MEHTAP BELEN

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, hacze giden avukatlara yönelik saldırıların artması üzerine konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) taşıdı. TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi veren Tanal, haciz işlemleri sırasında avukatların yanında kolluk kuvveti bulundurulmasının zorunlu hale getirilmesini istedi.

Ekonomik kriz nedeniyle icra işlemlerinde yaşanan artış, hacze giden avukatlara yönelik saldırıların artamasına neden olmuş; son olarak Kocaeli'de bir eve hacze giden Avukat Ersin Arslan (26), uğradığı saldırı sonucunda yaşamını yitirmişti.

CHP'li Tanal tarafından verilen kanun teklifi, avukatların fiziksel veya psikolojik saldırıya uğramasının, kişilik haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Teklifin gerekçesinde, avukatların birçok kez borçlu ve borçlu yakınları tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtilerek avukatlara yönelik saldırıların hukuk camiasında derin üzüntü ile karşılandığı vurgulandı.

"HACİZ İŞLEMİNDE KOLLUK KUVVETİ BULUNSUN"

Haciz işlemine katılan avukatlara yönelik olası saldırılara karşı güvenlik güçlerinin hazır bulundurulması gerektiği vurgulanan gerekçede, şunlara yer verildi:

“İcra ve İflas Kanunu’nun 80. maddesine göre, borçlunun elinde bulunan malların haczi sağlanırken icra müdürünün zor kullanma yetkisi bulunmaktadır. Zor kullanma yetkisinin temelinde, kendi rızasıyla borcunu ifa etmeyen borçluya karşı devletin yetkili organları eliyle hukuki ve gerekirse fiili cebir uygulanarak borcu ifa edilmesinin sağlanması bulunmaktadır. Zor kullanma hususunda bütün zabıta memurları, icra müdürünün yazılı müracaatı üzerine kendisine muavenet ve emirlerini ifa etmekle mükelleftir. Bu açıdan zor kullanma yetkisini, kolluk kuvvetleri tatbik eder. Her ne kadar icra müdürüne zor kullanma yetkisi tanınmış olsa da bu durum, gerekli görüldüğü haller olarak sınırlandırılmıştır. Halbuki yaşanan saldırı ve şiddet olayları dikkate alındığında, alacaklı vekilinin katıldığı her haciz işleminde olası saldırılara karşı kolluk kuvveti bulunması gerekmektedir. Bu durum, avukatların görevini gereği gibi yapabilmesi için şarttır.”

ADALET BAKANI GÜL SALDIRIYI KINAMIŞTI

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, haciz işlemleri sırasında borçlu tarafından yapılan silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybeden Avukat Ersin Arslan'ın ardından, "Avukat Arslan’ın, haciz işlemi esnasında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybettiğini derin bir üzüntüyle öğrendim. Saldırıyı en güçlü şekilde kınıyorum. Ersin Arslan'a Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve tüm avukat meslektaşlarımıza başsağlığı dilerim" açıklamasında bulunmuştu.

80 BARO BAŞKANI 'KORUMA' İSTEMİŞTİ

Arslan’ın ölümünün ardından 80 ilin baro başkanları tarafından yayınlanan ortak bildiride ise “Daha ne kadar öldürüleceğiz” denilerek, avukatların korunmamasına şu sözlerle tepki gösterilmişti:

“Bizler; haklarınızın savunmanları, her daim ‘hukukun üstünlüğü’ diye haykıran ancak etten kemikten oluşumuzu çoğunlukta göz ardı ettiğiniz; ne acıdır ki hep baktığımız davalarla özdeş tutup davanızın tarafıymışız gibi gördüğünüz; saldırıya uğramamıza, dövülmemize, bıçaklanmamıza, silahla vurulmamıza ve korun(a)mamıza tanık olduğunuz avukatlarız. Avukatlara yönelik her saldırıdan sonra yılmadan söyledik: 'Avukat, yargı mekanizmasının sacayağıdır; hakim ve savcı nasıl korunuyorsa, avukat da öyle korunmalıdır' dedik. Savunmanın kutsallığından bahisle, 'uygulama ve söylemlerle meslek mensuplarımızı hedef göstermeyin' dedik. 'Gün gelecek sizin de avukata ihtiyacınız olacak' dedik. Dinletemedik… Hakarete uğradık, dövüldük, bıçaklandık, öldürüldük. Daha ne kadar öldürüleceğiz?”

ÖLÜMLÜ VE YARALAMALI SALDIRIYA MARUZ KALIYOR

Avukat Hakları Grubu Sözcüsü Gökhan Ahi ise avukatların öldürmeden yaralamaya, darptan tehdide kadar birçok suça maruz kaldığını belirtilerek, en çok saldırının siyasi, boşanma, miras ve icra davalarında görüldüğü söylemişti. Ahi, her yıl yaklaşık 60 avukatın ölümlü ve yaralamalı saldırılara maruz kaldığını açıklamıştı.