke daha da yaşanmaz hale geldi. Ülkeyi bu hale getirmek için bunca çalıştaya toplantıya ne gerek vardı? Sorsalardı anlatırdık! Çığlıklara kulak verip eldeki hukuk sistemine uysalardı inanın bu kadar yorulmazlardı!

SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI: Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı 'Normalleşme' Planını hep birlikte dinledik. Adı normalleşme ama kendisi arapsaçı adeta. Başından bu yana, bir türlü gömlek üzerimize oturmuyor. Yanlış iliklenen düğmelerin ceremesini çekmeye devam ediyoruz.  Her zaman söylediğimiz gibi, en önemli sorunumuz güven unsuru! Lebalep kongrelerin en büyük zararı, sadece arkasından gelebilecek muhtemel virüs yayılımı değil; mevcut sisteme olan güveni ve inandırıcılığı da zedelemesidir. Şimdi de memleket adeta, Lebalep parti kongrelerinden 'sürü bağışıklığı'na geçmekte.