İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün faaliyet raporlarının görüşüldüğü Meclis toplantısında göreve seçildiği 31 Mart 2019’dan bugüne yapılan çalışmaları anlattı. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yakışan bir İzmir tesis etmenin kararlığını taşıdığını belirten Soyer, “Toplum bizden belirli zümrenin menfaatine değil işe, aşa ve yurdumuza hizmet etmemizi bekliyor. Toplumumuzun çizdiği bu yola çoktan girdim ve yürüyorum. Siyasetin bu yeni yolunda yalnız da değilim. Sizlerle ve halkımızla birlikteyiz” dedi.

Geçen iki yılda attıkları temeller sayesinde önümüzdeki süreçte çok daha büyük işler başaracaklarını dile getiren Başkan Soyer, “İki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok daha kararlıyım. İzmir’in refahını büyütme hedefimize ulaşmanın onurunu birlikte taşıyacağız” diye konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı faaliyet raporları mecliste oy çokluğuyla kabul edildi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nda görevdeki iki yılının değerlendirmesini yaptı. 

Konuşmasına, "Görev süremin ikinci yılını tamamladığım bu günde, engin tecrübeye sahip üyelerden oluşan bir Meclis’e, İzmir’in Meclis’ine Başkanlık etmenin onurunu yaşıyorum" diyerek başlayan Başkan Tunç Soyer, bu iki yıl boyunca aldığı her karar ve attığı her adımda Meclis'teki farklı görüşleri rehber edindiğini vurguladı.

Cumhuriyetin yüzüncü yılına iki yıl kala Türkiye’de ve Dünya’da rejimlerin ve iktidarların değiştiğine dikkat çeken Soyer, "Ne var ki, Cumhuriyet’in yaslandığı şiar hiç değişmedi, asla da değişmeyecek: 'Hâkimiyet; kayıtsız, şartsız milletindir!'Bu şiarın İzmir’deki yegane mahalli ve güvencesi ise, işte tam burasıdır. İzmir halkının iradesini, maddi ve manevi değerlerini emanet ettiği bu demokrasi meydanıdır. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’mizdir. Bu yüzden bu Meclis’in Başkanlığı, görevimin en kıymetli parçasıdır." diye konuştu.

“ÇOK DAHA HEYECANLI VE ÇOK DAHA KARARLIYIM"

İki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok daha  kararlı olduğunu ifade eden Soyer, 2019 yılında Belediye Meclisi'nde oybirliği ile kabul edilen ve Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri ile yüzde yüz uyumlu olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planı doğrultusunda, çok sayıda faaliyet yürüttülerini, bu faaliyetlerin etrafında birleştiği dört ana başlığı şöyle sıraladı:

"İzmir’in refahını büyütmek.

Refahın adil bir şekilde paylaşılmasını güvence altına almak.

Doğayla uyumlu bir yaşam tesis ederek şehrimizin dirençliliğini artırmak.

Şehrimizin yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik etmek."

"AMAÇ REFAHI ARTIRMAK"

Dünyada ve Türkiye’de büyüyen ekonomik krizin öncelikli mücadele alanları olduğunu belirten Soyer, şöyle konuştu:

"İki yıl boyunca Belediyemizi, bağlı kuruluşlarımızı ve iştiraklerimizi bu krizle mücadele edebilecek şekilde yeniden yapılandırdık. İzmir’in refahını büyütme hedefine odaklandık.Dış ilişkileri güçlendirmek, bu mücadele alanımızın, yani İzmirlinin ekmeğini büyütme hedefimizin başlangıç noktası.Bu doğrultuda, iki yıl gibi kısa sürede yoğun bir mesaiyle İzmir için yeni iş ortaklıkları kurduk. Tarihsel olarak bağlantıda olduğumuz coğrafyalara, Akdeniz Havzası, Avrupa ve tarihi İpek Yolu’nun diğer ucu Çin’e odaklandık. Çok sayıda yeni yatırım, kredi ve ticaret anlaşmasının yapılmasını sağladık.İki yıllık çalışmamız sonucunda İzmir’e kazandırdığımız dış yatırım miktarı 16 milyar Lira. Bunun büyük kısmı düşük faizli ve çok uzun vadeli yatırım kredisi anlaşmaları. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Yatırım kredisi temin etmek, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kuruluş için kolay bir iş değil. İki yılda sağlanan yatırımların tamamı, ekiplerimizin mahir çalışmaları ve İzmir için geliştirdiğimiz evrensel nitelikteki stratejinin bir sonucu. Kararlı, odaklı ve doğru adımlar atarak verdiğimiz kurumsal mücadelenin meyvesi."

