Tamer Arda ERŞİN

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, ikale sözleşmesinin (tarafların anlaşarak iş ilişkisini sonlandırması) ardından işe iadesini isteyen işçiyle ilgili emsal bir karara imza attı. Mahkeme, sözleşme sırasında işçinin iradesinin zedelendiğini belirterek işe iadesine karar verirken, ikale sözleşmesini “Çoğu durumda işçi aleyhindeki sonuçları, bir okuyuşta ancak uzman bir hukukçu tarafından kavranabilir” diye yorumladı. İşçinin avukatı Elif Şahin Taşkın, “İşçi ikale yönünde iradesinin sakatlandığını ispat ettiği ve işveren de aksini ispatlayamadığı için işe iade talebi kabul edildi” dedi.

Bursa’da yaşayan Engin Gül, yaklaşık 10 yıldır bir şirkette iletişim operatörü olarak çalışıyordu. İşveren “Çalışan bağlılığı anketi” düzenledi. Gül’ün çalıştığı bölgede anketin sonuçları düşük çıktı. 2018 yılında Gül’ün yöneticisinin de olduğu bir toplantıda, anketin düşük çıkmasına neden olan bir çalışanın ismi talep edildi. Çalışanlara verilen performans notunda Gül’ün notu daha önce yüksek olmasına rağmen söz konusu toplantının ardından yapılan toplantının ardından notu düşürüldü. İşveren Gül’ü görüşmeye çağırdı ve ikale sözleşmesi imzalayarak işten ayrılmasını istedi.

Gül’ün iddiasına göre işveren ikale sözleşmesini imzalamaması halinde tazminatlarını alamayacağı yönünde tehditte bulundu. Gül bu tehdidin üzerine sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldı.

Gül, ikale sözleşmesiyle işine son verilmesinin ardından Bursa 9. İş Mahkemesi’nde dava açarak, işe iadesini istedi. Dava dilekçesinde, ikale sözleşmesini iradesi sakatlanarak imzalamak zorunda kaldığını belirterek, “46 yaşında kıdemli bir çalışanım. Aileme bakmakla yükümlüyüm. İşim gereği almış olduğum maaş piyasaya göre oldukça iyi seviyede. Bu koşullar altında davacının ikale sözleşmesi yapma irademin olduğunu söylemesi hayatın olağan akışına aykırı. Ayrıca sözde ikale sözleşmesi ile ek menfaat olarak 2,5 aylık ücrete karşılık gelen bir ödeme yapıldı” dedi. Ünal, işe iadesinin yanında 4 aylık ücreti, sosyal haklarını ve işe başlatılmaması halinde 8 aylık brüt ücreti tutarında tazminat ödenmesini istedi.

İşveren ise Gül’e ihbar, kıdem tazminatları ve ikale sözleşmesini imzaladığı için toplamda 167 bin 920 lira 45 kuruş ödendiğini savunarak, “Yargıtay kararlarında ikale ile sona eren iş sözleşmelerinden sonra işe iade davası açılamayacağı açık” savunmasıyla davanın reddini talep etti.

Bursa 9. İş Mahkemesi, Gül’ün işe iadesini kabul ederek, işe başlatılmaması halinde 5 aylık ve karar kesinleşinceye kadar çalışmadığı süreler için de 4 aylık brüt ücretinin ödenmesine karar verdi.

İşveren ilk derece mahkemesinin işe iade kararını istinafa taşıdı. İşveren, Gül’e ikale için 46 bin 800 lira ödendiğini belirtti.

'BİR OKUYUŞTA ANCAK UZMAN HUKUKÇU OKUYUP, KAVRAYABİLİR'

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, işverenin istinaf başvurusunu oy birliği ile esastan reddetti. Daire kararının gerekçesinde, “İşverenin kendi menfaatlerini temin eden genel işlem koşullarını içeren tip sözleşmeler, çoğu durumda işçi aleyhindeki sonuçları, bir okuyuşta, ancak uzman bir hukukçu tarafından kavranabilir. Dolayısıyla bu tip metinleri imzalayan işçiler, imza anında bunun kendileri hakkında ortaya çıkarabileceği sonuçların farkında değillerdir… Davacının iradesi fesada uğratılarak ikale sözleşmesini imzalandığı anlaşılmakla sözleşmenin geçersiz olduğu sabittir” denildi.

