Sağlık emekçilerinin "Yaşam Hakkımızdan Vazgeçmiyoruz, Ölümleri Durdurun" demek için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önüne gitmeleri polis tarafından engellendi. Sert müdahaleye direnen sağlıkçılar, Çemberlitaş'ta yapabildikleri açıklamada, "Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır" dedi.

Çemberlitaş tramvay durağında buluşarak, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürümek isteyen sağlıkçıların önü polis tarafından kesildi. Sağlık emekçilerinin İl Sağlık Müdürlüğü'ne yürümelerine izin verilmedi. Sert müdahalenin gerekçesi ise Fatih Kaymakamlığı'nın pandemi gerekçeli yasak kararı oldu.

Sağlıkçılar, bütün engellemelere rağmen Çemberlitaş Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirerek, bir kez daha, "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz" dedi. Açıklamaya HDP Milletvekili Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı İstanbul milletvekili Erkan Baş, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros ve çok sayıda sağlık çalışanı katıldı.

"Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, Ölümleri durdurun" pankartı açan sağlık emekçileri, "Salgını değil algıyı yönetiyorlar", "AKP sağlığa zararlıdır", "Hastanelerimiz lebalep doldu" dövizlerini taşıdı.

"TEDBİRLER PAKETİ HALKI OYALAMA PAKETİ"

Ortak açıklamayı İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç okudu. Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemlerin iktidarın pandemi sürecine dönük bilim dışı bir anlayışın ürünü olduğunu aktaran Kılıç, "Alındığı söylenen önlemler, ölümleri durdurmayacak, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir. Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün ortalama bir ilimizin nüfusu kadar yurttaşımızı hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir" dedi.

"AŞI UMUDU TACİRLİĞİ YAPARAK İNSANLARI OYALIYORLAR"

"Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar" diyen Kılıç, şunları söyledi:

"Aşı umudu tacirliği yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da “Maske, Mesafe, Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar. Bir yıldır her zaman olduğu gibi mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık. Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik, randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı.”

"YETER, BİN DEFA YETER, BU ÇIĞLIK HEPİMİZİN"

Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Covid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yaptığını aktaran Kılıç, şunları söyledi:

"Günlük vaka sayıları 60 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 250’yi aştı. Hastanelerimiz Covid-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece Covid-19 hastaları değil, Covid-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar. Veteriner hekimler aşılamada öncelikli gruba alınmamıştır. Bu durum sağlık meslek grubunda bulunan veteriner hekimler için incitici olmuştur. 

Yeter! Bin defa yeter! Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin! Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin." 

"AVM, FABRİKA, ATÖLYE GİBİ GİBİ KAPALI ALANLAR DERHAL KAPATILMALI"

TTB olarak iktidarı bir kere daha uyardıklarını söyleyen Kılıç, "Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz" diyerek taleplerini bir kez daha şöyle yineledi:

"Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.

Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.

Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.

Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurt dışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.

Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.

Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir."