Tamer Arda ERŞİN - Eren YILMAZ

Ankara’nın en yoksul semtlerinden birinde yaşayan, özel bir kurumda gece bekçiliği yapan Zafer Adlig’in yaşam öyküsü, yoksulluğun nelere mal olduğunu gözler önüne seriyor. “Garibanın bayramı mı olurmuş” diyor Adlig. Yoksul olduğu için sevdiği kadın ile evlenmesine izin verilmeyen Adlig, “Garibanın bayramı mı olurmuş? Ne acı ki düşenin dostu olmuyor. Ben düşmedim arkadaş. Ama evlenemiyorsun, ‘Senin maaşın yok, geleceğin yok…” diyor.

Ankara’nın yoksul semtlerinin olduğu Altındağ ilçesinde yaşayan Zafer Adlig, çocukken hem okudu hem çalıştı. Bir yandan ayakkabıcılık yapıyor, bir yandan da okula gidiyordu Adlig, “Maddi durumlar sıkıntılıydı” diyor. Adlig’in babası kalp hastasıydı ve çalışamıyordu. Evin tek geliri babasına malulen emeklilikten bağlanan aylıktı. İlkokulu bitirdikten sonra eğitimine devam edemeyen Adlig, “Okumak istedik, ama okuyamadık” diyor, içini çekerek.

Okulu bitirdikten sonra iş hayatına atılan Adlig, çalışırken de güçlükler yaşadı. Yeri geldi maaşını vermediler, yeri geldi sigortası yatmadı. “Hadi maaşını alıyorsun, sigortanı girdi-çıktı gösteriyorlar. Bu da bizim için büyük kayıp oluyor” diyen Adlig, patronların “geleceğiyle oynadığını” söylüyor.

18 yaşında inşaatta çalışmaya başlayan Adlig, burada iş kazası geçirdi, 4 kaburga kemiği kırıldı. Patron, “Senin hiçbir şeyin yok, kanaman olabilir ama sağlıklısın” diyerek, hastaneye bile götürmedi. Sigortası yatmadığı için de tedavi için doktorlara yalvarması gerekti Adlig’in ve tedavisini öyle yaptırabildi. Adlig çaresizdi ve çalışmak zorundaydı, yeniden çalışmaya başladı.

Otelde iş bulmuştu, ancak iş kazası orada da Adlig’i buldu. Meydancıydı, yağın üzerine basarak düştü. Kat görevlisi ona, “Çabuk ol, hızlı ol” demişti, ama çabuk ve hızlı olmak isterken yine hastanelik oldu. Adlig son geçirdiği kazanın yaşamında nelere mal olduğunu şöyle anlattı:

“İşimi kaybettim, ailem bana küstü. Akrabalarım benimle konuşmuyor. Tam 7 yıldır rezillik ve sefalet içindeyim. Arayış içindesin, insanlar senin derdini bilmiyor. ‘He, he’ diye geçiştiriyorlar. Ne acı ki düşenin dostu olmuyor. Ben düşmedim arkadaş. Ama evlenemiyorsun, ‘Senin maaşın yok, geleceğin yok’... Ondan sonra hayata bir şekilde küsüyorsun. Sonra diyorsun ki ‘Allah büyüktür, bir kapı açar.”

“PATRONLAR HAKKIMI ÇALMASAYDI EMEKLİYDİM”

Adlig, emeklilikte yaşa takılanlar ile beraber hareket etmeye başladı, ama o yaşa takılacak prim gününe sahip olamadı çünkü sigortasını çalıştığı birçok yerde tam yatırmamışlardı. Adlig, “Patronlar hakkımızı çalmasaydı, devlet çalışanına sahip çıksaydı, şu anda ben emekliydim. Fakat şu an 3 bin günüm var” diye tepki gösteriyor.

“İŞE GİDİYORSUN YAŞLISIN DİYORLAR”

“İşe gidiyorsun işe almıyorlar, ‘Sen yaşlısın’ diyorlar. Bak ben de yaşlıyım, yaş 47” diyen Adlig, hükümetin ise kendilerine “Gençsin” dediğini hatırlatıyor. Adlig, şimdi özel bir kurumda gece bekçiliği yapıyor.  Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneğine geçirmişler Adlig’i, ama işten çıkarmamışlar.

“GARİBANIN BAYRAMI MI OLURMUŞ”

Adlig geçmiş yıllarda olduğu gibi bu bayramı da yalnız geçirecek. Evlenmek istemiş, çocukları olsun istemiş, ama yoksulluk hep engel olmuş. Adlig; sevdiği kadını ailesi “yoksulluk” gerekçesiyle vermeyince, hayata küsmüş.

“Garibanın bayramı mı olurmuş” diyen Adlig, “patronun bayram yaptığını, işçinin çalıştığını” belirterek, “Bayram senin neyine?” diye vurguluyor. Adlig, “yoksula bayramın yaşatılmadığını, zehredildiğini” belirterek, “Yaşama hakkı zehirdir şu an” diyor.

Gıda maddelerinin pahalığından şikayet eden Adlig’e sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi yardımcı olmuş ve gıda maddesi alabilmesi için kart vermiş.

“ÜLKEYİ PATRONLAR YÖNETİYOR”

Adlig son söz olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerini anlamadığını belirterek, ülkeyi patronların yönettiğini öne sürüyor.