Son dönemde duymaya başladığımız yeni bir şey var “Çocuklarla felsefe”.  
Ülkemizde duyulmaya başladığından beri şaşırtıcı bir derecede ilgi toplayan bu yöntem, çocukların henüz özgürce düşündüğü dönemdeki cesur sorularını canlı tutmaya çalışıyor.  
Çocuklarla felsefe gerekli midir, ne işe yarar gibi soruları sormadan önce aslında büyükler için felsefe gerekli midir ve ne işe yarar diye sormamız lazım.  
Hatta belki bu soruyu biraz daha geri götürüp önce felsefenin ne olduğu konusunda uzlaşmamız lazım.
Acaba felsefe neymiş ki diye merak etmiş insanların hayretler içinde okuduğu kiminin gülüp geçtiği kiminin iyice merak ettiği klasik bir cümle var “Felsefenin tam bir tanımı yok” . 
Peki tanımlayamadığımız bir şey ile ilgili nasıl konuşabiliriz?
Neyse ki tam da bu noktada felsefenin en azından ne olduğu ya da ne olmadığını belirleyebileceğimiz bir yolumuz var. Antikçağ’dan bu yana filozofların yaptıklarına bakarak el yordamıyla da olsa bir felsefe tanımı yapabiliyoruz.  
Felsefe neyle ilgili düşünüyorsak onun üzerine tutarlı bir sorgulama yapmaya çalışan düşünsel faaliyettir aslında.  
Dolayısıyla felsefe hiçbir zaman deney düzeneği kurup net sonuçlara ulaşabileceğimiz olgusal bir etkinlik olmayacaktır.
Peki bu kadar belirsiz bir şey gerçekte işimize yarıyor mudur? 
Bu soruya farklı perspektiflerle cevap verebilir. Üstelik aynı cevap hem olumlu hem olumsuz bir anlam içerebilir.
Önce rahatlıkla bir işe yaramaz ve hayatımızı zorlaştırır diyebiliriz. Çünkü felsefe bizleri etrafımızla olan bitenle ilgili düşünmeye sevk eder.
Etrafımızda olan bitenler sürekli bir oluşa tabii olduğuna göre felsefe büyüleyici bir şekilde sorgulama kapısını açan bir anahtardır.  
Bu büyüleyici kapı karşımızda yorucu dev bir canavar gibi bizi yutmak için durabilir.
Ne de olsa çoğu zaman cehaletin mutluluk olduğu bir hayatımız var.
Öte yandan bu soru sorma faaliyeti etrafımızı anlamlandırıp olan bitenle ilgili nedensel bir ilişki kurmamızı da sağlayabilir. 
MÖ 6. yy’ da şimşeğin Zeus’un laneti olmadığını fark etmemizi sağlayan felsefe, bugün de karantina günlerinde alışık olmadığımız bir karanlıkta boğulmamızı engelleyebilir.
Felsefe bizlere gül bahçesi vadetmez ama yürüdüğümüz yollardaki dikenleri gördüğü için mutlu olacak insanlara yol gösterebilir.
Kısacası elimizde sihirli bir maymuncuk tutuyoruz. İstediğimiz kapıdan girebilir ve zihnimizdeki sonsuz olasılıklar dünyasının rasyonel ilişkilerini görebiliriz.
Pek tabii görmek isteyenler için… 
Sahi felsefe sever kaç kişiyiz?