ALİ GÜRELİ

Adana’nın Ceyhan ilçesinde 27 Haziran 1998’de meydana gelen deprem ve hayatını kaybeden 145 kişi, bugün anıldı. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi ve Ceyhan Belediyesi tarafından Ceyhan Deprem Anıtı önünde düzenlenen etkinliğe CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin de katıldı.

Depremlerin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Şevkin, ancak 23 yıl önce yaşanan travmayı bir daha yaşamak istemediklerini söyledi. Şevkin, “Önemli olan doğa olayı olan depremin bilim ve tekniği kullanarak afete dönüşmesini engellemektir. 2020 yılında dünyada yaşanan deprem sonuçları buna örnektir. 2020 yılında dünyada yaşanan depremlerde 198 kişi öldü. Bunun 168’i maalesef Türkiye’deki depremlerde hayatını kaybedenler. 168 kişiyi kaybettiğimiz bu depremler üstelik 5,5 ila 6 büyüklüğünde orta şiddette depremlerdi. Bu bizim bilim ve teknikten ne kadar uzak olduğumuzu da göstermektedir. Yapı denetim sistemindeki, kentsel dönüşümdeki yaşanan sorunlar can ve mal kayıplarının önünü almamızı engellemektedir. Deprem önlemleri acilen hayata geçirilmeli, depremler insan eliyle afete dönüştürülmemelidir. Fay Yasasına ilişkin verdiğimiz kanun teklifi yarın Mecliste görüşülecek. Buna ilişkin görüşlerimizi orada aktaracağız. Umarım duyarlı davranılır. Siyaset üstü bir konu olan Fay Yasası kabul edilir" dedi.

"SADECE CANLAR DEĞİL, UMUTLAR, YARINLAR DA KAYBEDİLDİ"

Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem de, Ceyhan depremin ilçe için bir dönüm noktası olduğunu, şehrin kaosa sürüklendiğini, 145 insanın betonlar arasında canını yitirdiğini, çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olduğunu bildirdi. Depremde canlarını kaybedenleri rahmetle andığını ifade eden Başkan Erdem, “Sadece canlar değil umutlar, yarınlar da kaybedildi. İmar düzenlemeleri ve depremle ilgili modern dünyanın tüm imkânlarını kullanarak hasarı en aza indirmek, felaketleri önlemek mümkündür.  Bu doğrultuda belediyelerin ve konuyla ilgili tüm kurum ve kuruluşların ortak hareket etmelidir” diye konuştu.

"20 MİLYON YAPI STOĞUNUN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU DEPREM KUŞAĞINDA"

İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur mühendislik hizmeti almamış yapıların afete yol açtığına dikkati çekti. Aksungur, “İstiyoruz ki güvenli yapı güvenli yaşam tesis edilsin. Önlenemeyen ve zamanı bilinmeyen bir doğa olayı olan depremler, alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler nedeniyle afete dönüşmesin ve insanlar beton yığınları altında canlarını kaybetmesin” ifadelerin kullandı.

Türkiye’de 20 milyon civarında olduğu bilinen yapı stokunun büyük çoğunluğunun deprem kuşaklarında olduğunu vurgulayan Aksungur, şunları söyledi:

“Bu yapıların önemli bir kısmı depreme karşı güvenli binalar değil. Yapılması gereken; bilim, bilgi, deprem yönetmeliği ve mühendislik ilkeleri dikkate alınarak bu yapıların depreme karşı güvenli hale getirilmesi. Bunun sağlanması için rant, çıkar, siyaset hesaplarından uzaklaşılması gerekir.  

“KANAL İSTANBUL PROJESİ ÖRNEĞİ”

İktidarın, rant ve prestij sağlayan projelere yöneldiği, ülke yapı stokunun deprem güvenlikli duruma getirilmesi için çaba harcamadığı da bilinen açık gerçeklerdir. Bu konuda verilebilecek en bariz örneklerden birisi, tüm karşı çıkışlara rağmen inatla başlayacaklarını söyledikleri Kanal İstanbul Projesidir. Deprem tehlikesi ile karşı karşıya bulunan İstanbul’un depreme hazır hale getirilmesi ve binaların güçlendirilmesi için tüm olanakların seferber edilmesi gerekirken ve bunu gerçekleştirmenin maliyeti açıkken, kamu kaynaklarını Kanal İstanbul Projesine yönlendirmek akıl almaz bir durumdur. Bu projeyi gerçekleştirerek İstanbul’u üçe bölmek, olası bir depremde ulaşım sorunları yaratacak, aynı zamanda yeraltı sularına, deniz canlılarına, tarıma zarar verecektir. Projenin zemin göçüklerine yol açma olasılığı da bulunmaktadır. Kuzey Anadolu fay hattına yaklaşık 15 kilometre mesafede olması da unutulmamalıdır. Ayrıca bir kişinin hayali ile ülke coğrafyası değiştirilemez.”