‘İŞÇİ İRADESİNİN SAKATLANDIĞINI İSPATLADI’

İşçini avukatı Elif Şahin Taşkın, ANKA’ya yaptığı değerlendirmede, kararın işçi ve işveren açısından önemli olduğuna dikkat çekerek, “Eğer ikale, usulüne uygun yapılırsa iki taraf el sıkışarak iş sözleşmesini sona erdirir. Önemli olan ikalenin gereken şartları taşıyor olmasıdır. Bursa’daki davada işçiye ikalenin zorla imzalattırıldığı iddia ediliyor. İşçi ikale yönünde iradesinin sakatlandığını ispat ettiği ve işveren de aksini ispatlayamadığı için işe iade talebi kabul edildi” diye konuştu.

‘ÖNEMLİ OLAN TARAFLARIN İRADESİNİ SAKATLANMAMASI’

Taşkın, iş sözleşmesi gibi ikalede de iki tarafın eşit şartlarda irade beyan etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Doğru uyguladığı taktirde işçi ve işveren açsından müthiş bir yöntem. Ama önemli olan o yöntemi tarafların iradesini sakatlamadan ve Yargıtay’ın içtihatlarla belirlediği ilkeleri değerlendirerek, ikale sözleşmesi imzalamak” dedi.

‘İŞÇİNİN ZAYIF YÖNLERİNİ BİLEN İNSAN KAYNAKLARIYLA BELİRLENECEK BİR GÖRÜŞME’

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, ayrıca ikale sözleşmesini yapılacağı yerin, zamanın ve koşulların da işveren lehine olmasını işçinin iradesini sarstığını ifade ederek, özetle şunları belirtti:

“İşverence günün herhangi bir saatinde işyeri personel bürosuna çağrılan ve belirsiz bir süre kimseyle konuşmaksızın bekletilen işçi, ne şekilde bir atmosferde geçeceği, bu konuda daha önceden hazırlanmış ve ilgili işçinin zayıf yönlerini bilen insan kaynakları personelince belirlenecek bir görüşmede, pazarlık eden değil, işverence dikte edilmeye çalışılan şartlara tepki gösteren taraf olacaktır.

‘KOLAYCA ‘HAYIR’ DİYEBİLMESİ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI’

İşverenin yönetim hakkı ve dolayısıyla bu kapsamda vereceği talimatlar, işin görülmesi ve işçinin işyerindeki davranışlarıyla sınırlı ve dürüstlük kuralına uygun olması gerekmekle birlikte, iş ilişkisinin devamında yönetim hakkı uyarınca verilen talimatlarla ortaya çıkan hiyerarşik düzen, ikale görüşmelerinde işçi üzerinde hiç kuşkusuz etkili olacaktır. Ortaya konulmaya çalışıldığı gibi bir atmosferde geçen ikale görüşmesinde, işçinin hukuken haklı olmakla birlikte, fiiliyatta işverene kolayca hayır diyebilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Diğer yandan feshe karşı koruma hükümlerinin, ikale görüşmelerinde işçi açısından pazarlık gücünde bir denge sağlayacağı söylenemez.

‘İŞTEN ÇIKARMAYA KARAR VEREN İŞVEREN HER HALÜKARDA AMACINA ULAŞIR’

… Ekonomik varlığının güvencesi olan işini kaybetme riski ile karşı karşıya kalan işçinin, içinde bulunduğu ruh hali itibariyle ikale görüşmesinde işveren ile eşdeğer ya da yakın bir pazarlık gücüne sahip olduğu söylenemez. Çünkü iş güvencesi hükümlerinin, işini yüzde yüz güvence altına almadığını ve işten çıkarmaya karar veren bir işverenin ilave tazminat ile her halükarda bu amacına ulaşabileceğini bilen bir işçinin, adeta ekonomik geleceğinin pazarlık konusu olduğu ikale görüşmesinde, gerçek iradesine göre hareket etmesi, işverene kolayca hayır diyebilmesi güçtür.”