14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde seçmenlerin yaklaşık yüzde 11’i sandığa gitmedi. İkinci tura kalan cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki oy farkının yaklaşık 2,5 milyon olması nedeniyle sandığa gitmeyenlerin ikinci turda ne yapacakları büyük önem taşıyor. Bu nedenle siyasi partiler, sandığa gitmeyen seçmeni ikna etmeye çalışıyor. 

Ankara’ya 150 kilometre uzaklıktaki Şereflikoçhisar’da tarlalardaki çalışan mevsimlik tarım işçilerinin büyük bölümü de seçimin ilk turunda memleketleri Şanlıurfa’ya gidip oy kullanamadı.

10 yıldır soğan tarlalarında çalışan 47 yaşındaki Zeynep Köse, 10 çocuğundan sadece birini okutabildiğini, 300 TL yevmiye ile geçinemediğini, Şanlıurfa’ya bir yıldır dönemediğini belirterek, içinde bulundukları koşulları ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı:

“10 ÇOCUKLA NASIL YETİŞEYİM”

“Geçim şartları zor olduğu için bu sene hiç dönmedim. Kış ayında da burada çalıştım. 10 çocukla ben nasıl yetişeyim? Okula giden vardı, onları da okuldan çıkardım. Üç çocuğum şimdi evde tek başına; aç mı, susuz mu Allah bilir. Önce çadırda yaşıyorduk. Şimdi zor olduğu için kirada oturuyoruz. Aldığımız yevmiye 300 TL. Kiraya mı vereceğim, suya mı vereceğim, doğal gaza mı vereceğim? 5 kilo yağ aldın mı 150 TL. 50 kilo un aldın mı 500 TL. 50 kilo şeker aldığında bin TL. Ben, bu parayla neyi geçindiriyorum? Çocuklarım okumadılar; 4. Sınıfa, 6. sınıfa kadar gittiler, okuldan çıkardım ben. Benim oğlum bana diyor ki ‘Anne, sen niye beni okutmadın’. 10 çocuktan sadece bir tanesini okuttum. Gücüm yok, hangi parayla okutayım? 6 ay böyle tarlada, güneşin altında soğuk yemek… Sabah erkenden kalkıp yola düşüyoruz. Karanlıkta gelip karanlıkta gidiyoruz. İki çocuğumu da tarlanın içinde büyüttüm. Hayatımız böyle geçti. Yaşım 47’ye gelmiş, bir şey anlamadık hayatımızdan. Şimdi 10 kişi çalışsak da 5 kişi çalışsak da yetmiyor. Tam bir senedir evimize et girmemiş. Niye? Kilosu 360 TL. Ben, o yevmiye ile neyi alacağım? Çocuklarıma güzel bir eğitim vermem, akşam sıcak bir yemek yapmam gerekiyordu.

“ADALET, HUKUK, DEMOKRASİ OLSUN, BİZ SOĞANLA YETİRİRİZ”

Viranşehir’den gelen tarım işçisi Ali Körpe ise Şanlıurfa’da seçimin birinci turundan sonra tarım işçilerinin çalıştıkları bölgelere döndüğünü belirterek, “Şu anda Güneydoğu’da kimse kalmadı. Manisa, Bursa, Adana… Türkiye’nin her yerine dağıldı. Hiç birisi kullanamayacak. Partiler yol paralarını verirse gidip kullanıp gelebilirler ama… Milyonları bulur. Güneydoğu’nun her şehrinden akın ettiler. Mecburlar çünkü, gelmeseler olmaz. Bu da bu seçimi çok etkiler” diye konuştu.

Ali Körpe, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanımız dedi ki ‘Rizeliler, Ordulular, bir süre işinizi erteleyin’. Herhalde bizim oyumuza ihtiyacı yok, değil mi? İhtiyacı olsaydı bize de derdi, ‘Siz de gitmeyin’. Ben, 10 yıldır bu işi yapıyorum. Yevmiye bizi kurtarmıyor. Aç karına razıyız ama adalet, demokrasi, hukuk olmadığı zaman olmuyor. Biz, bunu istiyoruz. Adalet, hukuk, demokrasi olsun bize yeter. Adalet, hukuk olsun, biz soğanla yetiririz.”