"İKİ BÜYÜK PROJEMİZ: NARLIDERE VE BUCA METROLARI"

Başkan Soyer, özellikle açıklamak istediğini belirterek alınan kredilere değinerek şunları söyledi:

"Yaptığımız anlaşmalarının hiçbiri, Belediyemizi kısa, orta veya uzun vadede karşılıksız borç yükü altına sokacak mahiyette değil. Zaten bu kredileri alabilmenin ön koşulu, geri ödeme kapasitenizin olması. Alınan kredilerin çoğunluğu, yatırımın hemen ardından Belediyemize yeni gelir kaynağı sağlayan, kendi kendini geri ödeyen projelerle ilgili. Narlıdere ve Buca metroları bu kapsamdaki iki büyük projemiz.

Göreve başladığımızda yüzde 12’si yapılmış olan Narlıdere Metrosu için hızla 125 milyon Euro’luk finansman sağladık. İki yıl bile dolmadan, olağanüstü bir hızla bu hattaki çalışmalarımızı, yüzde 74 tamamlanma seviyesine getirdik. Pandemiye rağmen yer altında 11 kilometre tünel kazdık, ışığı gördük.

Çiğli ve Karşıyaka ilçeleri arasında önemli bir ulaşım alternatifi oluşturacak Çiğli Tramvayı’nın temelini attık. 441 milyon 182 bin liralık yatırımla toplamda 11 kilometre uzunluğunda ve 14 istasyondan oluşan Çiğli Tramvayı’nı, iki yıl sonra Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında hemşerilerimizin hizmetine sunmuş olacağız.

Uzun ve meşakkatli müzakereler sonunda, 1 milyar 70 milyon Euro’luk bütçesiyle İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu ile ilgili uluslararası bir konsorsiyum oluşturduk. Meseleyi İzmir’in ortak menfaati olarak gördüğümüz için, hiçbir siyasi kaygı taşımadan sürecin içindeki herkesle şeffaf ve açık ilişkiler geliştirdik. Sonucunda, Türkiye ve dünyadaki tüm paydaşlarımızı şu konuda ikna ettik: İzmir, Avrupa’nın en büyük yatırımlarından biri Buca Metrosu’nu tamamlamaya muktedirdir. Avrupa Kalkınma Bankası EBRD ile anlaşmamızın faiz oranı yüzde 3.20; vadesi ise dört yıl anapara geri ödemesiz 12 yıl. Böylelikle İzmir için olabilecek en ucuz yatırım kredilerinden birini temin etmiş olduk.

Buca ve Üçyol arasında büyük bir nüfusa hizmet edecek ve şehrimizdeki trafik yükünü çok ciddi rahatlatacak bu metro hattımızın, kredi anlaşmaları onaylandı ve uluslararası ihale süreci başladı. İnşallah, proje inşaatına Kasım ayında başlayacağız."

"BİNLERCE GENCİMİZE İŞ İMKANI"

İzmir’e kazandırılan dış yatırımların aynı zamanda binlerce gence için yeni iş imkanı sağladığını hatırlatan Soyer," Bu yatırımlar, sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda bu zor dönemde İzmir ekonomisini büyüten bir kaldıraç. Nitekim, Çiğli Tramvayı ihale şartnamesinde genç mühendis istihdamını zorunlu kılarak bu vizyonumuzu sürecin tüm detaylarına nüfuz ettirdik. Dahası, Buca Metrosu ve diğer büyük yatırımlarımız sayesinde sadece projede çalışanların değil, bölgedeki esnafın, imalat ve hizmet sektörlerinin de refahı artacak. On milyar liralık bir yatırımı İzmir’le buluşturmamız sonucunda şehrimizin tüm sektörleri canlanacak" dedi.

