Dünya Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Kalkınma ve Yatırım Bankası tarafından düzenlenen Türkiye Jeotermal Enerji Konferansı’nın açılışında konuşan Jeotermal Enerji Derneği (JED) Genel Koordinatörü Elif Ferdal Karakaş, Türkiye’nin bu alanda sahip olduğu potansiyel hakkında değerlendirmelerde bulundu.

MEVCUT JES 1686 MW, KEŞFİ YAPILAN KAYNAK 5000 MW

Bugün itibarıyla bin 686 Megavat (MW) mevcut kurulu gücün, ülke potansiyelinin çok altında olduğuna dikkat çeken Karakaş, “Ülkemizde keşfi yapılmış jeotermal enerji potansiyeli ile yakın gelecekte 5 bin Megavat’ın üzerin JES kurabiliriz.. Bugün dünya dördüncüsü olduğumuz jeotermal enerjide, çok rahatlıkla dünya lideri olabiliriz. Türk jeotermal sektöründeki yatırımcı şirketlerimiz, her yıl en az 400 Megavat santrali devreye alabilecek kadrolara, teknolojiye ve hepsinden önemlisi sermaye gücüne fazlasıyla sahip ve isteklidir. Oysa biz ayaklarımızın altında duran yerli ve milli enerjiden yeteri kadar yararlanamıyoruz.” dedi.

DÜNYA LİTERATÜRÜNE GEÇEN “TÜRK MUCİZESİ”

Dünyanın yaşadığı enerji krizinde, tüm ülkelerin yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarını daha fazla devreye almanın yollarını aradığını anımsatan Elif Ferdal Karakaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bugün uygulamada olan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) jeotermal yatırımların önünü açabilecek içerikte değil. Denenmiş, başarılı olmuş, tüm dünyaya ülkemizin başarı öyküsünü yazmasına zemin hazırlamış eski YEKDEM sisteminin, günümüz koşullarına uygun olarak yeniden kurgulanmasını arzu ediyoruz. Dünya jeotermal enerji sektörü literatürüne ‘Türk Mucizesi’ olarak adımızı yazdırmamızı sağlayan YEKDEM, yeniden ve vakit kaybedilmeden enerji sektörünün gündemine gelmelidir. Enerji ve iklim kriziyle mücadele edebilmek için, enerji planlamamızda birinci hedefimiz; yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimini arttırmak ve çeşitlendirmek olmalıdır. 2021 yılı başında, yaklaşık iki yıl önce, 5-6 dolar/cent seviyesinde olan 1 kilovat enerji maliyetinin bugün 20 dolar/cent seviyesine yaklaştığını görüyoruz. Kuzey komşularımızdaki gerginlik, enerjide bağımsızlığın önemini bir kez daha gösterdi.  Bunun devam etmesi halinde gelecek sene 25 dolar/cent ve üzerinin görünmesinin şaşırtıcı olmayacağını da biliyoruz. Büyük ölçüde ithal girdiye dayalı bir üretim modeli olan Türk sanayisi ve elbette bizler, konutlarında elektrik tüketenler, bu enerji yükünü kaldırmakta epey zorlanacağız. Eğer sektörümüzü geliştirebilecek teşviklere ulaşabilirsek, sadece jeotermal enerjide değil, tüm yerli ve temiz enerji kaynaklarımızda kapasitemizi hızla artırabilir ve hızla dünya lideri olabilecek elektriği üretebiliriz.”

“JEOTERMAL ANAÇ BİR ENERJİ KAYNAĞI”

Jeotermal enerjinin, Türkiye’nin tecrübesini ve bilgisini ihraç ettiği tek enerji dalı olduğunu hatırlatan JED Genel Koordinatörü Elif Ferdal Karakaş, pek çok Türk şirketinin dünyanın farklı ülkelerinde arama, sondaj ve santral yatırımlarını yapabilecek seviyede olduğunu vurguladı. Jeotermal enerjiyi “anaç bir enerji kaynağı” olarak tanımlayan Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Jeotermal enerjinin elektrik üretimin dışında bölgesel ısıtma, seracılık, balıkçılık ve termal turizm gibi pek çok kullanım amacı var. Bugün ülkemizde 150 bin konutun ısıtmasını jeotermal ile sağlıyoruz, bu sayıyı 5 milyona çıkarabiliriz. Yaklaşık 13 bin dönüm seranın ısıtması jeotermal ile yapılıyor, 50 bin dönümde seracılık yapabiliriz. Türkiye genelinde yaklaşık 1500 doğal çıkışımız ve 300 üzerinde termal tesisimiz var. Bu da 3-4 milyon arası turizm hareketi sağlıyor, bunu 10 milyona çıkarabiliriz. Bu nedenle doğrudan kulanım ile entegre kullanımı teşvik edecek mekanizmalar da  geliştirilmeliyiz.