“MUTLAKA DEĞİŞİM OLSUN”

Ahmet Alabaş da Şanlıurfa’yı terk edeli 3 yıl olduğunu söyledi. Çocuklarından bir kısmının Şanlıurfa’da olduğunu, kendisinin kışın Polatlı’daki soğan depolarında çalıştığını belirten Alabaş, 8 çocuğundan sadece bir kızını üniversitede okutabildiğini, ancak onun da kendisinin yanında 300 TL yevmiye ile soğan tarlasında çalıştığını anlattı.

Alabaş, “Geçim zorlaştı, öyle göründüğü gibi sıradan değil. Buradaki gençlerin haline bak. Kimi okulu bırakmış. Akşam 4’e kadar çalışacaklar. Eve yetişene kadar saat 7 olacak. Bu insanların sosyal hakları var, yeme içmeleri var ama her şeyden de mahrum kalıyoruz. Önümüzde bir seçim var. Biz diyoruz ki değişim de olsun, muhakkak değişim olsun” diyor.

Tarım işçilerinin sosyal güvencesi olmadığına dikkat çeken Alabaş, şöyle konuştu:

“Biz de bunun düzelmesini istiyoruz. Yıllardan beri tarım işçileri çok eziliyor. Bu ovaya girin, kiminin parası yok doktora gitmeye, kimi suda boğuluyor ama sahip çıkan yok. Tarım işçisi olduk, cahil mi olduk? Gözümüz görmez mi oldu? Biz de görüyoruz. Kimin saraylarda manda yoğurdu yemesi, Bağdat hurması yemesi… Hayatımda manda yoğurdu görmedim. Ben 58 yaşında bir insanım, bugüne kadar hep böyle yaşadık.”

“BİZİ VATANDAŞ SAYMIYORLAR”

Seçimin ilk turunda kendisi gibi binlerce tarım işçisinin oy kullanamadığını belirten 64 yaşındaki Mustafa Baş, şunları söyledi:

“En önemli bir hakkımız. Oyumuzu kullanamıyoruz. Urfa’ya gidersek… Millet hep fakir, kaza olursa yollarda ölürler. Bize bir hak tanısalar, buraya sandık koysalar, oyumuzu kullansak vatandaş gibi. En büyük arzumuz budur. Zaten yaşantımız göz önünde, ne desek az olur. Seçim kütüklerimizin çoğu Urfa’da. Ben, Hatay Kırıkhan’da oturuyorum. Çok çalıştım, 150’yi aradım, bir milletvekilimiz var onu aradım, ‘Bize bir hak tanıyın, biz de oyumuzu kullanalım’ diye. ‘Mümkün değil’ dedi. Gitse 10 kişi gider. Nereden baksan burada en az 500 kişi var. Bu bölgede böyle 50 grup var. Bizi insan yerine koymuyor. Bizi vatandaş saymıyorlar.”

“BURADAKİ HERKES OY KULLANMADI”

Tarım işçilerin çavuşluğunu yapan Şanlıurfalı Halil Demir ise yaşadıkları sağlıksız koşullardan şöyle dert yanıyor:

“Çadırda kalıyoruz. Karanlıkta yatıyor, karanlıkta kalkıyoruz. Urfa’dan, sadece kendi köyümden 500 kişi geldi. Şereflikoçhisar’ın birçok köyünde 3 bin tarım işçisi var. Oy kullanmak istiyoruz, hürriyetimiz yok. Buradan memleketimiz Urfa’ya gitmek, bin kilometre gidiş-geliş, adam başı 3 bin TL eder. Buradaki herkes oy kullanmadı. Hepsi sıfır. Buradan sesleniyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nde tarım işçileri 1 milyondan fazla. Sadece Urfa’da. Diyarbakır’ı bırak, Mardin’i bırak. 1 milyon küsur, oy kullanmadılar. Hep sıfır. Benim 15 çocuğum var. Hepsini okuldan çıkardık, getirdik.”