DÜNYA BANKASI İLE ORTAKLIK

Dünya Bankası ile kurulan ilişkide büyük bir uyum yakalandığını belirten Soyer, yapılan görüşmeler sonucunda yaşlı bakımından, atık yönetimine, ulaşımdan, akıllı kent uygulamalarına kadar iyi uygulamalar geliştirecek pilot çalışmaları İzmir’de yapmak üzere el sıkıştıklarını belirtti. 

250 MİLYON DOLARLIK YENİ KAYNAK

Projelerin hayata geçirilmeye başlandığı süreçte 30 Ekim depreminin yaşandığını söyleyen Soyer, "Dünya Bankası ile kurduğumuz uzun vadeli ilişki bu afet nedeniyle yaşamsal bir hale geldi ve İzmir’e dünyada çok az şehrin erişebildiği acil durum kredisinin kapılarını araladı. İzmir’deki orta hasarlı binaların yeniden yapılabilmesi için 250 milyon dolarlık yepyeni bir kaynağı, İzmir’e kazandırmamız söz konusu. Bu kaynağın ilk ödemesi beş yıl sonra başlamak üzere, 30 yılda ve yüzde 1,5 faizle geri ödenmesi müzakere ediliyor. Bu kaynak binlerce mağdur vatandaşımıza güvenli konut sahibi olması için kullandırılacak. Kredinin bir kısmı ise sel felaketlerini önlemek ve körfezi temizlemek için inşa ettiğimiz yağmur suyu ayrıştırma sistemlerine aktarılacak" diye konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrudan katıldığı kredi müzakerelerinin bir kaç ay içinde sonuçlanmasını beklediklerini ifade eden Soyer, "Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı Buca Metrosu’nda olduğu gibi bu çok hayati anlaşma için de onay vereceğine ve İzmir’in yanında olacağına yürekten inanıyorum.İzmir’e kazandırdığımız yatırım kredileri sayesinde elde ettiğimiz katma değer, aynı zamanda Türkiye ekonomisine de güç veriyor. Dolayısıyla, bunca emek ve adanmışlıkla ortaya çıkan bu başarının 'İzmir borç bataklığına sürükleniyor' sığlığına hapsedilmesine razı olmak asla mümkün değil.İzmir’in refahını büyütmek için yaptığımız çalışmalar elbette sadece kredi ve dış yatırım anlaşmalarıyla sınırlı değil. Dış ticaret, tarım, turizm ve sanayi, İzmir’in reel ekonomisini büyütmek için odaklandığımız ana sektörler" dedi.

İZFAŞ FUARLARININ OLUŞTURDUĞU TİCARET HACMİ 4 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE

İzmir’in fuarcılık şirketi İZFAŞ'ın pandemi döneminde dahi kentin ticaret hacmini büyütmeyi başardığını belirten Başkan Soyer, "İZFAŞ fuarlarının İzmir ve Türkiye için oluşturduğu ticaret hacmi 4 milyar doların üzerinde. Bunu daha da büyütmek için düzenlediğimiz fuar sayısını yüzde yüzden fazla artırdık. Belediye şirketimiz İZFAŞ, pandeminin ardından fuarlar serbest bırakıldığında yılda 17 yerine 37 fuar düzenlemek için tüm hazırlıklarını tamamladı" diye konuştu.

Soyer, Dünya Slow Food organizasyonuyla sağlanan mutabakat doğrultusunda, dünyanın en büyük ve saygın gastronomi fuarlarından biri olan Terra Madre fuarını İzmir’le buluşturacaklarını da sözlerine ekledi.

"İZMİR TARIMI, KURAKLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE EDİYOR"

“Başka Bir Tarım Mümkün” anlayışıyla İzmir Tarımı ile aynı anda kuraklık ve yoksullukla mücadele ettiklerini belirten Soyer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımda harcanan suyu, yüzde elli oranında azaltıyoruz. Su kaynaklarımızın yüzde 77’sini tarımsal sulamada kullandığımızı dikkate alırsak, tasarruf edeceğimiz bu oran toplam suyumuzun üçte birine tekabül ediyor.İzmir Tarımı, sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet değil; lojistiği, paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, satışı, ihracatı, Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri ile bütün bir ekonomik süreci kapsıyor. 2019 yılında kooperatiflerden yaptığımız toplam alım miktarı 125 milyon 377 bin 92 lira. 2020 yılında ise toplamda 144 milyon 762 bin 472 liralık alım yaptık. Buna ek olarak 2020 pandemi döneminde üreticimizden bakla ve salatalık gibi ürünler için 200 milyon liralık ilave alım gerçekleştirdik.Ürün alım sözleşmesi imzalanan kooperatif sayısı arttı, ürün yelpazesi genişledi. Son iki yılda ürün alım sözleşmesi imzaladığımız kooperatif sayısı 60’a ulaştı. 28 üretici kooperatifinden ürün alımının devamına ilişkin yıllık protokolümüzü Ocak ayında yeniledik.2021 ve 2022 üretim dönemini kapsayan 12 ayda toplam 338 milyon 600 bin liralık alım yapacağız. Bunun 154 milyon 600 bin lirası süt ürünlerine, 97 milyon lirası et ürünlerine, 15 milyonu yem bitkilerine ve geri kalan 72 milyon ise diğer ürünlere tekabül ediyor."

"İZMİR'İN TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANINI HAZIRLADIK"

İzmir’i turizmde dünyanın önde gelen destinasyonlarından biri haline getirmek için İzmir’in turizm stratejisini ve eylem planını hazırladıklarını anlatan Başkan Soyer,  "2020 yılında pandemi nedeniyle uluslararası düzeyde yüzde 60 ila 80 arasında bir düşüş yaşayan, 100 milyondan fazla işletmenin risk altına girdiği ve pandeminin üçüncü, dördüncü zirveleri nedeniyle durma noktasına gelen turizm konusunda, bu denli yoğun bir çalışma yürütmekle gurur duyuyorum. İzmir’in iki dünya mirası alanı Efes ve Bergama ve adaylık sürecinde olan dört diğer alan İzmir turizm stratejimizin çok önemli ayaklarından biri. Dünyanın İzmir Mirası adını verdiğimiz bu program kapsamında, Gediz Deltası’nın Türkiye’nin ilk UNESCO Dünya Doğa Mirası olabilmesi için başvurumuzu yaptık. Birgi ve Ceneviz Ticaret Yolu ile ilgili süreçleri ise yakından takip ediyor, destekliyoruz. Öte yandan, Meclisimizin aldığı kararla Bergama Sunağı’nın Berlin’den geri getirilmesi için yoğun ve uzun soluklu bir çalışma içine girdik.İzmir’in UNESCO Dünya Mirası adayları içinde yer alan Tarihi Liman Kenti Bölgesi, yani Kemeraltı vizyonumuz, hem eşsiz bir kültür mirasının korunmasına, hem de yerel ekonomimizin güçlenmesine hizmet ediyor" dedi.

"SANAYİYİ DESTEKLİYORUZ"

İzmir’in refahını büyütmek için destekledikleri bir diğer bir sektörün de sanayi olduğunu belirten Soyer, şunları söyledi:

"İzmir genelinde Organize Sanayi Bölgeleri ile kurduğumuz güçlü bağları önemsiyor ve geliştiriyoruz. Ağustos 2020’de İTOB OSB’de İtfaiye merkezinin temelini attık ve İtfaiye Daire Başkanlığımız personel temini ile hizmet sürekliliğinin sağlanmasını üstlendi. Öte yandan, tüm İzmir OSB’lerinin altyapı ihtiyaçlarına öncelik veriyoruz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi finansman yapısı çok güçlü bir belediye. Ve biz, 8 milyar liralık bütçemizin yüzde 42’ sini yatırıma ayırmaya karar verdik. Bu yatırımların da büyük kısmını, bu şehrin nimetlerinden daha az yararlanan insanlara, yani arka mahallelerimize yönlendirdik."

"MÜCADELEMİZ ŞEHRİN REFAHININ TÜM MAHALLELERDE DENGELİ BİR ŞEKİLDE PAYLAŞILMASI İÇİN"

Acil çözüm ekibimizle arka mahalleleri ziyaret ettiğinde bir esnafın kendisine "Ben buraya geleli 35 yıl oldu. 35 yıldır ilk defa bir belediye başkanı geldi mahallemize ve benim bakkalımı ziyaret etti. Ben şimdi onunla konuşuyorum" demesinden çok etkilendiğini anlatan Başkan Soyer, mücadelelerinin öteki İzmir diye bir şey kalmaması, şehrin refahının tüm mahallelerde dengeli bir şekilde paylaşılması olduğunu söyledi.

Oluşturdukları Acil Çözüm Ekibi'nin bu süreçteki önemine de vurgu yapan Başkan Soyer, "Acil Çözüm Ekibi ile yurttaşlarımızın taleplerini dinlemek ve sorunlarını çözmek için belediyeyi onların mahallesine, evlerine götürüyoruz. Biz, vatandaşın belediyeye ulaşma engellerini kaldırıyoruz" dedi.

"KRİZ BELEDİYECİLİĞİNE GEÇTİK"

İki yıl içinde İzmir’in en büyük orman yangınlarından birini, pandemiyi, depremi, seli, hortumu ve hatta tsunamiyi yaşadığını hatırlatan Soyer, "Belediyemiz, daha önce hiçbir zaman üstlenmediği görevleri 'kriz belediyeciliği' adını verdiğimiz özgün ve yeni bir yaklaşımla göğüsledi ve tarihe unutulmaz izler bıraktı" diye konuştu.

Başkan Soyer, "kriz belediyeciliği" kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmaları şöyle özetledi:

"Halkın Bakkalı üzerinden gıda paketi, iftar yemeği, hijyen paketi satışları başlattık ve buradan sağlanan destekler belediyemizce ve gönüllülerimizle birlikte desteğe ihtiyaç duyan yurttaşlarımıza ulaştırıldı. Pandemi ve depremi de kapsayan bu süreçte 250 binden fazla haneye 380 bin gıda paketi, 130 bin hijyen paketi desteği sağladık. 380 bin gıda paketinin 230 bini yurttaşlarımız tarafından bizlere ulaştırıldı.  Yine pandemi sürecinde aralarında kahvehane esnafı, amatör spor kulüplerinin antrenörleri de olmak üzere 42 bin kişiye 20 milyon liranın üzerinde destek olduk. 2 bin 500 selzede hane ve işyerine ise 19 milyon lira destek sağladık. Askıda Fatura kampanyası ile 16 bin 496 hanenin 1 milyon 473 bin 825 liralık faturası yurttaşlarımız tarafından ödendi.

7 milyona yakın maskeyi  İzmirlilere ücretsiz olarak ulaştırdık, özel olarak 17750 adet işitme engelliler için maske dağıttık.

Pandemi sürecinde üreticileri ve esnafı da unutmadık. İzmirli üreticilerden bu süreçte 200 milyon liralık ürün alımı yaptık, alımlarımıza devam edeceğiz. Eğitim yardımlarımız kapsamında çocuklarımıza toplam 2 bin 335 tablet, 20 bin bot ve mont desteğinde bulunduk. 27 bin 393 öğrencimize 130 liralık kırtasiye kartları dağıttık. Bu alımlarla kırtasiyeci, tekstilci ve ayakkabıcı esnafımıza toplam 7 milyon liraya yakın destek olduk.

Depremde evleri yıkılan ve zarar görenler için çadır kentler oluşturduk. Sadece bir ay içerisinde çadırda tek bir vatandaşımızın kalmadığı deprem felaketinde Belediyemiz, İzmir Halkı, biz hepimiz eşi görülmemiş bir dayanışma destanı yazdık.

Depremde ve pandemi sürecinde 1 milyon 654 bin kişilik yemek, 330 bin kişilik kumanya, 240 bin kişilik pide, 115 bin kişilik çorba dağıtımı yaptık.909 depremzede yurttaşa 4 binin üzerinde farklı ev eşyası desteği sağladık."

DEPREMİN ARDINDAN YENİ YOL HARİTASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİ

30 Ekim depreminin ardından yol haritasını belirlemek için “İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması" ve “Afet Bilim Kurulu Toplantısı”  düzenleyerek İzmir’in yapı envanterini hazırlamak için ilk adımı attıklarını söyleyen Soyer, başlattıkları büyük kentsel dönüşüm seferberliğinin daha da önem kazandığının altını çizdi; bu kapsamda 2 milyar liralık bir yatırım yaptıklarını belirtti.

YEŞİL ŞEHİR EYLEM PLANI

Yeşil Şehir Eylem Planı'nın Türkiye’de ilk defa İzmir için hazırlandığını ifade eden Soyer, doğanın şehre nüfuzunu amaçladıklarını ve bu doğrultudaki proje ve yatırımlarını anlattı.

Kültürpark’ın yeni imar planını katılımcı bir anlayışla tamamladıklarını, yüzülebilir Körfez için çalışmaların devam ettiğini belirten Başkan Soyer bir diğer projelerinin de kırsal turizmi canlandırmaya yönelik olduğunu belirtti.

"İZMİR'İN DÜNYANIN İLK CİTTA SLOW METROPOL'Ü OLMASINI HEDEFLİYORUZ"

İzmir’in dünyanın ilk Citta Slow Metropol’ü olması yönündeki çalışma ve girişimlerinden de bahseden Başkan Soyer, "Cittaslow Metropol'ün ana fikri, içinde huzurlar yaşanılan şehirler inşa etmek. Mücadele alanlarımızın sonuncusu ve belki de diğerleri için ön koşulu, yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik etmek" dedi.

"ORTAK GELECEĞİMİZİ DE TASARLAMAK ZORUNDAYIZ"

Sağlıktan spora, kültür sanattan,eğitim ve kadına kentte hayata geçirilen tüm destek projelerinden kısa kısa bahseden Başkan Soyer, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

"Geleceğin siyaseti, eskisinden çok farklı bir tasarım gerektiriyor. Vatandaşlarımızın farklılaşan talepleri, siyaset yöntemlerinin ivedilikle değişmesi gerektiğini işaret ediyor. Bizler, bu dönemin siyasetçileri, sadece gündelik sorunlara tepki vermekle yetinmeyip. Aynı zamanda bu dünyadaki ortak geleceğimizi de tasarlamak zorundayız.

İklim krizinin, depremin ve pandeminin faturasını en ağır şekilde yaşamış bir şehrin, İzmir’in Meclisi’nin dünyadaki bu büyük değişimin bayraktarlarından biri olması gerekir.

Geleceğin siyasetinin bazı yönleri henüz tanımlanmamış olsa da, omurgasının ne olduğu çok açıktır: Bu gezegendeki geleceğimizi, bireysel güç için rekabet ederek değil, ortak bir geleceği hep birlikte inşa etmeye gayret ederek kurabiliriz.

Bu nedenle, geçtiğimiz iki yılda müşterek bir İzmir hayaline yürümek konusunda verdiğiniz destek için teşekkür ediyorum. Fakat pandemi, ekolojik ve ekonomik krizler, çok daha fazlasını yapmamız gerektiğini işaret ediyor.

Dünyanın gidişatı gösteriyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şunu kabul etmeliyiz. Artık siyasetçilerden çok, salgın hastalıkların ve doğanın şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyin hızla değiştiği bir çağda, bizler, eskisi gibi siyaset yapmaya devam edemeyiz. Toplumun ve gezegenimizin birliktelik feryadına kayıtsız kalamayız.

Hiç korkmadan biz de bu değişime katılmalı, dahası, liderlik etmeliyiz. Çünkü biz İzmirlilerin seçilmiş iradesiyiz.

Bu değişimin yönü, siyasetin yeni yolu ise çok bellidir. Toplum bizden, belirli bir zümrenin menfaatlerine değil; işe, aşa ve yurdumuza hizmet etmemizi beklemektedir. Mutlu, umutlu ve güvenli bir gelecek inşa etmek için ortaklaşmamızı ve beraber çalışmamızı salık vermektedir.

Ben, toplumumuzun çizdiği bu yola çoktan girdim ve yürüyorum. Görüyorum ki, siyasetin bu yeni yolunda yalnız da değilim. Sizlerle ve halkımızla birlikteyiz.

Hepinizi, istisnasız olarak hepinizi yanımda görmeyi ve çok daha müreffeh bir İzmir için birlikte yürümeyi çok istiyorum. İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı olarak en büyük temennim budur."